AKP kurmayları "muhtemel müzakere takvimi" sarhoşluğu içindeler... Ayakları yere basmıyor, vatandaşın arasına karışmadıkları için de rahatlar.
Ama AKP vekilleri öyle değiller. Onlar, cami ile kilise arasındaki bi-namaz misali bayağı şaşkınlar. Nutukları tutulmuş vaziyetteler. Neden mi?
Vatandaşın okkalı AB soruları karşısında donup kalıyorlar da ondan. Demir leblebi gibi sorular, net, açık ve somut...
Uğruna canlar verip de geçit vermediğimiz şu meşhur Sevr dayatmalarını AB'ye bir bir taviz olarak verdiniz, veriyorsunuz; fakat karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
Vatanı satılığa çıkardınız, satıyorsunuz, madenlerimizi peşkeş çektiniz, çekiyorsunuz; lakin karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
AB adına girmediğiniz delik ve kılık kalmadı, ne din kaldı cüzdanda, ne İslam, ne Hz. Muhammed bıraktınız kitaplarda, hepsini Haçın gölgesine çektiniz; ama karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
AB kara sevdanız milletimize ne kazandıracak, hiç hesap ediyor musunuz?
DYP hatırası tek taraflı Gümrük Birliği anlaşmamızdan da 70-80 milyar dolar zararımız var; hiç hesabınız yok mu sizin Allah aşkına?
Bu sorulara vatandaşın bir adım yanında cevap vermek o kadar kolay değil. Ekranlardan "ulusa sesleniş" yapmak kolay. Ulusa seslenişte, karşınızda iki kameraman, bir rejisör, varsa bir asistan var; konuş konuşabildiğin kadar. Ama vatandaşın yanı öyle değil; ateş köpürüyor milletimiz, yanık kokuları geliyor yüreklerden... AKP vekillerinin nutuklarını kesen işte bu "tabanın ahvali". Bu sebeple tek kurtuluş yolunu "tabanları yağlamak"ta buluyor AKP vekilleri.
Şu AB hayalinizden ne kazancımız var, sorusuna birkaç cümle cevap verme takatını kendinde bulan nadir AKP'li vekiller ise, tam bir BTP'li gibi konuşarak "Elbette AB bize ekmek vermez" diyorlar. Ama ardından gelecek olan "Madem öyle bu ham hayal uğruna, vatanı satmak dahil, bu kadar ağır tavizler verilir mi Allah aşkına?" şeklindeki suali baştan kesmek için "Yabancı sermaye gelecek, yabancı sermaye..." diyorlar.
Bir ham hayale, başka bir ham hayalden destek aranıyor.
Yabancı sermaye gelecek numarası tam bir yalan...
Hesap ortada, rakamlar belli; az buçuk toplaması-çıkarması olanı kemse kandıramaz.
Yabancı sermaye gelecek diye iktidarların vatanı dahi sattığı son 10-12 yıllık AB sürecinde, yerli sermayeyi dışarıya kaçırdılar. IMF'ci iktidarların şekillendirdiği yüksek vergi, yüksek stopaj, bel büken SSK, el yakan enerji maliyeti, illallah ettiren işletme ve hammadde giderleri yerli sermayemizi, milli sermayeyi dışarıya kaçırttı.
Hazine Müsteşarlığı rakamları ortada...
Doğrudan yatırımlar yoluyla yurtdışına çıkarılan Türk sermayesi 1992 yılından 2004 temmuz ayı sonuna kadar 10 milyar 759 milyon dolara ulaştı. 79 ülkeye kapak atan Türk firmalarının sayısı 1398'i buldu.
Buyurun size milli sermaye kaçışı!
Aynı yıllar arasında yabancıların Türkiye'deki yatırımları ise 14 milyar 367 milyon dolar. Bu rakamın içinde yabancıların Türkiye'de son bir yılda aldıkları 3 milyon 187 bin metrekare taşınmaz için ödedikleri 1 milyar 687 milyon dolar da var.
Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hatta "elde var sıfır" bile değil; sıfıra sıfır, "elde yok vatan".
İşte AKP'nin boyunun ölçüsü, işte AB ham hayaline "en ciddi mesnet" olarak kullanılan "yabancı sermaye"nin boyunun ölçüsü.
AB'nin milletimize ekmek vermeyeceğini görenler, AB'ye verilen Sevr tavizlerine AKP'li bazı vekillerin yabancı sermayeyi celb etme yalanlarını da görmeleri gerekir. Bu "içiçe geçmiş gerçeği ve yalanı gören"ler, ülkemizin kurtuluşu için artık BTP'nin Milli Ekonomi Modeli'nin iktidar olması gerektiğini itiraf ediyorlar. Güneşi cebinde kaybetmiş AB bağımlısı Dışişleri Bakanı Abdullan Gül "Türkiye'nin AB'den başka B planı yoktur" dese de, gerçekleri görenler, daha gür bir "milli sadâ"yla "Türkiye'nin B planı BTP'dir" diye haykırıyorlar.
