İster dünya, ister ahiretle alakalı olsun, hangi işte başarı elde etmek isterseniz o konuda mutlaka bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Bu sebepledir ki bilenlerle bilmeyenler hiçbir zaman bir olmazlar. Bilenlerin bilmeyenlere olan üstünlüğünü işaret eden şu ayeti kerimeyi sizlerle paylaşarak yazımıza başlayalım istedik.
“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” (Zümer, 9).
Geçtiğimiz günlerde Rabbimin yüce lütfüne mazhar olarak Hac ibadeti için kutsal mekânlara gittiğimizi belirtmiştik. Ve yine “Hac yolcusuyuz” adlı makalemizde; “Elbette ki bu yolculuğa çıkarken görev ve sorumluluklarımızın bilincinde olacağız. Bu yolculuk nasip olanlar şunu bilmektedir: "Haccetmek için yola çıkanlar o sene hac edemeyen diğer müminlerin elçisi ve duacısı konumunda bulunmaktadırlar." Bu şuur içerisinde bizler de orada bulunamayan kardeşlerimizin, dostlarımızın duacısı, elçisi konumunda bulunduğumuzu unutmayacak, her fırsatta siz dostlarımıza duada bulunacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın...” ifadelerini kullanmıştık.
Hac ibadeti sırasında şuna emin olabilirsiniz ki elimizden geldiği kadar sizlere elçilik etmeye çalıştık. Yolladığınız selamlarınızı yerlerine ulaştırdık ve dualarınıza aracılık görevlerimizi de yerine getirmeye çalıştık. Zaman zaman ellerimiz sizler için duaya kalktı, gözlerimiz sizin için yaşlarla doldu, gönlümüz sizin için coştu; gücümüz ve imkânlarımız çerçevesinde bir elçiden beklenenler neyse onu yapmaya çalıştık.
Bu sefer ki hac ibadetimiz daha muhabbetli ve bereketli oldu. Bunun sebebi; hemen her konuda insanımıza yön veren, kılavuzluk eden, haccın da kitabını yazan muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla birlikte olmamızdır.
Gerçekten de hac ibadetini yerine getirmeye çalışanlar hac konusunda çok yetersiz ve yanlış bilgilerle görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Bazı kafilelerdeki görevli konumunda, hoca sınıfında bulunan kimselerin bile ne kadar yetersiz olduklarına şahit olduk. Şeytana atılacak taşların Müzdelife denen bölgeden toplanması gerektiği halde Arafat’tan, kaldığı otelin önünden dahi taş toplayan hacılara şahit olduk. Böyle davranmalarının sebebini sorduğumuzda sorumlu olan hocalarının böyle dediğini söylediler. Sadece bu mu? Çoğu kimselerin haclarını tehlikeye sokacak derecede hatalar yaptıklarına dahi şahit olduk.
Ama bizim için böyle bir sıkıtı olmadı. Çünkü Hac konusunda çok kapsamlı ve belgelere dayalı mükemmel bir kitap yazan ve Hac konusunu çok iyi bilen ve yaşayan bir kimseyle, Prof. Dr. Haydar Baş’la birlikte idik. Allah Ondan razı olsun. Haccın farz ve sünnetlerini gerektiği gibi bize yaşattı. Onun Hac konusunda kullandığı şu ifade çok manidardır; “Hac Allah’ın ve Peygamberin ortaya koyduğu ölçüler içerisinde yapılır. Haccın hiçbir menâsikini (Hac ile alakalı ibadetler) kimsenin sulandırmaya değiştirmeye hakkı yoktur. Hac bir tiyatro değildir. Ne emredilmişse o yapılmalı. Peygamberimiz taşları nereden topladı ise, nerede, ne zaman, ne kadar attıysa o yapılmalıdır. Sadece bu değil, O neyi nasıl yaptıysa bizde öyle yapmalıyız. Bazı kimseler bilerek ya da bilmeyerek bu kutsal ibadetin sıhhatiyle oynamaktadır. Siz işin aslı ne ise onu yapın.”
İlerleyen günlerde hac konusunda yaşadığımız güzellikleri; düzeltilmesini murat ederek gördüğümüz aksaklıkları; siz değerli dostlarımızla paylaşmaya çalışacağız. Rabbim cümlemize bilenlerle birlikte haccetmeyi nasip eylesin. Âmin…
“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” (Zümer, 9).
