10 Aralık 1948'de "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi" imzalanırken, insanlık için büyük bir adım atılıyordu. Ne var ki, aradan geçen 73 yıla rağmen bize kalan küçük bir adım bile kalmadı.
Gerçi sözünü ettiğimiz beyanname/bildirge, hukuk açısından bir antlaşma, yani bağlayıcılığı olan bir sözleşme değilse de, insan hakları hukuku açısından devletlerin iç hukuklarını yönlendirmede bir işlevi vardı; örneğin köleliğin kaldırılması ve işkencenin önlenmesi gibi…
Bağlayıcılığı olmasa da, 73 yıllık mesaj güncelliğini korumaktadır. Beyanname, İkinci Dünya Savaşı'nın travmatik tecrübesini yaşamışların "bir daha asla" haykırışlarının somutlaşmış haliydi.
Adına da aldığı "evrensellik" vurgusu Beyanname'nin en önemli mesajıydı. Bu belge kuşkusuz, insan hakları konusunda bir ilk değildi. 1689'da İngiliz Haklar Beyannamesi vardı. 1789'un İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi vardı. 1791'de Amerikan Haklar Beyannamesi ilan edilmişti. Ama hep ulusal metinlerdi bunlar.
Evrensel Beyanname işte her şeyden önce bu açıdan farklıydı. Gerçek anlamdaki ilk uluslararası haklar bildirisiydi. O gün var olan devletlerin neredeyse tümü katıldı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki müzakerelerine. UNESCO dünyanın her tarafından aydınların görüşlerini topladı. Herkes bir şeyler kattı metne. Ve 81 oturum, 168 değişiklik önergesi ve yaklaşık 1400 ayrı oylamadan sonra kabul edildi nihai metin. Hiçbir devlet muhalif kalmadı.
Verilen mesaj netti; insan hakları kültürden kültüre değişmez. Kültürü, medeniyeti, dini, ırkı ne olursa olsun her insanın, elinden alınamaz hakları vardır. Bu mesaj günümüzde de güncelliğini korumaktadır.
Beyanname'nin öne çıkan bir başka mesajı da, demokrasinin ve barışın temeline insan haklarını koymasıydı.
Daha ilk cümlesinde temel hakları; özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olarak tanıdı. Beyanname, uluslararası anlamda demokrasinin yeni kazandığı içeriği müjdeliyordu. Bir yandan 21.maddesinde, "halk iradesi, hükûmet otoritesinin temelini oluşturmalıdır" diyordu; diğer yandan da bu otoritenin, arkasında ne kadar popüler destek olursa olsun, dokunamayacağı bireysel hakları sayıyordu. Demokrasiyi sadece seçimlere indirgemenin nelere yol açtığını çok acı şekilde görenler tarafından kaleme alınmıştı sonuçta bu metin.
Ülkemizde de güncelliğini korumaktadır verilen mesaj… Kendini her eleştirene "siyasete gir de kaç gram olduğunu görelim" diyenlerin… Her insan hakkı ihlalini aldığı oyla aklayabileceğini zannedenlerin… Muhaliflerini her türlü hukuk tanımaz metotla susturmayı mubah kabul edenlerin ülkesinde…
Sadece demokrasinin değil, barışın da temeli insan haklarıdır. Beyanname daha "Giriş" bölümünde açıkça, eğer İkinci Dünya Savaşı gibi barbarca olaylar bir daha yaşanmayacaksa bunun için insan hakları şart diyor.
Türkiye'yi yönetemeyenlere 73 yıllık mesajın faydası olur mu? Yoksa, "bana değildir inşallah!" deyip geçerler mi, bilinmez!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023