Yeşil Yol

Baştan şu tespitleri yapalım:Birincisi, Türkiye'nin altı da, üstü de hem maddi, hem de manevi olarak kıymetlidir, vazgeçilemez. İkincisi, AKP iktidarları, ülkemizin hem altını, hem de üstünü özelleştirme adı altında satmıştır. Hem fikir miyiz?Şimdi yol meselesine gelelim; Ben yola, yol yapılmasına karşı değilim. Yol ulaşımdır, kolaylıktır, yeri geldiğinde can kurtarır, yeri geldiğinde vatan savunmasında kolaylık sağlar. "Yeşil yola" gelince! Ülkeyi yöneten milli ve manevi değerlere sahip bir iktidar olsaydı niyetinin saflığından şüphem olmazdı. Ama ülkeyi yöneten AKP iktidarı? Niyetinin bölge insanına hizmet olmadığını çok iyi biliyorum, görüyorum. En basitinden bir Artvinli olarak, Artvin'i Karadeniz'e bağlayan Cankurtaran geçidinin altından yapılan tünel yıllardır tamamlanmadı. Yine Artvin ile Ardahan ili arasında zirve olan Sahara geçidini herkes bilir. Kışın aşamazsınız. Tünel projesi filan duyan yok. Benim köyümden yaylaya direk yol yoktu. 7 veya 8 yıl önce köylünün ısrarla yapılmasını istediği yol yapımı başladı. Hala yapılıyor! Bu sadece Artvin manzarası değil. Karadeniz'in, tüm Türkiye'nin kırsal kesimin manzarasıdır. Hala ülkemizin bırak yaylalarını birçok köyüne yol yoktur. Olan yolların toprak yoldur. Binlerce elektriği olmayan, içme suyu şebekesi olmayan köyler vardır. Tablonun vahameti açıkken iktidar, Karadeniz yaylalarını birbirine bağlayacakmış. Neden? Vatandaşlarımızın tepkileriyle gündeme gelen bu konuda AKP bakanları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan susma haklarını kullandılar. Günler sonra iktidar adına cevap tetikçiliğine, eski Rize vekili, "Yeşil Yol Projesinin" hazırlandığı dönemde TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı olan Nusret Bayraktar soyundu.Bayraktar; "Yeşil yolla ilgili proje tamamlanırsa yaklaşık 1,5 milyar dolarlık harcama karşılığında, yılda 2 milyon turistin gelip geçeceği bu yollarda bırakacağı döviz, yaklaşık 5 milyar dolar?" Yani Bayraktar diyor ki; "iyi para kazanacağız" ama ekliyor; "yörede arsa satışı yapılacağı yönündeki söylemler gerçeği yansıtmıyor." Bu sözlerin ardından Bayraktar, AKP iktidarının gerçek niyetini ortaya koyuyor; "Körfez ülkelerden gelen turistlerin, bölgemize ilgisi çok yoğun arttı."  Bu tutarsız cümlelerin ardından 2000, 2500 rakımlı Karadeniz yaylaları ile İstanbul, Ankara ve İzmir'i kıyaslandırmaya kalkan Bayraktar; "İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Karadeniz'de ve yaylalarda bugüne kadar plansız yapılaşma maalesef korumanın yerine beton yığınlarına dönüştürülmüş." Diyor. "Bu topraklar hazine malıdır. Özel mülkiyet olanlara da gerekli hukuki haklar verilir, diyen Bayraktar, projeye karşı olanlara postasını da koyuyor; "Ülkenin kalkınmasını, insanının mutluluğunu, bölgedeki gençlerimizin iş ve istihdam sahasının oluşmasını istemiyor' demektir."Bu proje gerçekleşirse ne olur? 90'larda Gürcistan sınır kapısı açılmıştı. Karadeniz'de sıfıra yakın olan fuhuş, % 90'lara çıktı. Genci, yaşlısı fuhuş batağına düştü. Bu ahlaki çöküntü peşinden itikadı çöküntüyü getirdi. On binlerce aile dağıldı. Aynı tablo yayla turizmi, iş, istihdam adı altından sahilden yaylara taşınacak. Artı 2000'li yıllarda açıktan yürütülmeye başlanan dinler arası diyalogla beraber yaylalar papaz ve keşişlerle dolacak.Artı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Artvin ve Gümüşhane'deki madenlerle ben, bu ülkeye yüz yıl bakarım" dediği yer altı zenginliklerimiz satılarak, yerli ve yabancı birkaç kişiye aktarılacak.     Peki, Karadeniz ve Türkiye bunu hak ediyor mu? Bu sorunun cevabı maalesef "evet" Gümüşhane'ye, Artvin'e, bu projeye karşı çıkan insanların yaşadıkları yörelere bakın, AKP'nin oy oranı en az % 50'dir. Hani bazen, Allah'tan belanı mı istiyorsun? Diye sorarız ya! İşte aynen öyle?