Telefon sesi bozdu bütün sessiz gecenin karanlık yüzünü,
Saat sabahın üçü...
Ağlayan bir kadın sesi...
Kayıtlı değildi numara...
Telaşlı ve ürpererek açtı adam.
Sadece bir söz, derinden gelen bir ses ile.
Baban… Çok hasta, hemen gel…
Ney kim demeye kalmadı, kesildi hat.
Uykunun sersemliği,
Arayanın kim olduğunu anlamaya çalışmak,
İnsan sanki geçmişi unutur da aldığı haberin şoku ile boşluk alemine düşer ya,
Adam da öyle olmuştu.
Arayan numarayı geri aradı,
Kapalı telefon...
Çıldıracak oldu.
Hemen babasını aradı.
Onun da teli kapalı...
İki eli başının arasında, sese uyanan eşinin boş ve anlamsız bakışları çarptı yüzüne.
Babam dedi, babam hastalanmış…
Bir kaç dakika içinde telefon yine çaldı.
Bu sefer arayan en küçük amcası idi adamın.
Açtı, bağıran yüksek bir ses ile,
Baban dedi, hastanedeyiz hemen gel.
Çoktan ölmüştü adamın babası, telefonda söylemek istemiyorlardı ama anlamıştı.
İstanbul'un bir ucunda adam, babası Gebze'de.
Ve sabanın üçü, her yer karanlık, dünya çökmüş üzerine ve akılda bir tek soru.
Kabul edilmesi imkansız cevabı olan bir soru.
Babam ölmüş mü?
O an anlamıştı adam, veda dahi edememiş olmanın ağır yükünü.
Nasıl olmuş olabilir, benim babam nasıl ölür?
Evet her gün her yerde duyuyor, görüyorum ama benim babam ölecek miydi?
Kabul etmenin en zor olduğu durum da bu işte, en yakınlarının kaybına uğramak ve yapacak hiç bir şeyin olmayışı.
Ne yani babam yok mu artık?
Yazdığı ve seslendirdiği son şiiri ile koca Aşık Veysel'e bin rahmet...
Derdim türlü türlü, yoktur ilacım.
Çok aradım bulamadım dermanı.
Bir dost bulup dem sürmekti amacım.
Gam gasavet çevreledi her yanı.
Kalemi kırılsın bunu yazanın.
Söyler söyler derdi bitmez ozanın.
Bağır çağır emir onun söz onun,
Yazan katip böyle yazmış fermanı.
Bir bahtı karayım gülmedi yüzüm.
Neşeli görünür kan ağlar özüm.
Kış misali geçti baharım yazım.
Kaldırmadı başımdaki dumanı.
Dünya dedikleri bir büyük handır.
Veysel durmaz ağlar bunca zamandır.
Az yaşa, çok yaşa sonu verandır.
Bir gün göçüm çeker ömür kervanı…
Rahmete eren tüm babalara ve ardından hayır ile yad eden evlatlarına…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Burhan Boran / diğer yazıları
- Gülmedi yüzüm / 15.09.2025
- Yanlız değiliz / 13.09.2025
- 12 Eylül / 12.09.2025
- Orta Vadeli Program (OVP) 2026 – 2028 / 11.09.2025
- Yeni dünya / 09.09.2025
- Öğretmen / 08.09.2025
- Pazar gününe özel murabba / 07.09.2025
- Pamukla baş kesmek / 06.09.2025
- Kilit de sensin anahtarda / 23.08.2025
- Kuruyan göller ve susuzluk tehlikesi / 22.08.2025
- Yanlız değiliz / 13.09.2025
- 12 Eylül / 12.09.2025
- Orta Vadeli Program (OVP) 2026 – 2028 / 11.09.2025
- Yeni dünya / 09.09.2025
- Öğretmen / 08.09.2025
- Pazar gününe özel murabba / 07.09.2025
- Pamukla baş kesmek / 06.09.2025
- Kilit de sensin anahtarda / 23.08.2025
- Kuruyan göller ve susuzluk tehlikesi / 22.08.2025