Çağlayan'daki muhteşem kalabalığa hitabeden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin nihaî hedefinin Türkiye olduğunu belirtti. "ABD'nin Afganistan'la başlayan süreçteki projelerinde, önce maşası, sonra da yutacağı bir lokma olmak istemiyoruz" dedi BTP'nin, İstanbul Çağlayan Meydanı'nda düzenlediği mitinge bayrağını kapıp koşan ve 1919'da dayatılan Sevr'i yırtıp paçavraya dönüştüren kuvay-ı milliye ruhunun dipdiri ayakta olduğunu gösteren "Bağımsız Türkiye" sevdalısı yüzbinler, kâinat devleti olmaya aday Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, AB'ye bir filika gibi bağlanması için Bizans'ın çocukları olduklarını söyleyecek kadar ileri gidenlere "dur" diyecek bir tablo ortaya koydu. "Bağımsızlık benim karakterimdir" uyarısında bulunarak bir kez daha "Ne AB, Ne ABD, Tek Çözüm Bağımsız Türkiye" dedi.
ABD'den müttefik olmaz
Türk ve BTP bayrakları ile Çağlayan Meydanını dolduran Bağımsız Türkiye sevdalılarına hitaben yaptığı konuşmada, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin AB'ye yamanmasına "hayır" dediği gibi ABD'ye taşeron yapılmasına da "hayır" diyerek "Okyanus ötesinden gelerek Türkiye'nin bölgesindeki stratejik konumunu ve Türk Milletinin tarihten gelen, dünyaya hükmedebilecek potansiyel gücünü bizlerden daha iyi tahlil eden ABD'nin bizi kullanmasını istemiyoruz. Afganistan'la başlayan süreçte Birleşik Devletlerin Ortadoğu'daki projelerinde, önce maşası, işi bittikten sonra da yutacağı bir lokma olmak istemiyoruz. Türk askerinin başına çuval geçiren bir zihniyetin müttefiki olamayız, olmak istemiyoruz" şeklinde konuştu.
ABD'nin nihai hedefi
Türkiye'dir
AKP hükümetinin ABD ile 9 maddelik bir gizli mutabakat imzaladığına, basına yansımasına rağmen yalanlanmayan bu mutabakata göre, 'kırmızı çizgileri kalmayan Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmemesi', 'PKK'ya askerî harekât düzenlenmemesi', 'Türkiye'nin ABD üslerine müsaade etmesi', 'Türkiye'nin 4 yıl içinde federasyon adı altında bölünmesi', 'Kıbrıs'ın Rumlara terk edilmesi', 'Ege sorununun Yunanistan lehine çözülmesi', 'Ermeni sınır kapısının gücünün azaltılması', 'Nüfusun azaltılması'nın AKP hükümetince ABD'ye garanti edilmiş olduğuna dikkat çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle devam etti: "Lozan'ı ve Güneydoğu sınırlarımızı kabul etmeyen ABD'nin, BOP projesinde nihai hedefi Türkiye'dir. Büyük Ortadoğu Projesi, ABD ve İsrail'in birlikte yürüttüğü, temelinde İsrail'in Arz-ı Mev'ud ideallerinin yer aldığı; K.Afrika'dan Kafkaslara, Anadolu'dan Arabistan'a kadar bütün İslam coğrafyasının Anglo-Amerikan tezlerine uygun bir hale gelmesi yani Hıristiyanlaştırılması işlevini görecek olan projedir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Rice, 'Kafkaslardan K.Arfrika'ya 22 ülke değişecektir' demektedir."
