17 Aralık deyip durdular, işte 17 Aralık geldi çattı. Bakalım ne olacak? Medya neredeyse 17 Aralık'tan sonra Türkiye'de güneşin bile farklı bir şekilde doğacağını iddia edecek, ama şuna emin olun ne Türkiye'de ne de Avrupa'da değişen hiçbir şey olmayacak.
18 Aralık sabahı elimize baktığımızda bizim göreceğimiz şey en iyi ihtimalle ucu açık, tam üyelikle sonuçlanmayacak bir müzakere tarihi olacak.
Peki, AB'nin elinde 18 Aralık sabahı ne olacak?
AB'nin elinde Kopenhag Kriterleri kapsamında bize çıkardıkları yasalar olacaktır.
AB'nin elinde kazanılmış bir Kıbrıs olacaktır. Güney Kıbrıs'ı tanıma konusunda bile "merak etmeyin 17 Aralık'tan sonra kabul edeceğiz" imasında bulunan siyasiler olduktan sonra Kıbrıs'a artık kaybedilmiş gözüyle bakmak mümkündür.
Ege denizinde Yunanistan'ın fırsat bu fırsat diyerek üzerine Yunan bayrağı diktiği 80'den fazla ada AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
ABD ve AB ülkeleri tarafından resmen tanınmış Fener Rum Patriği başkanlığında bir Ortodoks din devleti kurulması yolunda aldıkları mesafe AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
AB'nin istediği yasalar kapsamında Erdoğan hükümeti tarafından değiştirilen imar yasası ile açılması sağlanan sayıları 30-35 bini geçen kilise tipi evler de 18 Aralık sabahı AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
Hep kaybeden biz oluyoruz. Çünkü biz kaybetmeden onlar kazanamıyorlar.
Türk halkı 18 Aralık sabahına uyandığında ülkesini parçalanmaya daha yaklaşmış olarak bulacaktır.
Leyla Zana ve arkadaşlarının AB gazetelerinde yayınlanan Kürtlere özerklik istedikleri ilanlar, Kürt kardeşlerimizin gönlüne ekilen nifak tohumlarının ne aşamaya geldiğini göstermektedir.
Türkiye'nin güneydoğu bölgesini "Kürdistan" olarak ifade eden Avrupa Parlamentosu başkanı J. Borell bu ifadeyi şahsi görüşü olarak söylememiştir.
Avrupa'nın gözünde bizim Güneydoğumuz Kürdistan'dır. Türkiye'ye AB kapısında ne kadar fazla zaman kaybettirilirse AB de o kadar Kürdistan hedefine yaklaşmış olacaktır. Bu yüzden18 Aralık sabahı AB Kürdistan hayaline doğru bir adım daha atmış olacaktır.
Türkiye ise birlik ve beraberliğinden ödün vermiş, fitne ve kargaşa içerisinde olduğu halde 18 Aralık sabahına merhaba diyecektir.
17 Aralık'ta her ne sonuç çıkarsa çıksın, Erdoğan hükümeti en olumsuz sonuçları bile bir zafermiş gibi göstermeye çalışacaktır. Ucu açık müzakere tarihi alınsa da, tam üyelikle sonuçlanmayacağı belli olsa da ve Türkiye'nin üyeliği 15 yıl sonra tek tek üye 25 ülkenin halklarına referandumla sorulacağı açıklansa da bu Erdoğan hükümeti tarafından zafer telakki edilecek ve böylece Türk halkı uyutulmaya devam edecektir.
Netice olarak şunu herkesin anlaması gereklidir.
AB üyeliği bir hayaldir.
Gerçek olan kaybettiğimiz maddi, manevi değerlerimiz ve AB'ye verdiğimiz tavizlerdir.
18 Aralık sabahı elimize baktığımızda bizim göreceğimiz şey en iyi ihtimalle ucu açık, tam üyelikle sonuçlanmayacak bir müzakere tarihi olacak.
Peki, AB'nin elinde 18 Aralık sabahı ne olacak?
AB'nin elinde Kopenhag Kriterleri kapsamında bize çıkardıkları yasalar olacaktır.
AB'nin elinde kazanılmış bir Kıbrıs olacaktır. Güney Kıbrıs'ı tanıma konusunda bile "merak etmeyin 17 Aralık'tan sonra kabul edeceğiz" imasında bulunan siyasiler olduktan sonra Kıbrıs'a artık kaybedilmiş gözüyle bakmak mümkündür.
Ege denizinde Yunanistan'ın fırsat bu fırsat diyerek üzerine Yunan bayrağı diktiği 80'den fazla ada AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
ABD ve AB ülkeleri tarafından resmen tanınmış Fener Rum Patriği başkanlığında bir Ortodoks din devleti kurulması yolunda aldıkları mesafe AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
AB'nin istediği yasalar kapsamında Erdoğan hükümeti tarafından değiştirilen imar yasası ile açılması sağlanan sayıları 30-35 bini geçen kilise tipi evler de 18 Aralık sabahı AB'nin kazanımları arasında olacaktır.
Hep kaybeden biz oluyoruz. Çünkü biz kaybetmeden onlar kazanamıyorlar.
Türk halkı 18 Aralık sabahına uyandığında ülkesini parçalanmaya daha yaklaşmış olarak bulacaktır.
Leyla Zana ve arkadaşlarının AB gazetelerinde yayınlanan Kürtlere özerklik istedikleri ilanlar, Kürt kardeşlerimizin gönlüne ekilen nifak tohumlarının ne aşamaya geldiğini göstermektedir.
Türkiye'nin güneydoğu bölgesini "Kürdistan" olarak ifade eden Avrupa Parlamentosu başkanı J. Borell bu ifadeyi şahsi görüşü olarak söylememiştir.
Avrupa'nın gözünde bizim Güneydoğumuz Kürdistan'dır. Türkiye'ye AB kapısında ne kadar fazla zaman kaybettirilirse AB de o kadar Kürdistan hedefine yaklaşmış olacaktır. Bu yüzden18 Aralık sabahı AB Kürdistan hayaline doğru bir adım daha atmış olacaktır.
Türkiye ise birlik ve beraberliğinden ödün vermiş, fitne ve kargaşa içerisinde olduğu halde 18 Aralık sabahına merhaba diyecektir.
17 Aralık'ta her ne sonuç çıkarsa çıksın, Erdoğan hükümeti en olumsuz sonuçları bile bir zafermiş gibi göstermeye çalışacaktır. Ucu açık müzakere tarihi alınsa da, tam üyelikle sonuçlanmayacağı belli olsa da ve Türkiye'nin üyeliği 15 yıl sonra tek tek üye 25 ülkenin halklarına referandumla sorulacağı açıklansa da bu Erdoğan hükümeti tarafından zafer telakki edilecek ve böylece Türk halkı uyutulmaya devam edecektir.
Netice olarak şunu herkesin anlaması gereklidir.
AB üyeliği bir hayaldir.
Gerçek olan kaybettiğimiz maddi, manevi değerlerimiz ve AB'ye verdiğimiz tavizlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024