Batı Dünyası ve birçok ülke halen Hazreti İsa'nın doğum gününe göre ayarlanmış olarak görülen 31 aralık gecesini yılbaşı olarak algılamaktadır. Bu batı dünyası takvimini kabul edenler arasında Türkiye Cumhuriyeti de vardır. Osmanlı İmparatorluğu'nda ise "Hicri tarih" ön planda gelmekteydi. Şu andaki hicri tarih de islam dünyasında ağırlıklı olarak halen tatbik edilmektedir.
Dikkat ederseniz, gerek acentelerimizde - takvimlerimizde, gerekse gazetelerde halen bu tarihler açıkça yazılmaktadır. Çünkü her iki tarihin de önemi ayrı ayrı mevcuttur. Bununla beraber ülkemizde genel olarak benimsenen tarih Batı dünyasının tarihi olunca yılbaşıları da öyle kutlanmaktadır.
Hıristiyan dünyasının ayrı tarihleri
Aslında batı dünyasında da noel kutlamaları ile yılbaşı kutlamaları hem ayrı olmakta, hem de "Prolonje", yani uzatmalı olarak, bir nevi aynı olmaktadır. Katolik ve Protestanların noel kutlamaları 24/25 aralık gecesi başlamaktadır ve üç gün sürmektedir.
Ortodoksların noeli ise 6/7 ocakta başlamaktadır. Yaklaşık olarak aralarında iki haftalık bir zaman farkı mevcuttur. Bunun da başlıca sebebi : Hazreti İsa'nın doğum tarihinin değişik iddialara göre, değişik olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Neyse konumuz o değil. Ama batının yılbaşı kutlamaları Hz. İsa'nın doğum tarihine uygun olarak yapıldığı alenen belli olmaktadır.
Ancak 21 aralık tarihi de bir nevi kuzey kürede kış sezonunun başlangıcıdır hatta güney kürede ilk baharın başlangıcı da sayılmaktadır. Ama biz Kuzey kürede bulunmaktayız. Onun için bizde, kışın gelişini kutlamak pek akıllıca sayılabilir mi ?
Türkiye'nin yılbaşıları
Şöyle veya böyle, bizim de benimsediğimiz bu yılbaşı tarihini kabul etmek durumundayız. Çünkü hayatımız o tarihlere bağlı olarak seyretmektedir. Bütün ülkeler arası ve devlet düzeni bu takvime göre ayarlanmış bulunmaktadır. Bu şartlarda onun dışında kalmak mümkün değildir.
Ancak yine o tarihe tâbi olmak başka şey, kutlamalara delice katılmak başka şeydir. Çünkü bir şeye katlanmak başka şeydir, benimsemek ise tamamen başka şeydir.
Bütün bunların yanında ticari gaye ile sürümü arttırmak için firma ve belirli müesseseler bu tarihleri habire pompalamakta, satışlarını ve karlarını arttırmak için kılıktan kılığa girmektedirler. Bu dini-geleneksel-ticari karışımı kılıklarından en meşhuru, noel hadiyelerini dağıtan kırmızı beyaz giyimli, ak sakallı ihtiyarın "Noel Baba" kılığı olmaktadır. Bunun yanında da envai çeşit süslemelerle donanmış "noel çam ağaçları" adeta bir sembol olarak kabul edilmektedir. İşte burada artık yılbaşı bitmekte, dini ve ticari motifler ortaya çıkmaktadır. Bunların tatbiki bizim dışımızda olan bu dini kutlamalara kendimizi kaptırmak olmakta. Bunun da dışında, onların yaptıklarını, bilerek veya bilmeyerek şuursuzca kopya etmektir. Bu tür davranışlar ise, genç nesillere ve çocuklarımıza hıristiyanlığın bir nevi özelliklerini benimsetmek ve zihinlerinin karışmasına yardımcı olmak demektir. Bunlardan kaçınmamız gerektiğini düşünmekteyim.
Çam ağacı süslümeleri ve Noel Baba
Gerçi Türkiyemizde bu noel çam ağaçlarının evlerde dikilmesi ve süslenmeleri, ağaç katliamı, ağaç kesme, bakımından yasak edilmektedir. Ama yine de büyük mağazalarda ve süpermarketlerde bu süslemeler gün geçtikçe çoğalmaktadır.
Temiz ve bakımlı olmak, süslemek, bazı şeyleri cazip hale getirmek, satış ve reklam için çok önemi olmaktadır. Ancak bunun da istismarı ve sadece "özel dini mana" taşıyan günlerde bunları yapmanın başka maksatlarının da olabileceğini akla getirmekte fayda vardır. Bu durumda illahi süslemelerde, kutlama dışında kalan bazı satış yerlerinin, türk-islam motifleri ile süslenmeleri de söz konusu olabilir. Sadece bir şartla, aynı süslemeleri ve itinayi, türk ve islam dini günlerinde de tatbik edilmesi gerekmektedir.
