Toplumun da, ekonominin de temeli ailedir. Bu gerçekten hareket etmeyen hiçbir devlet, ne kadar zengin olursa olsun, sosyal ve ekonomik sorunlarını çözemez. Sanayileşmiş zengin batı ülkeleri bunun en çarpıcı örneğidir. Batı dünyasında zenginlik, üretim, ihracat ve ekonomik göstergelerin hepsi yerinde. Fakat hâlâ o ülkelerde aç-açık, evsiz-barksız insanlar yaşıyor. Süper güç denilen ABD'de de durum aynı. ABD'de karton kutularda, köprü altlarında yaşayan insanların sayısı büyük bir yekün teşkil etmektedir. Bu çarpıklığın, bu çelişkinin sebebi nedir acaba? Sefahatle sefalet bir arada nasıl olabiliyor? İşte batı dünyasının ve onu takip edenlerin en büyük ekonomik sorunu bu. Bu sorunu bir türlü çözemediler, bu mantıkla çözmeleri de mümkün değildir.
Neden mümkün değildir? En büyük yanlışı, ilk başta yapıyorlar da ondan. Yani çıkış noktaları, bakış tarzları, mantıkları yanlıştır. Batı dünyası aileyi, dolayısıyla insanı ekonominin merkezine koymuyor. İnsana bir üretim vasıtası olarak bakıyor. Onlar için varsa yoksa şirketlerdir, kârın maksimize edilmesidir. Bundan dolayı ABD için "şirketlerin devleti" denilmiştir. ABD'nin şirketlerin devleti olduğunu, başkaları değil, ABD'nin kurucu babaları ve eski başkanları söylüyor. Eski başkanlardan Rutherford B. Hayes'in işte sözleri: "Bu devlet artık halkın değil, halk için değildir. Bu devlet şirketlerindir ve şirketler içindir". Eski başkanlardan Abraham Lincoin'in söyledikleri ise daha ilginç. Diyor ki: "Şirketler taçlandırılmış bulunuyor. Yüksek koltuklarda bir çürümüşlük dönemi onu takip edecek, paranın gücü halkın aleyhine çalışarak hakimiyeti genişletecek. Para birkaç elde toplanıncaya kadar". İşte dünyaya egemen olan ekonomik anlayışın özeti bu. Böyle bir anlayışla fakirin, kimsesizin, güçsüzün ekonomik sorunları çözülebilir mi? Elbette çözülmez. Nitekim çözülemediği de gün gibi aşikardır.
Bu gerçeği bir kenara not ederek, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın projelerine dönelim. Dikkat edilirse, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın projelerinin hepsinde insan esas alınıyor. Ekonominin merkezine de, hedefine de insan konuluyor. Herşey insan için anlayışı öne çıkarılıyor. Gerçekten aslolan amacı insanın, yani toplumu oluşturan bireyin mutlu olmasıdır. Ancak mutlu bireylerden meydana gelen toplum mutlu olabilir. Bireyi mutlu edemeyen bir sistemin, bir toplumu mutlu etmesi imkansızdır. Batı dünyası ve yandaşları bu imkansızın peşinde koştukları için başarısızdırlar.
Bireyi mutlu etmenin, ekonomik sorunlarını çözmenin en sağlam yolu, onu bir aile yuvasına kavuşturmaktır. Onun içindir ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "yuva kuracak gençlere uzun vadeli faizsiz evlilik kredisi verme ve ev hanımlarını emekli etme" projesi hayati önem taşımaktadır. Kadını yuvasından çıkarıp, sıkıntılı bir hayatın içine sokan batılıların haline gören herkes, bu projenin değerini daha iyi anlayacaktır. Alvin Toffler, "Batıda, özellikle iş hayatına atılan kadınlarda boşanma oranının çok yüksek olduğunu, yeniden evlenmenin sıradan bir iş haline geldiğini ve bu evlenmeler sonucunda yeni tip ailelerin ortaya çıktığını, bunun da sosyal ve ekonomik hayatı bozduğunu" söyler. Anlaşılan o ki, bireyi, dolayısıyla bir ailenin geçimini esas almayan ekonomik anlayış, sıkıntıların, çözümsüzlüğün kaynağıdır.
Bu anlayışın, özellikle tarım sektöründeki tezahürleri, batılıları, derin derin düşündürmektedir. Çünkü tarımda esas olan aile işletmeciliği diğer bir deyişle köylülüktür. Batı dünyası bunu öldürdü. Bunun yerini, kârı maksimize etmeyi hedefleyen şirketlerin tarım işletmeleri aldı. Bu işletmelerin ellerinde büyük miktarda stoklar oluştu. Şimdilik bunları IMF aracılığı ile Üçüncü Dünya Ülkelerine liberal tarım politikaları dayatarak eritiylorlar. Türkiye'de de bu dayatmalar sonucunda, tarım ürünlerini sınırlandırma kanunları çıkarılmıştır. AB'ci ve IMF'ci partiler, Batılıların bu sıkıntılarını ithal edip Türk milletinin sırtına yüklediler. İşte BTP ve onun Genel Başkanı bütün bunlara "dur" demek için geliyor. BTP'nin iktidarı yalnız Türkiye için değil, ezilen, sömürülen, bütün mazlum ve mağdur milletler için kurtuluş olacaktır. Bunu görmemek için kör olmak gerek.
