AB demokrasiden uzaklaşmaktadır
Şimdi ise Hollanda'da Türk okullarının ilk öğretim kısımlarını kaldırmak istemektedirler. Bunun bahanesi de hazır olmaktadır. Bahane olarak ileri sürdükleri husus ise: Türk çocukları Türkçe öğrenmekte - öyle konuşmakta ve sonra Hollanda lisanında geri kalmaktadırlar. Bu şekilde daha sonraları bunun noksanlığının acısını duymakta ve Hollanda'ya entegrasyon (asimilasyon) sağlanamamaktadır. Kısacası, isteklerimiz Hollanda'da bulunan 400.000 Türkü bir an önce asimile etmektir. Ama bunlar Türkçe konuştukça kimliklerini hatırlayacaklar ve o sebeple daima Türk kalacaklardır.
Onların ne milliyetlerini ne de dinlerini değiştirmemiz mümkün olmayacaktır. Onun için Türkçe okumalarını ortadan kaldırmak gerekir. Bunun yanında Türkiye'den gelen imamlara da karşı çıkmaktadırlar. Türk imamlarının Hollanda'yı yeterince tanımamaları ise gerekçe olarak ortaya konulmaktadır.
Din dersi verecek olan Türk imamlarını Hollanda'yı çok iyi bilmeleri acaba İslam dinine ne kadar yardımcı olabilir? Burada da samimi değiller. Çünkü isteklerine bakılınca: Hollanda'da yetişen din adamlarını din dersleri vermelerini istemektedirler.
Hıristiyan ülkesinde yetişen Türk imamlarının Türk çocuklara din dersi vermesi! Büyük çelişkilerle dolu istekler. Bunları nasıl da utanmadan ortaya koymak istemektedirler. Bunların yanında Hollanda'da oturan ikinci ve üçüncü nesil Türkler mevcuttur. Onların Hollanda vatandaşlığı hakları mevcuttur. Ancak isteyenlerin ellerinde çifte vatandaşlık da mevcuttur. Mesela onların bir çoğu yanlarında Türk pasaportlarını da taşımaktadırlar. Şimdi ise Hollanda makamları buna da karşı çıkmaktadır. Çifte vatandaşlığı kaldırmak istemektedirler. Ya Hollanda ya da Türk vatandaşı olmak zorunda kalacaksınız diyorlar. Seçme hakkı sizindir. Her ikisine de birden sahip olamazsınız demektedirler.
Bütün bunlara hazırlık yapılırken de 4 mesele ortada durmaktadır. O da Hollanda'nın önümüzdeki dönemde AB'ye dönem başkanı olmasıdır. Bu kafalar AB'yi idare edecekler. İşte bunlar Türkiye'yi AB'ye kabul etmeye gidecekler.
Bizim AB'cilerimiz hala AB için kara sevdalı olmaktadırlar. Bakalım önümüzdeki aylarda neler olacaktır. Biz onlara "ne olur biz sizin her istediğiniz yapacağız diyoruz" ve ondan sonra da isteklerine uygun yasaları çıkarıyoruz, ama onlar demokrasiye dönük mevcut yasalarını ortadan kaldırıyorlar. Demek ki demokrasiden onlar uzaklaşmakta ve neredeyse kapalı kutu soykırımına -asimilasyona gitmekte, biz ise demokrasinin en olmaz şekline soyunmaktayız.
Bunun da dışında çok acayip bir mesele daha mevcuttur. Bizde mesela yeni Anayasa da MGK kaldırılmak istenmektedir. Yeni Anayasa zaten bu şekilde Meclis'ten de geçmiş durumdadır. Onlar ise kendilerine bizim ÖGK yine benzer bir Güvenlik kurumu ihdas etmek istemektedirler. Bahaneleri de son yıllardaki Terör olmaktadır.
Heybeliada Ruhban Okulu ve
kiliseler konusu
AB aslında şu anda Türkiye'de hiç Hıristiyan olmayan bölgelere de yeni kiliselerin açılmasını istemektedir. Bizim yetkililerimiz de şöyle demektedirler. Antalya ve Alanya'ya çok Hıristiyan turist gelmektedir. Onların ibadet edecekleri yerlerde de kiliselerin bulunması gayet normaldir.
AB isteklerinin pek inandırıcı olmadığı açıkça bellidir. Mesela İslam dünyasının turist olarak her gittiği yere cami açılmasını istemek gibi bir şey olur mu! Aslında o bölgelerde en hızlı şekilde misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır. Onlara yardımcı olmak için kendi saflarına çektikleri ve çekecekleri Türk gençliğini, daha çabuk yeni inançlarını pekiştirmek için ve kendilerine daha sıkı bağlamak için bir çabadır bunlar. Ama anlayan beri gelsin misali ortada kalmaktadır.
