NATO'daki güvenilir kaynaklar ve AGSK alanında uzman olan Türklerden elde edilen bilgiler, "atılan bazı olumlu adımlara rağmen", Ankara'yı tatmin edecek noktaya gelinmediğini ve Türkiye'nin NATO bünyesindeki tavrını değiştirmesini sağlayacak bir uzlaşma ortamı olmadığını gösteriyor.
Dezenformasyon tuzağı
Kaynaklar, "büyük oyunlar oynandığını, basının bu amaçla kullanıldığını" ve "basın yoluyla tehdit arayışına girildiğini" belirterek, bu yöntemden sonuç elde edemeyenlerin "masaya oturduklarına" dikkat çekiyor.
"Uzlaşma ancak ikili görüşmelerle, anlaşarak sağlanabilir. Türkiye'nin önceden yaptığı uyarıları dikkate almadan, Nice Zirvesi'nde onayladıkları kararları Ankara'ya kabul ettiremeyeceklerini anladılar" diyen uzmanlar, "NATO'nun Washington Zirvesi'nde varılan anlaşmada AB ülkelerinin de imzası bulunduğuna, temeli Washington Anlaşması'nın oluşturduğuna, AGSK'da, AB üyesi olmayan Avrupalı NATO müttefiklerini dışlayan Nice kararlarının, bu anlaşmaya uygun hale getirilmesi gerektiğine" dikkat çekiyor. Washington Anlaşması, müttefikler arasında ayırımcılık yapılmaması ilkesini ön plana çıkarıyor.
Hile içinde hile
"Bazı AB'liler, üzerinde hiç ihtilaf olmayan, zaten anlaşılmış unsurları taviz veriyormuş gibi gösteriyor, gazetecilerini dolduruşa getiriyor" diyen Türk kaynaklar, "Türkiye'ye karar mekanizmasında söz hakkı veriliyor mu, verilmiyor mu? Nice kararlarına göre, bir AB ülkesi, Türkiye'nin katılıma davet edilmesini engelleme hakkına sahip mi, değil mi? Bu sorulara yanıt lazım. Türkiye'nin Batı Avrupa Birliği (BAB) kapsamındaki kazanımları var. Bazı temel beklentilerimizin karşılanması lazım" dediler.
Genelkurmay kararlı
Genelkurmay Başkanlığı'nın, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Ankara'yı ziyaret ettiği gün yaptığı açıklamanın "bir tesadüf olmadığına" işaret eden uzmanlar, gelişmelerdeki yetersizliğin bu açıklamada da vurgulandığına dikkat çektiler.
Söz konusu açıklamada, en üst siyasi ve askeri düzeyde yapılan çalışmalarda temel yaklaşımın, "yarım asırdır Avrupa'nın güvenlik mimarisinde sınırsız fedakarlıklarda bulunan Türkiye'nin, gelecekte de bu yapının dışında kalmaması, bu yapıdan dışlanmaması ve ulusal çıkarların korunması" olduğu belirtilmişti.
Genelkurmay Başkanlığı, açıklamasında, "AB'nin, kriz bölgelerine müdahele etmek maksadıyla, NATO imkan ve yeteneklerini kullanarak harekat icra etmesi durumunda, Türkiye'nin tüm aşamalarda, karar ve uygulama sürecinde yer alması kaçınılmaz bir zorunluluktur" demişti.
Türkiye taviz veremez
"Konu en yüksek düzeyde görüşülüyor. Bir devlet politikası söz konusudur. Türkiye'nin temel güvenlik çıkarları korunmaktadır" diyen kaynaklar, Türkiye'ye yönelik tehdit ve baskılar olduğunu yalanlamadılar ve "Daha kötü olasılıklardan söz ederek, kötü bir çözümü kabul ettirme girişimleri oluyor" dediler.
"AB ülkeleri, Türkiye'nin ekonomik açıdan zayıf gözüktüğü bir dönemde bu baskılarla sonuca ulaşabilirler mi?" sorusuna ise, uzmanlar şu yanıtı verdiler:
"Türkiye, Kıbrıs'ta Amerikan ambargosunu kaldırttığı dönemde, (70 cent'e muhtaç) bir ülkeydi. Taviz vermedi. Eğer taviz verilirse, başkadurumlarda da, her zaman, başka ekonomik krizler yaratırlar."
Fransa'nın oyunu mu?
Uzmanlar, "AB, NATO imkan ve yeteneklerinden vazgeçerek savunma kimliğini geliştirebilir mi?" sorusunu yanıtlarken, bunun, "AB'nin tamamen Fransa'ya teslim olması" anlamına geleceğini, büyük maddi fedakarlıklar yapmak zorunda kalacağını, AB üyesi ülkelerin bu konuda uzlaşmadan uzak olduklarını belirttiler. Kaynaklar, NATO'nun askeri kanadı dışında kalmayı sürdüren Fransa'nın, baştan beri, "İttifak'tan bağımsız bir oluşum" hedeflediğini hatırlatarak, Paris'in, Türkiye'yi bir "bahane" olarak kullanma arzusunda olma olasılığı üzerinde de durdular.
AB, ABD baskısına güveniyor
AB ülkelerinde basın organları, son günlerde sürekli olarak, "Türk blokajının, ABD baskısıyla, 13 Haziran'da yapılacak NATO Zirvesi'nde aşılacağı" iddialarını yayıyor.
Kaynaklar, zirvenin gündeminde bu konunun bulunmadığını, o tarihe kadar bir çözüm beklentisi olmadığını ifade ederek, "İplerin koptuğunu söylemek doğru değil. Bu sorunun çözümü, Türkiye'nin, NATO'nun ve AB'nin menfaatinedir. Nazik bir aşamadayız. Esneklik gösteriyoruz" dediler.