Neden mümkün değildir? En büyük yanlışı, ilk başta yapıyorlar da ondan. Yani çıkış noktaları, bakış tarzları, mantıkları yanlıştır. Batı dünyası aileyi, dolayısıyla insanı ekonominin merkezine koymuyor. İnsana bir üretim vasıtası olarak bakıyor. Onlar için varsa yoksa şirketlerdir, kârın maksimize edilmesidir. Bundan dolayı ABD için "şirketlerin devleti" denilmiştir. ABD'nin şirketlerin devleti olduğunu, başkaları değil, ABD'nin kurucu babaları ve eski başkanları söylüyor. Eski başkanlardan Rutherford B. Hayes'in işte sözleri: "Bu devlet artık halkın değil, halk için değildir. Bu devlet şirketlerindir ve şirketler içindir". Eski başkanlardan Abraham Lincoin'in söyledikleri ise daha ilginç. Diyor ki: "Şirketler taçlandırılmış bulunuyor. Yüksek koltuklarda bir çürümüşlük dönemi onu takip edecek, paranın gücü halkın aleyhine çalışarak hakimiyeti genişletecek. Para birkaç elde toplanıncaya kadar". İşte dünyaya egemen olan ekonomik anlayışın özeti bu. Böyle bir anlayışla fakirin, kimsesizin, güçsüzün ekonomik sorunları çözülebilir mi? Elbette çözülmez. Nitekim çözülemediği de gün gibi aşikardır.
Bu gerçeği bir kenara not ederek, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın projelerine dönelim. Dikkat edilirse, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın projelerinin hepsinde insan esas alınıyor. Ekonominin merkezine de, hedefine de insan konuluyor. Herşey insan için anlayışı öne çıkarılıyor. Gerçekten aslolan amacı insanın, yani toplumu oluşturan bireyin mutlu olmasıdır. Ancak mutlu bireylerden meydana gelen toplum mutlu olabilir. Bireyi mutlu edemeyen bir sistemin, bir toplumu mutlu etmesi imkansızdır. Batı dünyası ve yandaşları bu imkansızın peşinde koştukları için başarısızdırlar.
Bireyi mutlu etmenin, ekonomik sorunlarını çözmenin en sağlam yolu, onu bir aile yuvasına kavuşturmaktır. Onun içindir ki, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "yuva kuracak gençlere uzun vadeli faizsiz evlilik kredisi verme ve ev hanımlarını emekli etme" projesi hayati önem taşımaktadır. Kadını yuvasından çıkarıp, sıkıntılı bir hayatın içine sokan batılıların haline gören herkes, bu projenin değerini daha iyi anlayacaktır. Alvin Toffler, "Batıda, özellikle iş hayatına atılan kadınlarda boşanma oranının çok yüksek olduğunu, yeniden evlenmenin sıradan bir iş haline geldiğini ve bu evlenmeler sonucunda yeni tip ailelerin ortaya çıktığını, bunun da sosyal ve ekonomik hayatı bozduğunu" söyler. Anlaşılan o ki, bireyi, dolayısıyla bir ailenin geçimini esas almayan ekonomik anlayış, sıkıntıların, çözümsüzlüğün kaynağıdır.
Bu anlayışın, özellikle tarım sektöründeki tezahürleri, batılıları, derin derin düşündürmektedir. Çünkü tarımda esas olan aile işletmeciliği diğer bir deyişle köylülüktür. Batı dünyası bunu öldürdü. Bunun yerini, kârı maksimize etmeyi hedefleyen şirketlerin tarım işletmeleri aldı. Bu işletmelerin ellerinde büyük miktarda stoklar oluştu. Şimdilik bunları IMF aracılığı ile Üçüncü Dünya Ülkelerine liberal tarım politikaları dayatarak eritiylorlar. Türkiye'de de bu dayatmalar sonucunda, tarım ürünlerini sınırlandırma kanunları çıkarılmıştır. AB'ci ve IMF'ci partiler, Batılıların bu sıkıntılarını ithal edip Türk milletinin sırtına yüklediler. İşte BTP ve onun Genel Başkanı bütün bunlara "dur" demek için geliyor. BTP'nin iktidarı yalnız Türkiye için değil, ezilen, sömürülen, bütün mazlum ve mağdur milletler için kurtuluş olacaktır. Bunu görmemek için kör olmak gerek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018