Gerçek şeyhlik, gerçek liderlik, almakla değil vermekle olur. Gerçek liderlik ve önderlik, fikir, proje, iş üretmekle, ekonomik değer elde etmekle ve üretilen değerleri halka dağıtmakla olur. Yesevî şöyle der:"Derviş olmayıp neylesin, evde yapacak işi yokDervişim der durur da halka verecek aşı yok.Ah vah eder de gözünde damla yaşı yokGörünüşün derviş de asla Müslüman olmadın."Bugün milletimizin kangrene dönüşmüş sorunlarından birisi, İslam adına ortaya çıkan birçok cemaat ve tarikatın ya da hoca, şeyh, yazar-çizer, kanaat önderi diye ortada dolananların gerçek İslam'la alakasının olmamasıdır. Bunların İslam'ı kendi hayatlarında yaşamamaları, peşine taktıkları iyi niyetli masum Türkleri siyasi ve ticari anlamda sömürmeleridir. Bu mesele yeni bir durum değildir, tarihin her döneminde değişik şekillerde var olmuştur. Ahmet Yesevî, hikmetlerinde bu konu üzerinde fazlaca duruyor ve Müslümanları uyarıyor. Sadece sahte din adamlarını, ya da cahil veya kişisel çıkarları için İslam'ı çarpıtan din adamlarını eleştirmiyor. Aynı zamanda toplumu yönetme mevkiinde olan ya da toplum hukukuyla ilgili yetki sahibi olanların haksız kazanç sağlamaları, yanlış karar vermeleri ve hatalı uygulamalarının da vebalinin ve sorumluluğunun büyüklüğü üzerinde duruyor. Bu bağlamda şöyle diyor:"Molla, müftü olanlar, yalan fetva verenlerAkı kara kılanlar cehenneme girmişler.Kadı, imam olanlar, haksız dava kılanlarEşek gibi olarak yük altında kalmışlar.Rüşvet alan hâkimler, haram alıp yiyenlerParmağını dişleyip korkup durup kalmışlar.Tatlı tatlı yiyenler, türlü türlü giyenlerAltın tahta oturanlar toprak altında kalmışlar."Yesevî'nin bu mısralarda dile getirdiği hususlar, maalesef bugün de yaygın olarak maruz kaldığımız durumlardır. Düzgün bir toplumsal hayat ve iyi işleyen hakkaniyetli bir devlet yapısına tekrar kavuşabilmemiz için bu uyarılara hepimizin kulak vermesi gerekiyor.İnanç ve düşünce baskısı ya da laiklik de siyasi ve toplumsal hayatta çok önemli bir meseledir. Eski zamanların olduğu gibi modern zamanların da temel sorunlarından biri, insanların inançları ve düşünceleri üzerinde dış baskı ve kontrolün var olmasıdır. Bu durum, insanın insan olma hakkına, temel insan haklarına, insanın özgürlük alanına, iradesini özgürce kullanabilme alanına bir dış müdahaledir. Bunu hem insan doğası, hem de İslam kabul etmiyor. İnsan, yaratılıştan getirdiği fıtrî yapısı itibariyle inançlar, düşünceler, anlayışlar, felsefeler arasındaki tercihi tamamen hür iradesiyle, özgürce yapmak ister. Kimsenin baskısına, herhangi bir dış etki ve müdahaleye maruz kalmak istemez. Çünkü inanç ve düşünce tamamen gönüllülük esasına dayalıdır ve hür arzuya bağlıdır. Zorla düşünce ve inanç dayatılamaz. Düşünce ve inanç mahalle baskısını, cemaat kontrolünü, tarikat kıskacını, siyasi parti disiplinini kabul etmez.Nitekim İslam da zaten bu anlamda düşünce, inanç, yaşama tarzı tercihi konusunda insanların hür bırakılmasını, baskıya ve zorlamaya tabi tutulmamasını istemiştir. Eğer laiklik, bu anlamıyla algılanırsa İslam'ın da bir emridir. Nitekim şu ayetlere bakalım:"Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. Öyle ise sen, inanmaları için insanları zorluyor musun?" (Yunus, 99)"Sizin dininiz size, benim dinim bana" (El-Kafirun, 6)"Dinde zorlama yoktur." (Bakara, 256)Dinde zorlama yoktur, sadece tavsiye vardır, tebliğ vardır, öğretme, bildirme, uyarma, ikaz, irşad vardır, tercih de insanlara bırakılır. İslam'da imtihan denilen şey, insanların kendilerine Hakk'ın tebliğinden sonra cüzi iradeleriyle serbestçe karar verebilme imkânıdır. İşte Ahmet Yesevî, bu konuda da günümüze ışık tutan hikmetler söyledi:"Sünnet imiş kâfir de olsa incitme senGönlü katı gönül kırıcıdan Allah şikâyetçiBöyle kullardır asıl cehenneme gidiciBilginlerden işitip söylüyorum bu sözü."
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015