Müslüman Türk Milleti çeşitli oyunlarla ve özelliklede medyanın sihirli gücü sayesinde maalesef hemen her konuda değişim süreci yaşamaktadır. Gerek imanı, gerek kültürü ve gerekse de tarihi sinsi palanlarla değiştirilmekte, milletimiz farkında olarak ya da olmayarak bu süreçle birlikte değişim yaşamaktadır.
Ne zaman bir dini gün ya da gece, milli ya da dini bir bayram olsa; bazıları medyada milletimizin bu konudaki inancı ile oynanmaya başlarlar. Sözde ilim ve fikir adamı olduğunu iddia eden bazı kimseler ekranlara çıkar. Başlarlar milletimizin inancı ile kültürü ile tarihi ile oynamaya…
Neymiş efendim, “tarihte milletin inandığı bazı şeyler aslında yaşanmamış birer masalmış”
Kendileri de bu konuda gerçekleri ortaya koyarak millete gerçek tarihi anlatmakla görevlilermiş. Yalancının!
Göreviniz olsa olsa bu milletin inancıyla oynayıp, şüpheye düşürüp; fetih ve cihat şuurunu ortadan kaldırarak Milli ve dini direncini yok etmekten başka bir şey değildir...
Geçenlerde bir TV programında Çanakkale zaferinde cereyan eden bazı ilahi yardımların birer masal olduğu iddiasında bulunan birine rastladım. Tarihin kayıt altına aldığı ilahi bazı yardımları inkâr eden bu şahsa karşı bir cevap yazmayı düşünürken; Allah, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan razı olsun ki hemen ertesi gün Yeni Mesaj Gazetesindeki başyazısında bu konuyu kaleme aldığını gördüm.
Makalesinde özetle şunlara değiniyordu;
“Bir İngiliz askerin anılarında yazdığı ve binlerce askerin gözleri önünde cereyan eden hadise meşhurdur. Havanın güneşli ve açık olduğu “anılar”da özellikle ifade edilir. Savaşın en çetin geçtiği bir anda ortaya çıkan bir bulut gelir ve Türk ordusuna karşı taarruza hazırlanan düşman askerlerinin tamamını alçalarak içine alır! Öyle ki, çıkarma yapan düşman askerlerinin bir teki bile dışarıda kalmaz. Bulut kısa bir süre sonra yükseldiğinde, düşman askerleri de yok olmuştur. Türk’ün tarihinde buna benzer olaylara diğer cephelerde veya savaşlarda da rastlanılır. Kıbrıs harekâtı esnasında da gökten atlıların gelerek düşmana saldırdığını görenlerin sayısı az değildir. Demek ki, Müslüman Türkler Hıristiyan Batı ile giriştiği mücadelelerde ve vatan savunmasında hiçbir zaman yalnız bırakılmamıştır.
Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti’nin karşısında Britanya İmparatorluğu ve Fransa fiilen savaşmış, Yeni Zelanda’nın ve Avustralya’nın, İngiliz sömürgesi altında bulunan Hindistan’ın askerleri bunlara destek vermiştir.
Merhum Akif, Çanakkale’de yaşanan dehşeti şöyle ifade etmiştir:
“Kafa, göz, kol, gövde, bacak Boşanıyor sırtlara ve vadilere Sağnak sağnak.”
Allah Allah nidalarıyla en önde ben şehit olayım diyerek yalın ayak cepheye koşan insanımız, en kıymetli değerlerini ne yazık ki yitirmiştir.” (Değişen ve değiştirilen millet / Yeni Mesaj 19.Mart.2012)
Bu milletin tarihini, koltukları üzerine kurulup tarih yazmaya, tarihi yönlendirmeye çalışanlar değil; bu vatan için malını, kanını, canını ortaya koyan, daha çocuk denecek yaşta şehit olan gençlerdir, sırtında bebek yerine cepheye erzak ve mühimmat taşıyan analardır, beli bükük dedelerimizdir. Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, Türküyle topyekûn bir millettir. Sizin inkâr etmeye çalıştığınız o ilahi yardımlar da bu aziz millete; Yüce Allah’ın (dinine hizmet ettiğinden dolayı) yardımlarıdır. Bu yardımlar sadece Çanakkale’de değil Müslüman Türkün savaş verdiği her yerde olmuştur. Türkün tarihinde çok örnekleri vardır.
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’in(s.a.v.) bu konudaki bir uyarısıyla yazımızı bitirelim:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi, ya hayır söylesin ya da sussun!” (Buhari, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, İman 74, Lukata 14)
Gerek Çanakkale’de gerek diğer cephelerde vatan için din için namus için canını veren aziz şehitlerimizi şükranla anıyoruz.
Ne zaman bir dini gün ya da gece, milli ya da dini bir bayram olsa; bazıları medyada milletimizin bu konudaki inancı ile oynanmaya başlarlar. Sözde ilim ve fikir adamı olduğunu iddia eden bazı kimseler ekranlara çıkar. Başlarlar milletimizin inancı ile kültürü ile tarihi ile oynamaya…
Neymiş efendim, “tarihte milletin inandığı bazı şeyler aslında yaşanmamış birer masalmış”
Kendileri de bu konuda gerçekleri ortaya koyarak millete gerçek tarihi anlatmakla görevlilermiş. Yalancının!
