ABD ve Batı ile savaş ortaklığı mı, Rusya ile stratejik ortaklık mı?

Güneybatı Asya'da (Ortadoğu) bitmeyen bir savaş var. Savaş bitmediği gibi şekil değiştirerek büyümekte, daha çok ülkeyi ve hatta dünyayı etkilemektedir. Coğrafyamızda yaşanan savaş ya da savaşlar kendiliğinden ortaya çıkmamıştır. Birinci etken dış müdahaledir. Bölgede petrol var, petrolün bir değeri var ama bölge insanının petrol kadar değeri yoktur. Batı için, kendi ülkesi dışında yaşayan coğrafyalarda yaşayan insanların bir değeri yoktur; bu ülkelerin sadece yeraltı ve yerüstü kaynaklarının değeri vardır.ABD ve Batı ülkelerinin kendi dışındaki ülkelerle yakınlıkları, ortaklıkları ya da "stratejik" birliktelikleri ya tek yanlı bir sömürüye ya da başka bir ülkeyi kolay sömürme temeline dayanır. Batı; ülkemizi, çıkarlarını elde etmek için hemen her zeminde kendi menfaatine uygun hale getirmiştir.Hiç yoktan yere savaş ülkesi olduk. Irak olsun, Suriye olsun birbirimizle dost ve komşu ülkeydik. Iraklı ve Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türk Milleti'ne derin bir sevgi duymaktadır. Türk Milleti'nin de tamamına yakını Iraklı ve Suriyelileri çok sevmektedir. Bu gerçeğe rağmen savaş durumuna geçmiş vaziyetteyiz.Kore'de, Mehmetçikler Batı'nın menfaatleri için savaştırıldı da ne oldu?!.. Ne kazandık? Koca bir hiç!.. ABD, sadece menfaat üzerine politika inşa eder. Batı'ya güvenmek, stratejik ortak yalanına inanmak tam bir gaflettir. Bugünlerde yaşadığımız gaflet, gelecek gün ve zamanlarda yaşayacağımız acıların nedeni olacaktır. Çok üzüleceğiz ve ne acı ki büyük dramlar yaşayacağız. Basında; yapılmakta olan askeri sevkiyat, sanki bir tatbikat ya da milli bir bayramın gösterisi gibi gayet normal bir halde yansıtılmaktadır. Oysa savaş ciddi bir olaydır; eğer yapılacak savaş kendi savaşınız değilse bedeli de çok ağır olur.ABD'yi iyi anlamak için aşağıdaki paragrafı dikkatle okuyun lütfen:"Biz askeri paktlarımızı kurmayı ve sağlamlaştırmayı hedef alan tedbirlere devam etmeliyiz... Büyük ölçüde politik ve askeri nüfuz garantileyecek genişlikte bir ekonomik yayılma planını Asya, Afrika ve diğer az gelişmiş bölgelerde uygulamak zorundayız... Yardımda birinci gruba, bizimle dost olan ve bize uzun süreli askeri paktlarla bağlanmış olan ülkeler girer. Bu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur..." (Amerikalı Nelson A. Rockefeller'in zamanın ABD Başkanı Eısenhower'e yazdığı mektuptan bir bölüm).ABD ve Batı'nın dünya üzerindeki etkisi azalmaktadır. Ateş gücü yüksek silahlarla, korkutmalarla dünya üzerindeki tahakkümünü sürdürmeye çalışmakta ve bu tahakkümünün de devam edeceğini sanmaktadır. Oysa gerçek böyle değildir.Çin, "Ben çok çalışarak, imkanlarımı en iyi şekilde değerlendirerek dünyanın yeni ekonomik gücü olmayı kafama koydum" diyor mealen. Kim ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın, Çin bunu başaracaktır. Rusya, İran ve dünyanın başka birçok ülkesi de birlikte hareket etme kabiliyetlerini ortaya koymuşlardır.Çin, Türkiye ile stratejik ortaklık kurmaktan yanadır. Rusya bizimle ticaretini artırmak istemektedir. Türkiye'nin yapacağı tek şey bağımsızlığına uygun olan, çok keskin bir 'U' dönüşü yaparak milli bir politika izlemeye adım atmak olmalıdır. 1923 ile 1938 arasında yapılandır bu!.. Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'nin, o dönem ekonomisini ve politikalarını bilimlik bir çalışmaya dönüştürüp bize ve insanlığa sunduğu Milli Ekonomi Modeli'nin de ta kendisidir bu!.. Bu model, aklı başında olan her ülkeyi kalkındırır; huzur ve refah içinde yüzdürür.Ama ne yazık ki, Türkiye, Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamak ve Çin gibi devletlerle stratejik kalkınma ortaklıklarını değil; ABD ve Batı ile savaş ortaklığını seçti. Bu yol çıkmaz yoldur. Dileyip dua ediyoruz ki acılar yaşanmadan, bu yolun daha başındayken dönülmüş olsun.Evet, Türkiye 02 Ekim 2014 tarihi itibariyle Batı ile savaş ortaklığına adım atmıştır. Yazık, çok yazık!..