ABD’nin derininden kastımızın ne olduğunu biliyorsunuz.
ABD’yi perde arkasında yönetenler, yönlendirenler…
Büyük Ortadoğu Projesi’nde ABD’yi taşeron olarak kullananlar…
Kendilerini Büyük İsrail Devleti’nin kurulmasına adayanlar…
Dünyanın bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarını tekellerine almak isteyenler…
Küreselleşme adı altında tüm dünyayı kontrol altında tutmak isteyenler…
Dünyadaki çatışmalardan, katliamlardan bile rant elde etme peşinde olanlar…
Ve daha birçok husus sayılabilir.
İşte bu saydığımız “derin”ler Obama’nın ABD başkanı olarak kalmasını istiyor.
Bunu nereden mi çıkarıyorum, ABD’nin klasik taktiklerinden…
ABD’de hangi başkanın kalması isteniyorsa o halkçı, fakir ve orta gelirli çoğunluğun sahibi yapılıyor ve her şeyden önemlisi de kazanmayı garantilemesi için karşısına sürekli potlar kıran, bir dediği diğerini tutmayan şahsiyetler çıkartılıyor.
Geçtiğimiz başkanlık seçimlerinde de böyle oldu, bu seçimde de böyle oluyor.
Bugünlerde ABD gündeminde Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’nin kırdığı potlar dolaşıyor.
Romney’nin seçimi kaybettiği anlamına gelen sözleri şöyle:
“Kendini mağdur gören yüzde 47 mutlaka Obama’ya verecek, onlar için endişelenmek benim işim değil”
Ve ardından devam ediyor:
“Onları, kendi kendilerinin bakımlarını üstlenmeleri ve kişisel sorumluluk almaları noktasında hiçbir zaman ikna edemeyeceğim”
Romney bu ifadeleri hem de bağış toplama gecesinde söylüyor.
Bu cümleler açık açık “Ey ABD halkı oyunuzu Obama’ya verin” anlamına geliyor.
Demokratlar da Cumhuriyetçilerden aldığı bu pası gole çeviriyor.
Obama’nın seçim kampanyasını yöneten Jim Messina “Küçümseyici bir tarzda ülkenin yarısının üstünü çizdiğinizde, tüm Amerikalıların başkanı olarak görev yapmanız zordur” ifadesiyle Romney’yi yerden yere vuruyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse, önümüzde sonucu belli bir başkanlık yarışı var.
Peki, ABD’nin “derin”i neden “Obama” diyor?
Bu sorunun cevabını yazımızın başında saydığımız hususlarda ve Obama’nın bu noktada yaptığı hizmetlerde(!) aramak lazım.
Obama başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana daha az insan ölmedi, daha az ülke işgal edilmedi, daha az gözyaşı kan akmadı.
Cumhuriyetçilerin sertlik politikaları, ılımlı görünen Obama zamanında artan hızla devam etti. Bugün Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Suriye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yaşananlar Obama’nın başında bulunduğu ABD’nin eseridir.
Azalmamıştır, artmıştır.
Başkanın görüntüsü, rengi değişmiştir ama yapılan işlevler değişmemiştir.
Zaten bilindiği gibi ABD’de başkan sadece görüntüdür, vitrindir.
ABD, görüntü Obama gibi birisi olursa ve İslam dünyasına da hiçbir alakası olmamasına rağmen Hüseyin ismi de monte edilerek tanıtılınca yaptığı bütün katliamlar İslam dünyası nezdinde bir anda geri planda kalabilmektedir.
Anlaşılan o ki, ABD’nin derininin Obama görüntüsüne hala ihtiyacı var.
ABD’yi perde arkasında yönetenler, yönlendirenler…
Büyük Ortadoğu Projesi’nde ABD’yi taşeron olarak kullananlar…
Kendilerini Büyük İsrail Devleti’nin kurulmasına adayanlar…
Dünyanın bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarını tekellerine almak isteyenler…
Küreselleşme adı altında tüm dünyayı kontrol altında tutmak isteyenler…
Dünyadaki çatışmalardan, katliamlardan bile rant elde etme peşinde olanlar…
Ve daha birçok husus sayılabilir.
İşte bu saydığımız “derin”ler Obama’nın ABD başkanı olarak kalmasını istiyor.
Bunu nereden mi çıkarıyorum, ABD’nin klasik taktiklerinden…
ABD’de hangi başkanın kalması isteniyorsa o halkçı, fakir ve orta gelirli çoğunluğun sahibi yapılıyor ve her şeyden önemlisi de kazanmayı garantilemesi için karşısına sürekli potlar kıran, bir dediği diğerini tutmayan şahsiyetler çıkartılıyor.
Geçtiğimiz başkanlık seçimlerinde de böyle oldu, bu seçimde de böyle oluyor.
Bugünlerde ABD gündeminde Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’nin kırdığı potlar dolaşıyor.
Romney’nin seçimi kaybettiği anlamına gelen sözleri şöyle:
“Kendini mağdur gören yüzde 47 mutlaka Obama’ya verecek, onlar için endişelenmek benim işim değil”
Ve ardından devam ediyor:
“Onları, kendi kendilerinin bakımlarını üstlenmeleri ve kişisel sorumluluk almaları noktasında hiçbir zaman ikna edemeyeceğim”
Romney bu ifadeleri hem de bağış toplama gecesinde söylüyor.
Bu cümleler açık açık “Ey ABD halkı oyunuzu Obama’ya verin” anlamına geliyor.
Demokratlar da Cumhuriyetçilerden aldığı bu pası gole çeviriyor.
Obama’nın seçim kampanyasını yöneten Jim Messina “Küçümseyici bir tarzda ülkenin yarısının üstünü çizdiğinizde, tüm Amerikalıların başkanı olarak görev yapmanız zordur” ifadesiyle Romney’yi yerden yere vuruyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse, önümüzde sonucu belli bir başkanlık yarışı var.
Peki, ABD’nin “derin”i neden “Obama” diyor?
Bu sorunun cevabını yazımızın başında saydığımız hususlarda ve Obama’nın bu noktada yaptığı hizmetlerde(!) aramak lazım.
Obama başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana daha az insan ölmedi, daha az ülke işgal edilmedi, daha az gözyaşı kan akmadı.
Cumhuriyetçilerin sertlik politikaları, ılımlı görünen Obama zamanında artan hızla devam etti. Bugün Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Suriye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yaşananlar Obama’nın başında bulunduğu ABD’nin eseridir.
Azalmamıştır, artmıştır.
Başkanın görüntüsü, rengi değişmiştir ama yapılan işlevler değişmemiştir.
Zaten bilindiği gibi ABD’de başkan sadece görüntüdür, vitrindir.
ABD, görüntü Obama gibi birisi olursa ve İslam dünyasına da hiçbir alakası olmamasına rağmen Hüseyin ismi de monte edilerek tanıtılınca yaptığı bütün katliamlar İslam dünyası nezdinde bir anda geri planda kalabilmektedir.
Anlaşılan o ki, ABD’nin derininin Obama görüntüsüne hala ihtiyacı var.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024