Göreviniz olsa olsa bu milletin inancıyla oynayıp, şüpheye düşürüp; fetih ve cihat şuurunu ortadan kaldırarak Milli ve dini direncini yok etmekten başka bir şey değildir...
Geçenlerde bir TV programında Çanakkale zaferinde cereyan eden bazı ilahi yardımların birer masal olduğu iddiasında bulunan birine rastladım. Tarihin kayıt altına aldığı ilahi bazı yardımları inkâr eden bu şahsa karşı bir cevap yazmayı düşünürken; Allah, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan razı olsun ki hemen ertesi gün Yeni Mesaj Gazetesindeki başyazısında bu konuyu kaleme aldığını gördüm.
Makalesinde özetle şunlara değiniyordu;
“Bir İngiliz askerin anılarında yazdığı ve binlerce askerin gözleri önünde cereyan eden hadise meşhurdur. Havanın güneşli ve açık olduğu “anılar”da özellikle ifade edilir. Savaşın en çetin geçtiği bir anda ortaya çıkan bir bulut gelir ve Türk ordusuna karşı taarruza hazırlanan düşman askerlerinin tamamını alçalarak içine alır! Öyle ki, çıkarma yapan düşman askerlerinin bir teki bile dışarıda kalmaz. Bulut kısa bir süre sonra yükseldiğinde, düşman askerleri de yok olmuştur. Türk’ün tarihinde buna benzer olaylara diğer cephelerde veya savaşlarda da rastlanılır. Kıbrıs harekâtı esnasında da gökten atlıların gelerek düşmana saldırdığını görenlerin sayısı az değildir. Demek ki, Müslüman Türkler Hıristiyan Batı ile giriştiği mücadelelerde ve vatan savunmasında hiçbir zaman yalnız bırakılmamıştır.
Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı Devleti’nin karşısında Britanya İmparatorluğu ve Fransa fiilen savaşmış, Yeni Zelanda’nın ve Avustralya’nın, İngiliz sömürgesi altında bulunan Hindistan’ın askerleri bunlara destek vermiştir.
Merhum Akif, Çanakkale’de yaşanan dehşeti şöyle ifade etmiştir:
“Kafa, göz, kol, gövde, bacak Boşanıyor sırtlara ve vadilere Sağnak sağnak.”
Allah Allah nidalarıyla en önde ben şehit olayım diyerek yalın ayak cepheye koşan insanımız, en kıymetli değerlerini ne yazık ki yitirmiştir.” (Değişen ve değiştirilen millet / Yeni Mesaj 19.Mart.2012)
Bu milletin tarihini, koltukları üzerine kurulup tarih yazmaya, tarihi yönlendirmeye çalışanlar değil; bu vatan için malını, kanını, canını ortaya koyan, daha çocuk denecek yaşta şehit olan gençlerdir, sırtında bebek yerine cepheye erzak ve mühimmat taşıyan analardır, beli bükük dedelerimizdir. Kürdüyle, Arabıyla, Acemiyle, Türküyle topyekûn bir millettir. Sizin inkâr etmeye çalıştığınız o ilahi yardımlar da bu aziz millete; Yüce Allah’ın (dinine hizmet ettiğinden dolayı) yardımlarıdır. Bu yardımlar sadece Çanakkale’de değil Müslüman Türkün savaş verdiği her yerde olmuştur. Türkün tarihinde çok örnekleri vardır.
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’in(s.a.v.) bu konudaki bir uyarısıyla yazımızı bitirelim:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi, ya hayır söylesin ya da sussun!” (Buhari, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, İman 74, Lukata 14)
Gerek Çanakkale’de gerek diğer cephelerde vatan için din için namus için canını veren aziz şehitlerimizi şükranla anıyoruz.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Nasihat edenlere öğütler / 28.05.2024
- Nasihatten nasip almamanın tehlikeleri / 27.05.2024
- Nasihatle sizin aranızda gurur perdesi vardır / 25.05.2024
- Nasihat samimiyet ilişkisi / 24.05.2024
- Milli bayramlarımızın bir gayesi vardır / 23.05.2024
- ‘Atatürk vatandır Atatürk bayraktır’ / 22.05.2024
- Atatürk’ü anmak ve anlamak / 21.05.2024
- ‘19 Mayıs Ruhu’na her zaman muhtacız / 20.05.2024
- ‘19 Mayıs Ruhu’na her zaman muhtacız / 20.05.2024
- Kamuda israfın sorumlusu kim? / 18.05.2024
- Nasihatten nasip almamanın tehlikeleri / 27.05.2024
- Nasihatle sizin aranızda gurur perdesi vardır / 25.05.2024
- Nasihat samimiyet ilişkisi / 24.05.2024
- Milli bayramlarımızın bir gayesi vardır / 23.05.2024
- ‘Atatürk vatandır Atatürk bayraktır’ / 22.05.2024
- Atatürk’ü anmak ve anlamak / 21.05.2024
- ‘19 Mayıs Ruhu’na her zaman muhtacız / 20.05.2024
- ‘19 Mayıs Ruhu’na her zaman muhtacız / 20.05.2024
- Kamuda israfın sorumlusu kim? / 18.05.2024