37 yıl öncesini unutanlar, 37 yıl boyunca bilenenler

Kıbrıs Rum Kesiminden gelen son açıklamalar, 1974 öncesi Kıbrıs'ı kana bulayan EOKA zihniyetinin ve ENOSİS hayalinin güçlenerek devam ettiğinin en bariz göstergesidir.Rum Simerini gazetesinde yayınlanan habere göre, Kıbrıs Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) sınırda savaşa hazır acil müdahale birimleri oluşturuyor. Kıbrıs Rum lideri Hristofyas bu orduyla ilgili olarak, "RMMO caydırıcı güçtür, ihtiyaç olması halinde en iyi şekilde kullanılacak" diyor. RMMO Komutanı Korgeneral Petros Çalikidis ise, "Milli Muhafız Ordusu'nun gücünün sürekli artırıldığını ve savaşa dayanabilmesi için yeterli dokunun oluşturulmakta olduğunu" söylüyor.Bu ordu kim için hazırlanıyor, elbette ki Ada'da bulunan Türk askeri ve KKTC için?Rum Kesimi bu hedefini de asla gizlemiyor. RMMO er ve erbaşlarına hitap eden Hristofyas, "Ülkemize kutlu dirilişin gelmesini diliyoruz. Kıbrıs, 37 yıldır cefa çekiyor ve dirilişi için mücadele ediyor. Bugün Kıbrıs cumhuriyeti(!), dünyada var olan en çağdaş tankları sizin hizmetinize veriyor. Hedef de, Ankara'nın yayılmacılığı ve kinciliğini göğüslemektir" dedi.Karşımızda 37 yıl önce Türkiye'nin bir zulmü önlemek için yaptığı barış harekatını hala hazmedemeyen ve içindeki kini sürekli büyüten bir Kıbrıs Rum kesimi var.Peki, Türkiye ve KKTC o gündür bugündür ne yapıyor? 37 yıl önce bütün dünyayı karşısına alarak gerçekleştirdiği o başarılı operasyonun arkasında durabiliyor mu?Maalesef bu sorulara olumsuz cevap vermek durumunda kalacağız. Kıbrıs Rum kesimi bu kadar cüretkar konuşmanın cesaretini en çok nereden alıyor, AB'den mi, Yunanistan'dan mı yoksa size garip gelecek ama Türkiye'den mi?Yunanistan'dan, AB ülkelerinden her zaman destek aldı ama dün diyemediklerini bugün söyleyebiliyorsa, asıl cesareti Türkiye'nin duruşundan alıyor diyebiliriz.Türkiye o gün bugündür, özellikle de AKP iktidarı döneminde AB'nin tavsiyelerine tam teslim oldu, bir dediklerini iki etmedi. AB, AKP için bir medeniyet projesi, bir ideal, hatta Bülent Arınç'ın ifadesiyle bir aşk oldu. AB'ye bu kadar teslim olan siyasi iradenin Kıbrıs politikasında elbette ki milli bir duruş ortaya koyabilmesi düşünülemez. Bu uğurda AKP, az çok milli duruşu olan Denktaş'ı devre dışı bıraktı, Rumlarla aynı görüşe sahip olan Talat hükümetini destekledi, AB'nin talepleriyle Rumlar lehine olan her türlü anlaşmaya imza attı ve KKTC'yi dünyaya tanıtma konusunda hiçbir faaliyette bulunmadı.AKP yönetimi, konjonktür müsait olduğunda ve halk hazmetme kapasitesine geldiğinde Türk askerini de çekmeye hazırlanıyor.Türkiye'nin 1974'ten bu yana diğer önemli bir yanlış ise, Kıbrıs Türk halkına çalışmayı, savaşmayı, kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmedi. Halbuki bir taraftan bu halkı korusaydı bir taraftan da KKTC'nin her yönden güçlü olmasını temin edebilseydi, Rumlar bugün bu kadar cesaretli olamazlardı. Tabii, her şeyi AB'den bekleyen bir siyasi zihniyetin elbette ki böyle bir Kıbrıs politikası olamazdı.Türkiye milli projelerle ayağa kalkmadıkça, KKTC'nin varlığını sürdürmesi mümkün gözükmüyor. Rumlar daha şimdiden 1974 öncesi yaptıkları katliamın hazırlıklarına yeniden başladılar. Böyle bir tablo karşısında bile hala AB diyen, hala Rum kesimine AB istiyor diye limanları açmayı düşünen, Ada'daki Türk askerini çekmeyi düşünen bir zihniyet var Türkiye'de?Daha 37 yıl öncesinden ders almayan bir zihniyet, tabii ki Haçlı seferlerini bir kaynaşma olarak tanımlar.Milletimiz artık ayıkmalı, 12 Haziran'da doğru karar vermeli.