BOP'un ayakları
"BOP 'un iki ayağı vardır. Birincisi; İslam dininin tahrifatı, ikincisi; İslam coğrafyasını işgal etme ayağıdır. İslam'ın tahrifatı Dinler Arası Diyalog süreci ile devam etmektedir. BOP kapsamında yapılacak olan işgallere karşı olabilecek direnişleri kırmak için Dinler Arası Diyalog senaryosu uygulamaya konmuştur. Maksat bu geniş coğrafyada yapılması planlanan silahlı işgallere karşı oluşacak direnişleri kırmak, bölge halklarının işgalcileri kendilerinden biri olarak kabul etmelerini sağlamak ve bu insanların toprağını, vatanını, dinini, namusunu savunmalarının önüne geçmektir. Yani; Diyalog demek, Müslüman'ın Hıristiyanlaştırılması demektir. Müslüman'ın direncinin kırılarak Hıristiyan'a teslim olması demektir. Vatikan'a göre Diyalog, İsa Mesih'in kurtarıcı olduğunu anlatarak insanları Hıristiyan yapmaktır. Diyalog, Türkleri ve Müslümanları Hıristiyanlaştırıp tepkisiz hale getirdikten sonra topraklarını ellerinden almak içindir."
AKP'nin günah galerisi
"Ülkemizde siyaset eliyle yapılan son bir yıllık icraat neticesinde misyonerlik hukuki bir zemine oturtulmuş Dinlerarası Diyalog çalışmaları ile maalesef 36 bin kilise evi açılmıştır.
1-İmar Yasasına 'ibadethaneler' ibaresi ilave edilerek apartmanlarda 36 bin kilise evi açılırken buna mukabil tek bir mescid açılmamıştır. Bilakis Türkiye'de mevcut olan 70 bin caminin, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle 40 bine indirileceği karar altına alınmıştır.
2-İlk defa bu iktidar döneminde Türk Devleti ve de Milleti, Müslüman komşularına karşı Haçlı saflarında yer almıştır. Bu kabil hizmetlerinden dolayı Erdoğan'a Yahudiler tarafından cesaret madalyası verilmiştir.
3-Azınlık vakıflarına tanınan mülkiyet hakkı 11.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4. uyum paketi ile genişletilmiştir. Lozan'a aykırı olarak kiliseler imar edilmeye başlanmıştır. Artvin merkeze bağlı Hamamlı köyündeki kilisenin imarı için 3 milyon dolar para aktarılmıştır. Denizli'de 11 kilise tadilata geçirilmiştir.
4-Heybeliada Ruhban okulunun açılması için çalışmalar son noktaya gelmiştir.
5-Antalya Belek'te mevcut iktidar cami, kilise, sinagog üçlüsünün kurdelesini kesmiştir. Ne İslam, ne de Hıristiyanlıkta olmayan bu ilk uygulama kimin akaidine göre yapılmıştır?"
"Yukarıdakilere mukabil:
1- TCK 263/1'de yapılan yeni düzenlemeler ile 'kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlara 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası' getirildi. Yani müsaadesiz Kur'an kurslarına bu cezalar getirildi. 15 yaşından küçük çocuklarımıza yaz kursları dahi çok görüldü. Bir taraftan binlerce kilise açılıyor, diğer taraftan 'mescidi niçin açtın?' diye açanlar ve eğitim yapanlar hesaba çekiliyor.
2- Nüfus kağıtlarından 'dini islamdır' ibaresi çıkarıldı,
3- AB'ye uyum adı altında din kültürü kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan 'Muhammedür Resulallah' çıkarıldı."
Türkiye her gün
batağa saplanmakta
Prof. Dr. Haydar Baş, AKP iktidarının, 2004 yılında Türkiye'nin İMF ile bağlarını koparacağını ilan etmiş olmasına rağmen yeniden 3 yıllık yeni bir stand-by anlaşması yaptığını, İMF'den borç alarak borçlarını ödemek anlayışına devam etmeyi tercih ettiğini belirterek şöyle dedi: "Bu anlayış Türkiye'yi 320 milyar dolar borç yükünün altına sokmuştur. Ortalama faiz miktarını %25-30'dan hesap edersek 120 katrilyon, bir yılda, alınan borçların faizine verilecek meblağdır. Türkiye'nin vergi geliri ise 100 katrilyon civarında bile değildir. Yani ülke her gün batağa saplanmaktadır. Sadece borçlarını değil, borçların faizlerini dahi ödeyemez hale gelmiştir. Hayvancılıkta, bir yılda gerileme oranımız % 35'lere çıkmıştır. Koyun varlığımız 40 milyondan 25 milyona; sığır varlığımız 13 milyondan 8 milyona düşmüştür. Kanatlı hayvanlarda % 35 gerileme olmuştur. Tarım sektörü yok olma durumuyla karşı karşıyadır. 5254 sayılı yasa yürürlükten kaldırılarak çiftçi tamamen desteksiz bırakılmıştır. Marmara'da ki don olaylarında hasar % 80, Manisa ve Kilis'te fıstık ve cevizde hasar % 80-90, Çukurova'da kuraklıktan dolayı hasar % 50 iken üretici hiçbir devlet desteği görmemiştir. Köylü her geçen gün fakirleşmektedir. 1997'de 2.86 kg buğdayla 1 lt. mazot alırken, bugün 4.88 kg buğdayda 1 lt. mazot alabiliyor. 56 ton buğdayla bir traktör alırken, bugün 90 ton buğdayla bir traktör alabiliyor. Enflasyon'un düştüğü söylentisi ve ucuzluk olduğu ise politik ve medyatik bir uydurmadır. Gerçek enflasyon tablosu en az % 41'dir."
