Aşağıdaki satırlar bir Müslüman’a ait olabilir mi?
“İran; İsrail-ABD ittifakı ile savaşırsa safım bellidir. İnşallah İran’ı yerle bir eder İsrail ve ABD. İran’a İsrail ve ABD’den daha az güveniyorum çünkü en azından safları belli.”
Bu satırlar Yeni Mesaj Başyazarı Sayın Muharrem Bayraktar’ın, “Son günlerde yazdığım Suriye ve Şia konulu yazılar üzerine bazı okuyuculardan gelen eleştirileri aynen aktarıyorum” giriş cümlesi ile kaleme aldığı, “Ağır sorulara cevaplar” yazısından alınmıştır.
Evet, bu vatanın evladı, “Safım, İsrail ve ABD safıdır. İnşallah ikisi bir olur İran’ı yerle bir ederler” diyor ve bu kinine bir de “İnşallah” temennisi ekliyor.
Bir Müslüman hiç İsrail ve ABD’nin bir Müslüman ülkeye saldırmasına “İnşallah” der mi? O İsrail ki, Allah’ın binlerce peygamberini katletmiştir. On binlerce Müslüman’ı Filistin’de, Gazze’de 1948’den beri katletmektedir.
Ve o ABD ki, Allah’ın peygamberi Hz. İsâ aleyhisselama “Allah’ın oğlu” deme cüretini gösteren bir inanca sahiptir ve Afganistan’a, “Haçlı savaşı başlattım” diyerek saldırmış, başlattığı o “Haçlı seferini” Irak’ta sürdürmüş, milyonları katletmiş, camileri Haçlı kışlası haline getirmiştir. Ebu Garip’te sırf Müslüman oldukları için yüzlerce Mahkûma en iğrenç, en bayağı aşağılamaları layık görmüştür. Hem Afganistan’da, hem Irak’ta Kur’an ayaklar altına alınmış, çok daha çirkin şeyler yapılmıştır.
Bugün Suriye’de yapılanlar Irak ve Afganistan’daki zulüm ve iğrençliklerin devamıdır. Üstelik PKK’nın hamisi İsrail ve ABD olmak üzere cümle Haçlı Dünyası’dır.
Muharrem Bey, bir İran savaşında safım ABD ve İsrail’in yanıdır diyen bir Müslüman için “tuzun koktuğu an” anlamında, “Bu sözler için yoruma gerek var mı?” diyerek hayretini izhar ediyor…
“Yoruma gerek yok” amma Muharrem Bey kardeşim, herhalde, “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler, ne Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. Eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır (Bakara,120)” ve “Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır (Mâide-51)” ayetlerini hatırlatmakta fayda var.
“Safımız İsrail ve ABD’nin yanıdır” diyen bir Müslüman’ın namazın olmazsa olmazı olan Fatiha Suresinde kurtuluşa ermek ve doğru yola kavuşmak içi…
Gazaba uğrayan Yahudiler ve sapıtan Hıristiyanların safından uzak durmamız ve “Rabbim Allah, Kitabım Kur’an, Hz. Muhammed (s.a.v) son Peygamber diyenlerin” safında olmamız gerektiğini Allah (c.c.)’tan öğreniyor ve bu uyarıyı kabul ediyor, bu ahdini günde en az beş vakit tam 40 defa tazeliyor.
Şimdi sen günde en az beş vakit namaz kıl ve 40 defa hem de Allah (c.c.)’ın huzurunda gazaba uğrayan Yahudilerin ve sapıtan Hıristiyanların safında olmayacağım de, “Huzur”dan çıkar çıkmaz da Yahudi ve Hıristiyanların safına koş…
Bu kişiye Allah (c.c.) ne der, artık oranısın Rabbim bilir…
Bu tür düşünen insanlarla karşılaştığımda hayli zaman önce emekli eğitimci Mahiye Morgül’ün gönderdiği bir elektronik postaya bir defa daha bakma ihtiyacı hissettim.
