Afrika kolera salgını kıskacında
Afrika’da kolera salgını 300 bini aşan vaka ve 7 binden fazla ölümle son çeyrek asrın en kanlı halk sağlığı felaketi haline geldi. La Nina selleriyle zehirlenen nehirler çocukları yutarken, aşı ve temiz su için gereken 1 milyar doların sadece yüzde 40’ı toplanabildi; kıta adeta unutulmuş bir savaş alanında
25.11.2025 17:30:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Afrika, kolera salgınının en yıkıcı dalgasıyla karşı karşıya. Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (Africa CDC), kıtada 300 binden fazla doğrulanmış ve şüpheli kolera vakası bildirildiğini açıkladı; bu rakamın büyük kısmı Angola ve Burundi'de yoğunlaşıyor. 2025 yılı boyunca kaydedilen 7 binden fazla ölüm, salgını son 25 yılın en büyüğü haline getirirken, önceki yıla göre yüzde 30'luk artış, acil müdahale ihtiyacını hayati kılıyor.
Salgının kökeni ve hızlı yayılışı
Kolera, Vibrio cholerae bakterisinin neden olduğu su kaynaklı bir hastalık ve yetersiz sanitasyon, kirli su kaynakları ile aşırı kalabalıklaşma gibi faktörler yayılmasını tetikliyor.
Afrika CDC'nin raporuna göre, 2025'te salgın Angola'da başlayıp komşu ülkelere sıçradı; Burundi'de ise yağışlı mevsimle birleşerek patlama yaptı. Kıtadaki vakaların yüzde 60'ı bu iki ülkede, geri kalanı ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya ve Güney Sudan gibi bölgelerde. İklim değişikliği burada kritik rol oynuyor: La Nina etkisiyle artan seller, su kaynaklarını kirleterek bakterinin çoğalmasını hızlandırdı.
X platformunda paylaşılan raporlar, yerel toplulukların "görünmez bir düşmanla" mücadele ettiğini vurguluyor; örneğin, Burundi'de bir kullanıcının "Nehirler zehir oldu, çocuklar susuz kalıyor" paylaşımı, sahadaki çaresizliği yansıtıyor.
Salgın, zaten kırılgan sağlık sistemlerini zorluyor. Angola'da hastaneler dolup taşarken, Burundi'de aşı stokları tükenme noktasında. BM Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2025'in başından beri 50 milyon doz aşı gönderdiğini belirtiyor, ancak lojistik engeller dağıtımı geciktiriyor.
Etkilenen topluluklar ve insani boyut
Salgının en ağır bedelini ödeyenler, yoksul ve marjinalize edilmiş gruplar. Angola'da 100 binden fazla vaka, kırsal köyleri vurdu; Burundi'de ise mülteci kampları odak noktası. Çocuklar ve yaşlılar en riskli kesim: Vakaların yüzde 40'ı 15 yaş altı, ölümlerin yarısı 5 yaş altı çocuklarda.
Ekonomik kayıplar da devasa; tarım arazileri terk edildiği için gıda güvensizliği artıyor, bu da açlık döngüsünü tetikliyor. X'te bir yardım kuruluşu çalışanı, "Her sabah yeni cenazeler, her akşam yeni hastalar" diye yazmış; bu, sadece tıbbi değil, psikososyal bir travma yaratıyor.
Kadınlar ve kız çocukları, su toplama yükümlülüğü nedeniyle en çok maruz kalanlar. Salgın, eğitim ve cinsiyet eşitliğini baltalıyor; okullar kapandı, kız çocukları ev işlerine mahkum kaldı. Afrika Birliği'nin acil çağrısı, kıta içi dayanışmayı vurgulasa da, fon eksikliği engel teşkil ediyor.
Uluslararası müdahale ve eksiklikler
Küresel yanıt, karışık bir tablo çiziyor. ABD ve AB, 200 milyon dolarlık yardım paketi taahhüt etti; Çin ise Angola'ya mobil hastaneler gönderdi. WHO'nun önderliğindeki "Kolera Küresel Görev Gücü", aşı ve klor dağıtımını koordine ediyor. Ancak, kaynak yetersizliği belirgin. Africa CDC, 1 milyar dolarlık bütçe ihtiyacına karşı sadece yüzde 40'ının toplandığını rapor ediyor. İklim finansmanı tartışmaları, COP30 öncesi alevlendi; Belém'deki zirvede Papa Leo XIV'ün "Amazon'dan Afrika'ya, yaratılışın çığlığı aynı" sözleri, iklim-kolera bağlantısını gündeme taşıdı.
X'teki tartışmalar, eleştirileri artırıyor: Bazı kullanıcılar, "Batı yardımı fotoğraflarla sınırlı kalıyor" derken, diğerleri Afrika ülkelerinin kendi kapasitelerini artırmasını savunuyor. Salgın, pandemi sonrası sağlık yatırımlarının yetersizliğini ifşa ediyor.
Gelecek beklentileri
2025 sonuna doğru, salgın kontrol altına alınmazsa 500 bin vaka ve 10 bin ölüm öngörülüyor. Kısa vadede, aşı kampanyaları ve su arıtma tesisleri kritik; uzun vadede ise iklim adaptasyonu şart. Afrika CDC Başkanı Dr. Jean Kaseya, "Bu, bir sağlık krizi değil, adaletsizlik krizi" diyor. Küresel toplum, COP30'da somut taahhütler vermeli; yoksa salgın, göç ve ekonomik çöküş dalgalarına yol açabilir.