Kurtuluş BTP projelerinde
İç politikamız AB, dış politikamız ABD, ekonomimiz IMF'nin güdümüne sokulduğu, istihbaratımız İsrail'e havale edildiği, kültür hayatımız ve inancımız Vatikan istikametinde bir siyasetle idare edildiği için Türkiye'nin bu vahim tabloya sürüklendiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Halbuki Türkiye, hiçbir devlete muhtaç olmadan halkının tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir coğrafyaya sahiptir" dedi ve şöyle konuştu: "Türkiye tabiat güzellikleri, turizmi, altın, bor, toryum, uranyum, bakır, demir, kömür, petrol, mermer madenleriyle; nehirleri, su kaynakları, gelişmeye müsait tarımı ve hayvancılığı, orman varlığı ve ormancılığı, deniz ürünleri ve denizciliği ile 100 milyonlarca nüfusu bakabilecek bir potansiyele sahiptir. Genç ve dinamik nüfusumuz, gelişmekte olan sanayimiz her türlü ihtiyaca cevap verecek duruma müsaittir. Onun için biz diyoruz ki, Türkiye'nin, merkezde bulunarak oluşturacağı politikaları hayata geçirip, dünyanın lider ülkesi olması lazımdır. Bunun tek şartı iç politikasında milli bir devlet anlayışını, dış politikalarında kâinat devletini hayata geçirecek BTP projeleridir. Uygulanan azınlık politikaları ile, BOP ve Dinlerarası Diyalog programlarına verdiği destek ile, AB projesi ile hiçbir yere varılamayacağını kesinlikle herkesin bilmesi lazımdır."
ABD'den müttefik olmaz
Türk ve BTP bayrakları ile Çağlayan Meydanını dolduran Bağımsız Türkiye sevdalılarına hitaben yaptığı konuşmada, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin AB'ye yamanmasına "hayır" dediği gibi ABD'ye taşeron yapılmasına da "hayır" diyerek "Okyanus ötesinden gelerek Türkiye'nin bölgesindeki stratejik konumunu ve Türk Milletinin tarihten gelen, dünyaya hükmedebilecek potansiyel gücünü bizlerden daha iyi tahlil eden ABD'nin bizi kullanmasını istemiyoruz. Afganistan'la başlayan süreçte Birleşik Devletlerin Ortadoğu'daki projelerinde, önce maşası, işi bittikten sonra da yutacağı bir lokma olmak istemiyoruz. Türk askerinin başına çuval geçiren bir zihniyetin müttefiki olamayız, olmak istemiyoruz" şeklinde konuştu.