Mahiye Hoca şöyle diyordu:
“Yeni Anayasa Taslağı üzerinde çalışıyorum, bir şeyi fark ettim, bir mezhep ikiye bölünürse, bir inanışı ayrı din kabul etme, gibi maddeler var.
Başbakan Karaca Ahmet için ağzına geleni sayarken dikkatlerden kaçan şöyle bir laf çıktı ağzından: “Sıkıysa kendilerini ayrı din ilan etsinler.”
Bu söz, tahrik dozu çok yüksek geldi bana.
Olanları dizdiğim zaman diyorum ki:
Sezgilerime göre, Aleviliğin ayrı din sayılması için ötekileştirme baskıları artacak, Alevilik din dışı ilan edilecek, Türkiye Aleviliği bu baskılar karşısında İran’dan destek bulacak ve Timur zamanında olduğu gibi İran-Türkiye savaşı tezgâhlanacaktır! Sizin sezgileriniz de bu yönde ise, bunu deşifre etmeliyiz.”
Siz bütün bunlara İran’ı hedef alan füze kalkanı projesini de ekleyip, yazılı ve görüntülü medyanın yüzde 80’ini elinde tutan iktidar kanadının özellikle PKK meselesinde Haçlı ABD ve Siyonist İsrail’i sütten çıkmış ak kaşık göstererek sürekli Suriye ve İran’ı hedef tahtasına oturttuğuna şahit olduğunuzda, “Yoksa ufukta bir Türkiye-İran savaşı mı var?” endişesine kapılmaz mısınız?
Bunlar Irak’la İran’ı 7 yıl savaştırmadılar mı?
En azından bir İsrail saldırısı karşısında Türkiye’nin, İsrail ve ABD’nin yanında yer alması tezgâhlanıyor olamaz mı?
Müslümanları Hıristiyanların ve Yahudilerin safına nasıl çekmişler, görüyorsunuz…
“İran; İsrail-ABD ittifakı ile savaşırsa safım bellidir. İnşallah İran’ı yerle bir eder İsrail ve ABD. İran’a İsrail ve ABD’den daha az güveniyorum çünkü en azından safları belli.”
Bu satırlar Yeni Mesaj Başyazarı Sayın Muharrem Bayraktar’ın, “Son günlerde yazdığım Suriye ve Şia konulu yazılar üzerine bazı okuyuculardan gelen eleştirileri aynen aktarıyorum” giriş cümlesi ile kaleme aldığı, “Ağır sorulara cevaplar” yazısından alınmıştır.
Evet, bu vatanın evladı, “Safım, İsrail ve ABD safıdır. İnşallah ikisi bir olur İran’ı yerle bir ederler” diyor ve bu kinine bir de “İnşallah” temennisi ekliyor.
Bir Müslüman hiç İsrail ve ABD’nin bir Müslüman ülkeye saldırmasına “İnşallah” der mi? O İsrail ki, Allah’ın binlerce peygamberini katletmiştir. On binlerce Müslüman’ı Filistin’de, Gazze’de 1948’den beri katletmektedir.
Ve o ABD ki, Allah’ın peygamberi Hz. İsâ aleyhisselama “Allah’ın oğlu” deme cüretini gösteren bir inanca sahiptir ve Afganistan’a, “Haçlı savaşı başlattım” diyerek saldırmış, başlattığı o “Haçlı seferini” Irak’ta sürdürmüş, milyonları katletmiş, camileri Haçlı kışlası haline getirmiştir. Ebu Garip’te sırf Müslüman oldukları için yüzlerce Mahkûma en iğrenç, en bayağı aşağılamaları layık görmüştür. Hem Afganistan’da, hem Irak’ta Kur’an ayaklar altına alınmış, çok daha çirkin şeyler yapılmıştır.
