Zübeyde Hanım’ın Hafız Mustafa’sı

1881 yılında Selanik'te doğmuş 7 yaşında kuran-ı kerimi hatmetmiş 8 yaşındayken hafız olmuştur. Bunun yanı sıra devlet kurmuş, çeşitli ilke ve inkılaplarıyla çocuklara ve gençlere ışık tutmuştur. Annesi Zübeyde Hanım babası Ali Rıza Beydir. Atatürk seyittir. Seyit kelimesi Ehl-i Beyt soyundan gelen kişiler için kullanılır. Babası İmam Rıza'nın soyundan geldiği için ismi Ali Rıza olmuştur. Zübeyde hanımın soyu da Ehl-i

Beyt'e dayanmaktadır.

Atatürk annesini çok sever annesi de onu çok severdi. Bu yüzden ona "Mustafam" derdi.

Savaşlarda, toplantılarda önemli bir işi bile olsa annesini arar halini hatırını sorardı.

Annesi Zübeyde Hanımı ziyarete giderken güzel kıyafetler giyerdi. Yanındaki askeri annesine bakması ve ona annesinin bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenip ona selam söylemesini istemiştir.

Atatürk bunu yanı sıra iyi bir lider, iyi bir öğretmen ve iyi bir devlet adamı olmuştur. Atatürk Kur'an-ı Kerim'in Türkçe mealini yanındaki hafızlara ve alimlere yaptırmıştır.

Hafız Yaşar Atatürk'ün yanından 15 yıl hiç ayrılmamış önemli hafızlardandır. Hafız Yaşar, "Kuran-ı Kerim Arapça okutulsun Türkçe

öğretilsin" demiştir.

Zübeyde Hanım'ın "molla" lakabıyla anılmasının sebebi Ehl-i Beyt'in soyundan gelmesidir. Zübeyde Hanım davranışlarıyla, ibadetleriyle ve bıraktığı vasiyetlerle örnek bir anne ve örnek bir kadın olmuştur.

Atatürk annesine ve babasına karşı sevgi ve saygısını hiç yetirmemiş onlara layık bir evlat olamaya çalışmıştır. Gerek eğitim hayatında gerekse askerlik hayatında babasına ve annesine layık evlat olmaya çalışmış ve onların duasını almıştır.

Bir gün Atatürk annesine ziyarete gitmiştir. Yanına vardığında elini öpmüştür. Zübeyde Hanım da Atatürk'ün elini öpmek istemiş ve şöyle demiştir: "Sen benim elimi annen olduğum için öptün bırak da ben de bu aziz vatanın bir ferdi olarak senin elini öpeyim."

Buradan da anlaşılacağı gibi Atatürk annesinin sevgisini ve duasını almış iyi bir komutan, iyi bir evlat, iyi bir devlet adamı olan liderdir.

Atatürk aynı zamanda çocukları da çok sever onlarla oyun oynar vakit geçirip kolları ve bacakları kanadığında ya da düştüklerin de onlara yardım ederdi. Onlarla yeri geldiğinde eğlenir ve yeri geldiğinde onlara bir şeyler öğretirdi. Atatürk aynı zamanda çocuklara öğretmen olurdu.

Hem annesinin hem de çocukların sevgisini kazanan Atatürk aynı zamanda da çok iyi bir komutan ve çok iyi bir liderdir.

Savaşlarda silahları azalıp mermileri bitse bile asla pes etmezdi. Çünkü Atatürk iman gücüyle düşmanı yeneceklerini ve askerlere de pes etmemelerini şu sözüyle söylemiştir: "Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum."

Ve yine bir sözünde, "Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" demiştir.

Bir gün Atatürk'e Zübeyde Hanım'dan telgraf gelir. Telgrafta Zübeyde Hanım şöyle demiştir: "Paramız bitti oğlum Mustafa!"

Bu telgrafın üzerine Atatürk'ün yanında bulunan Salih Bozok şu teklifte bulunmuştur: "Elimizdeki mevcut paradan gönderelim mi?"

Atatürk de bunun üzerine şu cevabını verir: "Hayır. O Milli Mücadeleye ait."

Bunun üzerine de Zübeyde Hanım'a telgraf gönderilir.

Telgrafta şunlar yazılıdır: "Evdeki halı ve kilimleri satın."

Buradan da anlaşılacağı gibi Atatürk kedisine ait olmayan parayı kullanmamış ve ailesine ve en önemlisi annesine de kullandırtmamıştır.

Atatürk 1938 yılında hastalığa kapılmış bu hastalık daha ilerlemeden önce doktorlar ve silah arkadaşları dinlenmesini istemiştir. Bunun üzerine Atatürk yine de devlet için çalışmaya devam etmiştir. Hastalığı ilerlemiş ve teşhis konulmuştu. Zübeyde Hanım'ın biricik Mustafa'sı siroz hastalığına kapılmıştı. Doktorların bütün müdahalelerine rağmen kurtulamamıştır. 10 Kasım 1938'de 09:05'te bu dünyaya gözlerini kapatmıştır. Son sözü "Aleykümselam olmuştur. Bu dünyadan meleklerin selamını alarak gitmiştir.

Atatürk sadece bir lider ve ya komutan değildi. Aynı zamanda çok da iyi bir öğretmendi. Çocukların arkadaşıydı. O Zübeyde Hanım'ın biricik Hafız Mustafa'sıydı. Böyle güzel hafız komutana, lidere ve öğretmene sahip oluğumuz için:

Ne mutlu bize…

Ne mutlu Türkiye'ye…

Ne mutlu Türküm diyene…