ABD'nin nihai hedefi
Türkiye'dir
AKP hükümetinin ABD ile 9 maddelik bir gizli mutabakat imzaladığına, basına yansımasına rağmen yalanlanmayan bu mutabakata göre, 'kırmızı çizgileri kalmayan Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmemesi', 'PKK'ya askerî harekât düzenlenmemesi', 'Türkiye'nin ABD üslerine müsaade etmesi', 'Türkiye'nin 4 yıl içinde federasyon adı altında bölünmesi', 'Kıbrıs'ın Rumlara terk edilmesi', 'Ege sorununun Yunanistan lehine çözülmesi', 'Ermeni sınır kapısının gücünün azaltılması', 'Nüfusun azaltılması'nın AKP hükümetince ABD'ye garanti edilmiş olduğuna dikkat çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle devam etti: "Lozan'ı ve Güneydoğu sınırlarımızı kabul etmeyen ABD'nin, BOP projesinde nihai hedefi Türkiye'dir. Büyük Ortadoğu Projesi, ABD ve İsrail'in birlikte yürüttüğü, temelinde İsrail'in Arz-ı Mev'ud ideallerinin yer aldığı; K.Afrika'dan Kafkaslara, Anadolu'dan Arabistan'a kadar bütün İslam coğrafyasının Anglo-Amerikan tezlerine uygun bir hale gelmesi yani Hıristiyanlaştırılması işlevini görecek olan projedir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Rice, 'Kafkaslardan K.Arfrika'ya 22 ülke değişecektir' demektedir."
BOP'un ayakları
"BOP 'un iki ayağı vardır. Birincisi; İslam dininin tahrifatı, ikincisi; İslam coğrafyasını işgal etme ayağıdır. İslam'ın tahrifatı Dinler Arası Diyalog süreci ile devam etmektedir. BOP kapsamında yapılacak olan işgallere karşı olabilecek direnişleri kırmak için Dinler Arası Diyalog senaryosu uygulamaya konmuştur. Maksat bu geniş coğrafyada yapılması planlanan silahlı işgallere karşı oluşacak direnişleri kırmak, bölge halklarının işgalcileri kendilerinden biri olarak kabul etmelerini sağlamak ve bu insanların toprağını, vatanını, dinini, namusunu savunmalarının önüne geçmektir. Yani; Diyalog demek, Müslüman'ın Hıristiyanlaştırılması demektir. Müslüman'ın direncinin kırılarak Hıristiyan'a teslim olması demektir. Vatikan'a göre Diyalog, İsa Mesih'in kurtarıcı olduğunu anlatarak insanları Hıristiyan yapmaktır. Diyalog, Türkleri ve Müslümanları Hıristiyanlaştırıp tepkisiz hale getirdikten sonra topraklarını ellerinden almak içindir."
AKP'nin günah galerisi
"Ülkemizde siyaset eliyle yapılan son bir yıllık icraat neticesinde misyonerlik hukuki bir zemine oturtulmuş Dinlerarası Diyalog çalışmaları ile maalesef 36 bin kilise evi açılmıştır.
1-İmar Yasasına 'ibadethaneler' ibaresi ilave edilerek apartmanlarda 36 bin kilise evi açılırken buna mukabil tek bir mescid açılmamıştır. Bilakis Türkiye'de mevcut olan 70 bin caminin, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle 40 bine indirileceği karar altına alınmıştır.
2-İlk defa bu iktidar döneminde Türk Devleti ve de Milleti, Müslüman komşularına karşı Haçlı saflarında yer almıştır. Bu kabil hizmetlerinden dolayı Erdoğan'a Yahudiler tarafından cesaret madalyası verilmiştir.
3-Azınlık vakıflarına tanınan mülkiyet hakkı 11.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4. uyum paketi ile genişletilmiştir. Lozan'a aykırı olarak kiliseler imar edilmeye başlanmıştır. Artvin merkeze bağlı Hamamlı köyündeki kilisenin imarı için 3 milyon dolar para aktarılmıştır. Denizli'de 11 kilise tadilata geçirilmiştir.
4-Heybeliada Ruhban okulunun açılması için çalışmalar son noktaya gelmiştir.
5-Antalya Belek'te mevcut iktidar cami, kilise, sinagog üçlüsünün kurdelesini kesmiştir. Ne İslam, ne de Hıristiyanlıkta olmayan bu ilk uygulama kimin akaidine göre yapılmıştır?"
"Yukarıdakilere mukabil:
1- TCK 263/1'de yapılan yeni düzenlemeler ile 'kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlara 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası' getirildi. Yani müsaadesiz Kur'an kurslarına bu cezalar getirildi. 15 yaşından küçük çocuklarımıza yaz kursları dahi çok görüldü. Bir taraftan binlerce kilise açılıyor, diğer taraftan 'mescidi niçin açtın?' diye açanlar ve eğitim yapanlar hesaba çekiliyor.