Bugün Suriye’de yapılanlar Irak ve Afganistan’daki zulüm ve iğrençliklerin devamıdır. Üstelik PKK’nın hamisi İsrail ve ABD olmak üzere cümle Haçlı Dünyası’dır.
Muharrem Bey, bir İran savaşında safım ABD ve İsrail’in yanıdır diyen bir Müslüman için “tuzun koktuğu an” anlamında, “Bu sözler için yoruma gerek var mı?” diyerek hayretini izhar ediyor…
“Yoruma gerek yok” amma Muharrem Bey kardeşim, herhalde, “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler, ne Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. Eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır (Bakara,120)” ve “Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır (Mâide-51)” ayetlerini hatırlatmakta fayda var.
“Safımız İsrail ve ABD’nin yanıdır” diyen bir Müslüman’ın namazın olmazsa olmazı olan Fatiha Suresinde kurtuluşa ermek ve doğru yola kavuşmak içi…
Gazaba uğrayan Yahudiler ve sapıtan Hıristiyanların safından uzak durmamız ve “Rabbim Allah, Kitabım Kur’an, Hz. Muhammed (s.a.v) son Peygamber diyenlerin” safında olmamız gerektiğini Allah (c.c.)’tan öğreniyor ve bu uyarıyı kabul ediyor, bu ahdini günde en az beş vakit tam 40 defa tazeliyor.
Şimdi sen günde en az beş vakit namaz kıl ve 40 defa hem de Allah (c.c.)’ın huzurunda gazaba uğrayan Yahudilerin ve sapıtan Hıristiyanların safında olmayacağım de, “Huzur”dan çıkar çıkmaz da Yahudi ve Hıristiyanların safına koş…
Bu kişiye Allah (c.c.) ne der, artık oranısın Rabbim bilir…
Bu tür düşünen insanlarla karşılaştığımda hayli zaman önce emekli eğitimci Mahiye Morgül’ün gönderdiği bir elektronik postaya bir defa daha bakma ihtiyacı hissettim.
Mahiye Hoca şöyle diyordu:
“Yeni Anayasa Taslağı üzerinde çalışıyorum, bir şeyi fark ettim, bir mezhep ikiye bölünürse, bir inanışı ayrı din kabul etme, gibi maddeler var.
Başbakan Karaca Ahmet için ağzına geleni sayarken dikkatlerden kaçan şöyle bir laf çıktı ağzından: “Sıkıysa kendilerini ayrı din ilan etsinler.”
Bu söz, tahrik dozu çok yüksek geldi bana.
Olanları dizdiğim zaman diyorum ki:
Sezgilerime göre, Aleviliğin ayrı din sayılması için ötekileştirme baskıları artacak, Alevilik din dışı ilan edilecek, Türkiye Aleviliği bu baskılar karşısında İran’dan destek bulacak ve Timur zamanında olduğu gibi İran-Türkiye savaşı tezgâhlanacaktır! Sizin sezgileriniz de bu yönde ise, bunu deşifre etmeliyiz.”
Siz bütün bunlara İran’ı hedef alan füze kalkanı projesini de ekleyip, yazılı ve görüntülü medyanın yüzde 80’ini elinde tutan iktidar kanadının özellikle PKK meselesinde Haçlı ABD ve Siyonist İsrail’i sütten çıkmış ak kaşık göstererek sürekli Suriye ve İran’ı hedef tahtasına oturttuğuna şahit olduğunuzda, “Yoksa ufukta bir Türkiye-İran savaşı mı var?” endişesine kapılmaz mısınız?
Bunlar Irak’la İran’ı 7 yıl savaştırmadılar mı?
En azından bir İsrail saldırısı karşısında Türkiye’nin, İsrail ve ABD’nin yanında yer alması tezgâhlanıyor olamaz mı?
Müslümanları Hıristiyanların ve Yahudilerin safına nasıl çekmişler, görüyorsunuz…
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015