AKP hükümeti; AB istekleri ülkenin yararınadır tezinin ana savunucularının başında gelmektedir. AB'ye girmezsek bile bir şey kaybetmiş olmayız, tezini işlemektedir. Başbakan, Bürüksel kriterlerini Ankara kriterine çevirmekten bahsederek aynı manaya gelecek ifadeler zikretmektedir. Muhafazakar taban'a verilen mesaj ise; AB bize özgürlükleri sağlayacak. Dolayısıyla "daha özgür yaşayabileceğiz" tezi üzerine bine edilen bir mantık'a dayanmaktadır. AKP'yi haklı çıkaracak AB'nin bize tanıdığı ülke ve millet yararına özgürlükten bahsetmek için bir gerekçe yoktur. Aksine ülke ve milleti zora sokacak bir çok kanun, karar ve uygulamanın arkasında AB'nin olduğunu bilmeyen ve duymayan kalmamıştır. Doğruları savunduğunu iddia edip gerçeklerle bu kadar zıt düşmek kıyamet alameti olsa gerek. Güneydoğuyu bölmek için bütün çalışmalarda AB'nin parmağı vardır. Misyonerlik çalışmaları, Kürtlerin azınlık kabul edilmesi, self-determinasyon, Kürtçenin ön plana çıkartılması,Kürtçe eğitim, devletin bu bölgede gücünün azaltılması bölücü başının adeta İmralı'da tatilde tutulması vb. projelerin mimarı AB'dir. Alevi toplumu azınlık kabul ederek bu toplumun üzerinden iç karışıklığa gitme hedefi de AB'ne aittir. Ermeni sorunu, İstanbul sur içinde Bizans benzeri bir devlet kurma, Karadeniz'de Pontus çalışmalarının arkasında AB'nin olduğunu artık Türkiye'de herkes kabul ediyor. AB, orduyu küçültmek istemektedir. Hedefini açığa vurması açısından ordudan bu kadar büyük rahatsızlığın sebebini anlamak gerekir. Kıbrıs'ı vermeden olmaz denmesini nasıl anlamak gerek? Ülkemizi iç savaşa kadar sürükleyebilecek süreçlerin arkasında da AB vardır. IMF ve Dünya bankası sarmalı ile ülke ekonomisi batırılmış, toplumun yüzde sekseni geçinemez konuma getirilmiştir. Adeta hiç kimseye güven kalmamış bir toplum oluşturulmuştur. Tütün, fındık, tohum, ilaç vb. birçok konuda tahditlerle adeta Türkiye bilinçli olarak büyük bir açlığa doğru sürüklenmektedir. Yazmakla bitirilemeyecek kadar bir çok oyun sahneye konmuş üstelik çok açık seçik olarak. Bütün bu senaryolar milletimizin direncini ve sabrını tüketerek büyük tahribata yol açmaktadır. İnsan üzerine yapılan tahribatların tamiri yüzlerce yıl almaktadır. Avrupa kendi düştüğü bataklığa bizi de çekmek istemektedir. AB'nin Türkiye üzerindeki bu açık projelerini görmemek mümkün değildir. Buna rağmen AB'nin isteklerini yerine getirmeye ısrar etmek, Türkiye'yi işgal etmek isteyen irade ile birlikte olmak anlamı taşır ki bu vebalden kimse kurtaramaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeki Garaçoğlu / diğer yazıları
- Gelin hep beraber bağımsız Türkiye’yi inşa edelim / 23.02.2021
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007
- Büyük oyunu görmek / 07.08.2019
- Nasipsiz siyaset ve milletin sorumluluğu / 10.01.2016
- Çare aramayan siyasiler / 16.11.2013
- Mısır'daki olaylar ABD ve İsrail projesidir / 24.08.2013
- Çözüm istemeyen iradeler / 29.05.2012
- Bağımsız Türkiye düşüncesi, devlet ve milletin kurtuluş reçetesidir / 19.12.2011
- Ülke ve millet bütünlüğümüz tehlike altındadır / 29.11.2011
- Sözün bittiği yere doğru / 26.11.2011
- Ey büyük millet, artık uyan! / 30.10.2007