Geçtiğimiz günlerde Rabbimin yüce lütfüne mazhar olarak Hac ibadeti için kutsal mekânlara gittiğimizi belirtmiştik. Ve yine “Hac yolcusuyuz” adlı makalemizde; “Elbette ki bu yolculuğa çıkarken görev ve sorumluluklarımızın bilincinde olacağız. Bu yolculuk nasip olanlar şunu bilmektedir: "Haccetmek için yola çıkanlar o sene hac edemeyen diğer müminlerin elçisi ve duacısı konumunda bulunmaktadırlar." Bu şuur içerisinde bizler de orada bulunamayan kardeşlerimizin, dostlarımızın duacısı, elçisi konumunda bulunduğumuzu unutmayacak, her fırsatta siz dostlarımıza duada bulunacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın...” ifadelerini kullanmıştık.
Hac ibadeti sırasında şuna emin olabilirsiniz ki elimizden geldiği kadar sizlere elçilik etmeye çalıştık. Yolladığınız selamlarınızı yerlerine ulaştırdık ve dualarınıza aracılık görevlerimizi de yerine getirmeye çalıştık. Zaman zaman ellerimiz sizler için duaya kalktı, gözlerimiz sizin için yaşlarla doldu, gönlümüz sizin için coştu; gücümüz ve imkânlarımız çerçevesinde bir elçiden beklenenler neyse onu yapmaya çalıştık.
Bu sefer ki hac ibadetimiz daha muhabbetli ve bereketli oldu. Bunun sebebi; hemen her konuda insanımıza yön veren, kılavuzluk eden, haccın da kitabını yazan muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla birlikte olmamızdır.
Gerçekten de hac ibadetini yerine getirmeye çalışanlar hac konusunda çok yetersiz ve yanlış bilgilerle görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Bazı kafilelerdeki görevli konumunda, hoca sınıfında bulunan kimselerin bile ne kadar yetersiz olduklarına şahit olduk. Şeytana atılacak taşların Müzdelife denen bölgeden toplanması gerektiği halde Arafat’tan, kaldığı otelin önünden dahi taş toplayan hacılara şahit olduk. Böyle davranmalarının sebebini sorduğumuzda sorumlu olan hocalarının böyle dediğini söylediler. Sadece bu mu? Çoğu kimselerin haclarını tehlikeye sokacak derecede hatalar yaptıklarına dahi şahit olduk.
Ama bizim için böyle bir sıkıtı olmadı. Çünkü Hac konusunda çok kapsamlı ve belgelere dayalı mükemmel bir kitap yazan ve Hac konusunu çok iyi bilen ve yaşayan bir kimseyle, Prof. Dr. Haydar Baş’la birlikte idik. Allah Ondan razı olsun. Haccın farz ve sünnetlerini gerektiği gibi bize yaşattı. Onun Hac konusunda kullandığı şu ifade çok manidardır; “Hac Allah’ın ve Peygamberin ortaya koyduğu ölçüler içerisinde yapılır. Haccın hiçbir menâsikini (Hac ile alakalı ibadetler) kimsenin sulandırmaya değiştirmeye hakkı yoktur. Hac bir tiyatro değildir. Ne emredilmişse o yapılmalı. Peygamberimiz taşları nereden topladı ise, nerede, ne zaman, ne kadar attıysa o yapılmalıdır. Sadece bu değil, O neyi nasıl yaptıysa bizde öyle yapmalıyız. Bazı kimseler bilerek ya da bilmeyerek bu kutsal ibadetin sıhhatiyle oynamaktadır. Siz işin aslı ne ise onu yapın.”
İlerleyen günlerde hac konusunda yaşadığımız güzellikleri; düzeltilmesini murat ederek gördüğümüz aksaklıkları; siz değerli dostlarımızla paylaşmaya çalışacağız. Rabbim cümlemize bilenlerle birlikte haccetmeyi nasip eylesin. Âmin…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 03.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler-3- / 02.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 01.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 30.06.2025
- Kerbela’dan önce, Kerbela’dan sonra Muharrem! / 29.06.2025
- Ruhumuzun gıdası zikrullahtır / 28.06.2025
- Nefsin seni Hakla meşgul olmaktan alıkoyar / 27.06.2025
- Hüseyin Baş ‘Önceliğimiz Türkiye’nin çıkarlarıdır’ dedi / 26.06.2025
- Dünyayı kana boyayan katiller / 25.06.2025
- Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 24.06.2025