2- Nüfus kağıtlarından 'dini islamdır' ibaresi çıkarıldı,
3- AB'ye uyum adı altında din kültürü kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan 'Muhammedür Resulallah' çıkarıldı."
Türkiye her gün
batağa saplanmakta
Prof. Dr. Haydar Baş, AKP iktidarının, 2004 yılında Türkiye'nin İMF ile bağlarını koparacağını ilan etmiş olmasına rağmen yeniden 3 yıllık yeni bir stand-by anlaşması yaptığını, İMF'den borç alarak borçlarını ödemek anlayışına devam etmeyi tercih ettiğini belirterek şöyle dedi: "Bu anlayış Türkiye'yi 320 milyar dolar borç yükünün altına sokmuştur. Ortalama faiz miktarını %25-30'dan hesap edersek 120 katrilyon, bir yılda, alınan borçların faizine verilecek meblağdır. Türkiye'nin vergi geliri ise 100 katrilyon civarında bile değildir. Yani ülke her gün batağa saplanmaktadır. Sadece borçlarını değil, borçların faizlerini dahi ödeyemez hale gelmiştir. Hayvancılıkta, bir yılda gerileme oranımız % 35'lere çıkmıştır. Koyun varlığımız 40 milyondan 25 milyona; sığır varlığımız 13 milyondan 8 milyona düşmüştür. Kanatlı hayvanlarda % 35 gerileme olmuştur. Tarım sektörü yok olma durumuyla karşı karşıyadır. 5254 sayılı yasa yürürlükten kaldırılarak çiftçi tamamen desteksiz bırakılmıştır. Marmara'da ki don olaylarında hasar % 80, Manisa ve Kilis'te fıstık ve cevizde hasar % 80-90, Çukurova'da kuraklıktan dolayı hasar % 50 iken üretici hiçbir devlet desteği görmemiştir. Köylü her geçen gün fakirleşmektedir. 1997'de 2.86 kg buğdayla 1 lt. mazot alırken, bugün 4.88 kg buğdayda 1 lt. mazot alabiliyor. 56 ton buğdayla bir traktör alırken, bugün 90 ton buğdayla bir traktör alabiliyor. Enflasyon'un düştüğü söylentisi ve ucuzluk olduğu ise politik ve medyatik bir uydurmadır. Gerçek enflasyon tablosu en az % 41'dir."
Kurtuluş BTP projelerinde
İç politikamız AB, dış politikamız ABD, ekonomimiz IMF'nin güdümüne sokulduğu, istihbaratımız İsrail'e havale edildiği, kültür hayatımız ve inancımız Vatikan istikametinde bir siyasetle idare edildiği için Türkiye'nin bu vahim tabloya sürüklendiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Halbuki Türkiye, hiçbir devlete muhtaç olmadan halkının tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir coğrafyaya sahiptir" dedi ve şöyle konuştu: "Türkiye tabiat güzellikleri, turizmi, altın, bor, toryum, uranyum, bakır, demir, kömür, petrol, mermer madenleriyle; nehirleri, su kaynakları, gelişmeye müsait tarımı ve hayvancılığı, orman varlığı ve ormancılığı, deniz ürünleri ve denizciliği ile 100 milyonlarca nüfusu bakabilecek bir potansiyele sahiptir. Genç ve dinamik nüfusumuz, gelişmekte olan sanayimiz her türlü ihtiyaca cevap verecek duruma müsaittir. Onun için biz diyoruz ki, Türkiye'nin, merkezde bulunarak oluşturacağı politikaları hayata geçirip, dünyanın lider ülkesi olması lazımdır. Bunun tek şartı iç politikasında milli bir devlet anlayışını, dış politikalarında kâinat devletini hayata geçirecek BTP projeleridir. Uygulanan azınlık politikaları ile, BOP ve Dinlerarası Diyalog programlarına verdiği destek ile, AB projesi ile hiçbir yere varılamayacağını kesinlikle herkesin bilmesi lazımdır."