Dikkat ederseniz, gerek acentelerimizde - takvimlerimizde, gerekse gazetelerde halen bu tarihler açıkça yazılmaktadır. Çünkü her iki tarihin de önemi ayrı ayrı mevcuttur. Bununla beraber ülkemizde genel olarak benimsenen tarih Batı dünyasının tarihi olunca yılbaşıları da öyle kutlanmaktadır.
Hıristiyan dünyasının ayrı tarihleri
Aslında batı dünyasında da noel kutlamaları ile yılbaşı kutlamaları hem ayrı olmakta, hem de "Prolonje", yani uzatmalı olarak, bir nevi aynı olmaktadır. Katolik ve Protestanların noel kutlamaları 24/25 aralık gecesi başlamaktadır ve üç gün sürmektedir.
Ortodoksların noeli ise 6/7 ocakta başlamaktadır. Yaklaşık olarak aralarında iki haftalık bir zaman farkı mevcuttur. Bunun da başlıca sebebi : Hazreti İsa'nın doğum tarihinin değişik iddialara göre, değişik olarak kabul edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Neyse konumuz o değil. Ama batının yılbaşı kutlamaları Hz. İsa'nın doğum tarihine uygun olarak yapıldığı alenen belli olmaktadır.
Ancak 21 aralık tarihi de bir nevi kuzey kürede kış sezonunun başlangıcıdır hatta güney kürede ilk baharın başlangıcı da sayılmaktadır. Ama biz Kuzey kürede bulunmaktayız. Onun için bizde, kışın gelişini kutlamak pek akıllıca sayılabilir mi ?
Türkiye'nin yılbaşıları
Şöyle veya böyle, bizim de benimsediğimiz bu yılbaşı tarihini kabul etmek durumundayız. Çünkü hayatımız o tarihlere bağlı olarak seyretmektedir. Bütün ülkeler arası ve devlet düzeni bu takvime göre ayarlanmış bulunmaktadır. Bu şartlarda onun dışında kalmak mümkün değildir.
Ancak yine o tarihe tâbi olmak başka şey, kutlamalara delice katılmak başka şeydir. Çünkü bir şeye katlanmak başka şeydir, benimsemek ise tamamen başka şeydir.
Bütün bunların yanında ticari gaye ile sürümü arttırmak için firma ve belirli müesseseler bu tarihleri habire pompalamakta, satışlarını ve karlarını arttırmak için kılıktan kılığa girmektedirler. Bu dini-geleneksel-ticari karışımı kılıklarından en meşhuru, noel hadiyelerini dağıtan kırmızı beyaz giyimli, ak sakallı ihtiyarın "Noel Baba" kılığı olmaktadır. Bunun yanında da envai çeşit süslemelerle donanmış "noel çam ağaçları" adeta bir sembol olarak kabul edilmektedir. İşte burada artık yılbaşı bitmekte, dini ve ticari motifler ortaya çıkmaktadır. Bunların tatbiki bizim dışımızda olan bu dini kutlamalara kendimizi kaptırmak olmakta. Bunun da dışında, onların yaptıklarını, bilerek veya bilmeyerek şuursuzca kopya etmektir. Bu tür davranışlar ise, genç nesillere ve çocuklarımıza hıristiyanlığın bir nevi özelliklerini benimsetmek ve zihinlerinin karışmasına yardımcı olmak demektir. Bunlardan kaçınmamız gerektiğini düşünmekteyim.
Çam ağacı süslümeleri ve Noel Baba
Gerçi Türkiyemizde bu noel çam ağaçlarının evlerde dikilmesi ve süslenmeleri, ağaç katliamı, ağaç kesme, bakımından yasak edilmektedir. Ama yine de büyük mağazalarda ve süpermarketlerde bu süslemeler gün geçtikçe çoğalmaktadır.
Temiz ve bakımlı olmak, süslemek, bazı şeyleri cazip hale getirmek, satış ve reklam için çok önemi olmaktadır. Ancak bunun da istismarı ve sadece "özel dini mana" taşıyan günlerde bunları yapmanın başka maksatlarının da olabileceğini akla getirmekte fayda vardır. Bu durumda illahi süslemelerde, kutlama dışında kalan bazı satış yerlerinin, türk-islam motifleri ile süslenmeleri de söz konusu olabilir. Sadece bir şartla, aynı süslemeleri ve itinayi, türk ve islam dini günlerinde de tatbik edilmesi gerekmektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006