MİSAFİR KALEM / Mehmet ERTU?RUL
Avrupa maceramız devam ediyor.
Macera ki, ne macera.
Bir yola düşmüşsüz ki; ezilen, horlanan, aşağılanan, onuru zedelenen hep Türkiye oluyor.
Hep veriyoruz.
Almaya gelince
"Al!" diyorlar.
***
Kopenhag Zirvesi de aynı teranenin,
Aynı rezaletin,
Aynı oyalamanın,
Aynı aşağılamanın,
Aynı dalga geçmenin,
Aynı "nanik"lemenin tekrarı.
"Tarih içinde tarih" için seviniyoruz!.
Tavşanın suyunun suyu için bayram ediyoruz!
***
2004 yılına, "tarih vermişler".
Ne tarihi? Kimi kandırıyorsunuz?
Dedikleri şu:
"Eğer sizin önünüze koyacağımız
Yeni şartları
Yeni ödevleri, yasa değişikliklerini, anayasa değişikliklerini
Yüzlerce mevzuat düzenlemesini;
Kıbrıs'ta, Ege'de, Güneydoğu'da, Hava sahanlığında, 12 milde
Yeni "buyrukları",
Azınlıkların yeniden tanımlanması
Patrikhane'nin Ekümenleşmesini
Vesaire... vesaire... gerçekleştirirseniz;
Yani, etnik parçalanmanızı,
Coğrafi parçalanmanızı,
Dinsel parçalanmanızı,
Tamamlarsanız
2004 yılında size tarih vermek için "belki" karar alabiliriz!
***
Bizimkiler bu aşağılayıcı karara seviniyorlar.
Yuh size!
Yuh ki, ne yuh!
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış diyor ki:
"Ağladık, 2004''ü verdiler.
Yalvarsaydık 2003 alırdık".
Kim bunu diyen?
Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı!
Avrupalı monşerlerin önünde ağlayarak, sızlayarak "tarih aldık" diye sevinen bir bakan.
"Keşke yalvarsaydık!" diyen bir bakan.
Ağlayan, yalvaran bir bakan.
Dik durmayı, kararlılığı
Azmi milli onuru unutunca
İnsanın düştüğü çukur bu
işte:
Ağlamak, yalvarmak, yakarmak.
***
Bundan böyle bir "batış" var mı beyler!
Bundan öte bir teslimiyet,
Bundan öte bir kölelik,
Bundan öte bir köksüzlük var mı?
İşte Avrupa macerasının bize getirdiği duvar:
Ağlayarak, yalvararak alınan bir "utanç tarihi".
Ve bu "utanç tarihini zafer olarak sunan"
Utanç verici bir medya.
Ağlayın ey milletim!
Ağlayın.
Ağlayın ki,
Halimiz ağlanacak haldir!
Batılı diplomatların dizine kapanıp ağlayanların haline ağlayın.
Bizi "bu ağlayanlar" bu hale getirdi.
Avrupa maceramız devam ediyor.
Macera ki, ne macera.
Bir yola düşmüşsüz ki; ezilen, horlanan, aşağılanan, onuru zedelenen hep Türkiye oluyor.
Hep veriyoruz.
Almaya gelince
"Al!" diyorlar.
***
Kopenhag Zirvesi de aynı teranenin,
Aynı rezaletin,
Aynı oyalamanın,
Aynı aşağılamanın,
Aynı dalga geçmenin,
Aynı "nanik"lemenin tekrarı.
"Tarih içinde tarih" için seviniyoruz!.
Tavşanın suyunun suyu için bayram ediyoruz!
***
2004 yılına, "tarih vermişler".
Ne tarihi? Kimi kandırıyorsunuz?
Dedikleri şu:
"Eğer sizin önünüze koyacağımız
Yeni şartları
Yeni ödevleri, yasa değişikliklerini, anayasa değişikliklerini
Yüzlerce mevzuat düzenlemesini;
Kıbrıs'ta, Ege'de, Güneydoğu'da, Hava sahanlığında, 12 milde
Yeni "buyrukları",
Azınlıkların yeniden tanımlanması
Patrikhane'nin Ekümenleşmesini
Vesaire... vesaire... gerçekleştirirseniz;
Yani, etnik parçalanmanızı,
Coğrafi parçalanmanızı,
Dinsel parçalanmanızı,
Tamamlarsanız
2004 yılında size tarih vermek için "belki" karar alabiliriz!
***
Bizimkiler bu aşağılayıcı karara seviniyorlar.
Yuh size!
Yuh ki, ne yuh!
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış diyor ki:
"Ağladık, 2004''ü verdiler.
Yalvarsaydık 2003 alırdık".
Kim bunu diyen?
Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı!
Avrupalı monşerlerin önünde ağlayarak, sızlayarak "tarih aldık" diye sevinen bir bakan.
"Keşke yalvarsaydık!" diyen bir bakan.
Ağlayan, yalvaran bir bakan.
Dik durmayı, kararlılığı
Azmi milli onuru unutunca
İnsanın düştüğü çukur bu
işte:
Ağlamak, yalvarmak, yakarmak.
***
Bundan böyle bir "batış" var mı beyler!
Bundan öte bir teslimiyet,
Bundan öte bir kölelik,
Bundan öte bir köksüzlük var mı?
İşte Avrupa macerasının bize getirdiği duvar:
Ağlayarak, yalvararak alınan bir "utanç tarihi".
Ve bu "utanç tarihini zafer olarak sunan"
Utanç verici bir medya.
Ağlayın ey milletim!
Ağlayın.
Ağlayın ki,
Halimiz ağlanacak haldir!
Batılı diplomatların dizine kapanıp ağlayanların haline ağlayın.
Bizi "bu ağlayanlar" bu hale getirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.