Şimdi ise Hollanda'da Türk okullarının ilk öğretim kısımlarını kaldırmak istemektedirler. Bunun bahanesi de hazır olmaktadır. Bahane olarak ileri sürdükleri husus ise: Türk çocukları Türkçe öğrenmekte - öyle konuşmakta ve sonra Hollanda lisanında geri kalmaktadırlar. Bu şekilde daha sonraları bunun noksanlığının acısını duymakta ve Hollanda'ya entegrasyon (asimilasyon) sağlanamamaktadır. Kısacası, isteklerimiz Hollanda'da bulunan 400.000 Türkü bir an önce asimile etmektir. Ama bunlar Türkçe konuştukça kimliklerini hatırlayacaklar ve o sebeple daima Türk kalacaklardır.
Onların ne milliyetlerini ne de dinlerini değiştirmemiz mümkün olmayacaktır. Onun için Türkçe okumalarını ortadan kaldırmak gerekir. Bunun yanında Türkiye'den gelen imamlara da karşı çıkmaktadırlar. Türk imamlarının Hollanda'yı yeterince tanımamaları ise gerekçe olarak ortaya konulmaktadır.
Din dersi verecek olan Türk imamlarını Hollanda'yı çok iyi bilmeleri acaba İslam dinine ne kadar yardımcı olabilir? Burada da samimi değiller. Çünkü isteklerine bakılınca: Hollanda'da yetişen din adamlarını din dersleri vermelerini istemektedirler.
Hıristiyan ülkesinde yetişen Türk imamlarının Türk çocuklara din dersi vermesi! Büyük çelişkilerle dolu istekler. Bunları nasıl da utanmadan ortaya koymak istemektedirler. Bunların yanında Hollanda'da oturan ikinci ve üçüncü nesil Türkler mevcuttur. Onların Hollanda vatandaşlığı hakları mevcuttur. Ancak isteyenlerin ellerinde çifte vatandaşlık da mevcuttur. Mesela onların bir çoğu yanlarında Türk pasaportlarını da taşımaktadırlar. Şimdi ise Hollanda makamları buna da karşı çıkmaktadır. Çifte vatandaşlığı kaldırmak istemektedirler. Ya Hollanda ya da Türk vatandaşı olmak zorunda kalacaksınız diyorlar. Seçme hakkı sizindir. Her ikisine de birden sahip olamazsınız demektedirler.
Bütün bunlara hazırlık yapılırken de 4 mesele ortada durmaktadır. O da Hollanda'nın önümüzdeki dönemde AB'ye dönem başkanı olmasıdır. Bu kafalar AB'yi idare edecekler. İşte bunlar Türkiye'yi AB'ye kabul etmeye gidecekler.
Bizim AB'cilerimiz hala AB için kara sevdalı olmaktadırlar. Bakalım önümüzdeki aylarda neler olacaktır. Biz onlara "ne olur biz sizin her istediğiniz yapacağız diyoruz" ve ondan sonra da isteklerine uygun yasaları çıkarıyoruz, ama onlar demokrasiye dönük mevcut yasalarını ortadan kaldırıyorlar. Demek ki demokrasiden onlar uzaklaşmakta ve neredeyse kapalı kutu soykırımına -asimilasyona gitmekte, biz ise demokrasinin en olmaz şekline soyunmaktayız.
Bunun da dışında çok acayip bir mesele daha mevcuttur. Bizde mesela yeni Anayasa da MGK kaldırılmak istenmektedir. Yeni Anayasa zaten bu şekilde Meclis'ten de geçmiş durumdadır. Onlar ise kendilerine bizim ÖGK yine benzer bir Güvenlik kurumu ihdas etmek istemektedirler. Bahaneleri de son yıllardaki Terör olmaktadır.
Heybeliada Ruhban Okulu ve
kiliseler konusu
AB aslında şu anda Türkiye'de hiç Hıristiyan olmayan bölgelere de yeni kiliselerin açılmasını istemektedir. Bizim yetkililerimiz de şöyle demektedirler. Antalya ve Alanya'ya çok Hıristiyan turist gelmektedir. Onların ibadet edecekleri yerlerde de kiliselerin bulunması gayet normaldir.
AB isteklerinin pek inandırıcı olmadığı açıkça bellidir. Mesela İslam dünyasının turist olarak her gittiği yere cami açılmasını istemek gibi bir şey olur mu! Aslında o bölgelerde en hızlı şekilde misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır. Onlara yardımcı olmak için kendi saflarına çektikleri ve çekecekleri Türk gençliğini, daha çabuk yeni inançlarını pekiştirmek için ve kendilerine daha sıkı bağlamak için bir çabadır bunlar. Ama anlayan beri gelsin misali ortada kalmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006