Ama AKP vekilleri öyle değiller. Onlar, cami ile kilise arasındaki bi-namaz misali bayağı şaşkınlar. Nutukları tutulmuş vaziyetteler. Neden mi?
Vatandaşın okkalı AB soruları karşısında donup kalıyorlar da ondan. Demir leblebi gibi sorular, net, açık ve somut...
Uğruna canlar verip de geçit vermediğimiz şu meşhur Sevr dayatmalarını AB'ye bir bir taviz olarak verdiniz, veriyorsunuz; fakat karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
Vatanı satılığa çıkardınız, satıyorsunuz, madenlerimizi peşkeş çektiniz, çekiyorsunuz; lakin karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
AB adına girmediğiniz delik ve kılık kalmadı, ne din kaldı cüzdanda, ne İslam, ne Hz. Muhammed bıraktınız kitaplarda, hepsini Haçın gölgesine çektiniz; ama karşılığında ne gördük ne göreceğiz?
AB kara sevdanız milletimize ne kazandıracak, hiç hesap ediyor musunuz?
DYP hatırası tek taraflı Gümrük Birliği anlaşmamızdan da 70-80 milyar dolar zararımız var; hiç hesabınız yok mu sizin Allah aşkına?
Bu sorulara vatandaşın bir adım yanında cevap vermek o kadar kolay değil. Ekranlardan "ulusa sesleniş" yapmak kolay. Ulusa seslenişte, karşınızda iki kameraman, bir rejisör, varsa bir asistan var; konuş konuşabildiğin kadar. Ama vatandaşın yanı öyle değil; ateş köpürüyor milletimiz, yanık kokuları geliyor yüreklerden... AKP vekillerinin nutuklarını kesen işte bu "tabanın ahvali". Bu sebeple tek kurtuluş yolunu "tabanları yağlamak"ta buluyor AKP vekilleri.
Şu AB hayalinizden ne kazancımız var, sorusuna birkaç cümle cevap verme takatını kendinde bulan nadir AKP'li vekiller ise, tam bir BTP'li gibi konuşarak "Elbette AB bize ekmek vermez" diyorlar. Ama ardından gelecek olan "Madem öyle bu ham hayal uğruna, vatanı satmak dahil, bu kadar ağır tavizler verilir mi Allah aşkına?" şeklindeki suali baştan kesmek için "Yabancı sermaye gelecek, yabancı sermaye..." diyorlar.
Bir ham hayale, başka bir ham hayalden destek aranıyor.
Yabancı sermaye gelecek numarası tam bir yalan...
Hesap ortada, rakamlar belli; az buçuk toplaması-çıkarması olanı kemse kandıramaz.
Yabancı sermaye gelecek diye iktidarların vatanı dahi sattığı son 10-12 yıllık AB sürecinde, yerli sermayeyi dışarıya kaçırdılar. IMF'ci iktidarların şekillendirdiği yüksek vergi, yüksek stopaj, bel büken SSK, el yakan enerji maliyeti, illallah ettiren işletme ve hammadde giderleri yerli sermayemizi, milli sermayeyi dışarıya kaçırttı.
Hazine Müsteşarlığı rakamları ortada...
Doğrudan yatırımlar yoluyla yurtdışına çıkarılan Türk sermayesi 1992 yılından 2004 temmuz ayı sonuna kadar 10 milyar 759 milyon dolara ulaştı. 79 ülkeye kapak atan Türk firmalarının sayısı 1398'i buldu.
Buyurun size milli sermaye kaçışı!
Aynı yıllar arasında yabancıların Türkiye'deki yatırımları ise 14 milyar 367 milyon dolar. Bu rakamın içinde yabancıların Türkiye'de son bir yılda aldıkları 3 milyon 187 bin metrekare taşınmaz için ödedikleri 1 milyar 687 milyon dolar da var.
Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hatta "elde var sıfır" bile değil; sıfıra sıfır, "elde yok vatan".
İşte AKP'nin boyunun ölçüsü, işte AB ham hayaline "en ciddi mesnet" olarak kullanılan "yabancı sermaye"nin boyunun ölçüsü.
AB'nin milletimize ekmek vermeyeceğini görenler, AB'ye verilen Sevr tavizlerine AKP'li bazı vekillerin yabancı sermayeyi celb etme yalanlarını da görmeleri gerekir. Bu "içiçe geçmiş gerçeği ve yalanı gören"ler, ülkemizin kurtuluşu için artık BTP'nin Milli Ekonomi Modeli'nin iktidar olması gerektiğini itiraf ediyorlar. Güneşi cebinde kaybetmiş AB bağımlısı Dışişleri Bakanı Abdullan Gül "Türkiye'nin AB'den başka B planı yoktur" dese de, gerçekleri görenler, daha gür bir "milli sadâ"yla "Türkiye'nin B planı BTP'dir" diye haykırıyorlar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019