Afrika'daki kolera salgını, iklim değişikliğinin en somut yüzü: Zengin ülkelerin emisyonları, fakir kıtaları vuruyor. Hızlı eylemle kriz yönetilebilir, ancak gecikme yeni felaketler doğurur.
Salgının kökeni ve hızlı yayılışı
Kolera, Vibrio cholerae bakterisinin neden olduğu su kaynaklı bir hastalık ve yetersiz sanitasyon, kirli su kaynakları ile aşırı kalabalıklaşma gibi faktörler yayılmasını tetikliyor.
Afrika CDC'nin raporuna göre, 2025'te salgın Angola'da başlayıp komşu ülkelere sıçradı; Burundi'de ise yağışlı mevsimle birleşerek patlama yaptı. Kıtadaki vakaların yüzde 60'ı bu iki ülkede, geri kalanı ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zambiya ve Güney Sudan gibi bölgelerde. İklim değişikliği burada kritik rol oynuyor: La Nina etkisiyle artan seller, su kaynaklarını kirleterek bakterinin çoğalmasını hızlandırdı.
X platformunda paylaşılan raporlar, yerel toplulukların "görünmez bir düşmanla" mücadele ettiğini vurguluyor; örneğin, Burundi'de bir kullanıcının "Nehirler zehir oldu, çocuklar susuz kalıyor" paylaşımı, sahadaki çaresizliği yansıtıyor.
Salgın, zaten kırılgan sağlık sistemlerini zorluyor. Angola'da hastaneler dolup taşarken, Burundi'de aşı stokları tükenme noktasında. BM Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2025'in başından beri 50 milyon doz aşı gönderdiğini belirtiyor, ancak lojistik engeller dağıtımı geciktiriyor.
Etkilenen topluluklar ve insani boyut
Salgının en ağır bedelini ödeyenler, yoksul ve marjinalize edilmiş gruplar. Angola'da 100 binden fazla vaka, kırsal köyleri vurdu; Burundi'de ise mülteci kampları odak noktası. Çocuklar ve yaşlılar en riskli kesim: Vakaların yüzde 40'ı 15 yaş altı, ölümlerin yarısı 5 yaş altı çocuklarda.
Ekonomik kayıplar da devasa; tarım arazileri terk edildiği için gıda güvensizliği artıyor, bu da açlık döngüsünü tetikliyor. X'te bir yardım kuruluşu çalışanı, "Her sabah yeni cenazeler, her akşam yeni hastalar" diye yazmış; bu, sadece tıbbi değil, psikososyal bir travma yaratıyor.
Kadınlar ve kız çocukları, su toplama yükümlülüğü nedeniyle en çok maruz kalanlar. Salgın, eğitim ve cinsiyet eşitliğini baltalıyor; okullar kapandı, kız çocukları ev işlerine mahkum kaldı. Afrika Birliği'nin acil çağrısı, kıta içi dayanışmayı vurgulasa da, fon eksikliği engel teşkil ediyor.
Uluslararası müdahale ve eksiklikler
Küresel yanıt, karışık bir tablo çiziyor. ABD ve AB, 200 milyon dolarlık yardım paketi taahhüt etti; Çin ise Angola'ya mobil hastaneler gönderdi. WHO'nun önderliğindeki "Kolera Küresel Görev Gücü", aşı ve klor dağıtımını koordine ediyor. Ancak, kaynak yetersizliği belirgin. Africa CDC, 1 milyar dolarlık bütçe ihtiyacına karşı sadece yüzde 40'ının toplandığını rapor ediyor. İklim finansmanı tartışmaları, COP30 öncesi alevlendi; Belém'deki zirvede Papa Leo XIV'ün "Amazon'dan Afrika'ya, yaratılışın çığlığı aynı" sözleri, iklim-kolera bağlantısını gündeme taşıdı.
X'teki tartışmalar, eleştirileri artırıyor: Bazı kullanıcılar, "Batı yardımı fotoğraflarla sınırlı kalıyor" derken, diğerleri Afrika ülkelerinin kendi kapasitelerini artırmasını savunuyor. Salgın, pandemi sonrası sağlık yatırımlarının yetersizliğini ifşa ediyor.
Gelecek beklentileri
2025 sonuna doğru, salgın kontrol altına alınmazsa 500 bin vaka ve 10 bin ölüm öngörülüyor. Kısa vadede, aşı kampanyaları ve su arıtma tesisleri kritik; uzun vadede ise iklim adaptasyonu şart. Afrika CDC Başkanı Dr. Jean Kaseya, "Bu, bir sağlık krizi değil, adaletsizlik krizi" diyor. Küresel toplum, COP30'da somut taahhütler vermeli; yoksa salgın, göç ve ekonomik çöküş dalgalarına yol açabilir.
Afrika'daki kolera salgını, iklim değişikliğinin en somut yüzü: Zengin ülkelerin emisyonları, fakir kıtaları vuruyor. Hızlı eylemle kriz yönetilebilir, ancak gecikme yeni felaketler doğurur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.


















































































