Avrupa Birliği, farklı dillerde konuşan, farklı farklı milletleri 12 yıldızlı bayrak ve Hristiyanlık çatısı altında toplama gayretini verirken, Türkiye'de karıncıları bile azınlık yapmanın mücadelesini veriyor.AB kendine farklı, bize farklı...Kendisi birleşme derdinde, bizi ise parçalayıp bölme hedefinde...Öncelikle şu gerçeği belirtelim ki, problem, onların bizi bölmek istemesinde değil, bizlerin hala bu kirli hedef peşinde olanların oyunlarına alet olmamızda.Tarih boyunca Batı bize hiçbir zaman gerçek manada dost olmamıştır. Her zaman coğrafyamız üzerinde emelleri vardır ve her dem bizi buradan çıkartmanın gayreti içindeler. Hazırladıkları her raporda, yaptıkları her ziyarette, siyasilerimize attırdıkları her adımda, açıkladıkları her mahkeme kararında bu niyeti ve gayreti görmek mümkün.Son olarak Avrupa İnsan Hakları Komiserliği Türkiye'deki azınlık hakları adında bir rapor hazırladı.Bu raporda, okullarımızda her sabah okunan, Atatürk'ün bize emanet bıraktığı "Ne mutlu Türküm diyene" sözüne itiraz geldi.Türkiye'nin ulus devlet yapısından, birlik ve beraberliğinden rahatsızlık duyan Batı, milletimizi bir ve beraber tutan "Türklük" şemsiyesinden rahatsızlığını da bir kez daha ifade etmiş oldu.Batı, Türklük şemsiyesi kalktığı zaman milletimizin paramparça olacağını gayet iyi biliyor. Buradaki Türklük ifadesi asla etnik bir köken ifade etmemektedir. Nasıl bir zenci, bir arap, bir Çinli ABD vatandaşı olduktan sonra "Amerikalıyım" demesi garipsenmiyorsa, bir Kürt kardeşimizin, ya da Laz kardeşimizin "Ben Türküm" demesi gayet doğaldır. Bu sadece onlar için değil, bir İngilizin dahi Türk vatandaşı olduktan sonra "Ben Türküm" demesi gayet normaldir.Bu İngiltere için de böyledir, Almanya için de diğer ülkeler için de...Neticede bugün Almanya'daki Türk kardeşlerimiz Alman vatandaşı olmaya zorlanmıyor mu? Türk ama Alman, Arap ama Alman...Dediğimiz gibi Batının çifte standardı her noktada devam ediyor.AB'nin bölme hedefi raporda geçen diğer ifadelerden de açıkça anlaşılmaktadır.Raporda, Türkiye, Lozan Antlaşması'nı dar bir çerçevede yorumlamakla ve Rum, Ermeni ve Yahudiler dışındaki etnik ve dini grupları azınlık olarak tanımamakta direnmekle eleştiriliyor. Lozan Antlaşması imzalanmadan önceki tartışmalara bakarsanız, aynı konuların gündeme geldiğini ve Türk heyetinin diplomasisiyle bu azınlık dayatmalarının antlaşmaya konulmadığını görürsünüz.Bugün ise sanki Lozan Antlaşması yokmuş gibi bir tavır sergilenmektedir ve işin kötü tarafı o dönemlerde koyduğumuz diplomatik başarının bugünkü siyasilerimiz tarafından delik deşik edildiği görülmektedir.Zaten bugün, dün hak ettiklerimizi, AB hayali uğruna bir takım jestlerle geri vermekte oldukça mahiriz.Raporda, Türkiye'de her bireyin kendini etnik olarak tanımlayabilme özgürlüğünün yaratılması, anadilde eğitim ve azınlık dillerinin üniversitelerde öğretiminin sağlanması, azınlık gruplarının ifade özgürlüğü ve mülkiyet haklarının önündeki engellerin kaldırılması ve dini azınlık kurum ve topluluklarının tüzel kişiliklerinin tanınması için önlemler alınması isteniyor. Yani Türkiye'de istenilen etnik kimlik sayısı Başbakan Erdoğan'ın ABD'de ifade ettiği gibi 36 ile sınırlı değil. Her bir ferdin ayrı ayrı azınlık olması talep ediliyor.Bugün Lozan görüşmelerinde olduğu gibi Türkiye'den yine karıncaları bile ekalliyet yapması isteniyor.O gün karar merciinde buna hayır deme cesaretini gösteren Atatürk ve ekibi vardı, bugün ise korkarım karar merciindekiler çoktan bu taleplere evet dediler bile...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025