Ajan ağzı ile Atatürk’e çamur atanlara yanıt

Mustafa Kemal Atatürk'ü dinsiz göstermek bugüne kadarki muhafazakâr tabanlı siyasi partilerin ve İngiliz destekli sözde tarikatların en büyük argümanı oldu.

Ve ne yazık ki sözde Atatürkçü olan siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da bu saçma sapan fikri sessiz kalarak destekledi.

Gazi Paşa dosdoğru bir Müslümandı.

Merhum Prof. Dr. Haydar Baş bu gerçeği her fırsatta hem medyada, hem de il il, ilçe ilçe gezerek milyonların katıldığı sempozyumlarda anlattı.

Baş Hoca'dan güç alan bu ülkenin gerçek aydınları da artık Atatürk'ün bu yönünü anlatmaya başladı.

Peki, neden sosyal medyada, yazılı ve görsel basında, halk arasında hala Atatürk'ün dini değerlerinin olmadığı yalanı dolaşıyor?

Şimdi o yalanlardan birini paylaşıyorum:

"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükûmetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır."

Kaynak: 1926-27 yıllarında Atatürk ile röportaj yapan Grace Ellison'ın 1928 yılında yayımlanan "Turkey Today" adlı kitabının 24. sayfasında İngilizce olarak yazıyor.

Atatürk sözüm ona bu ifadeleri gerçekten kullanmış ve bunu bize delil olarak gösteriyorlar.

Yüce Allah Hucurat Suresinde "Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz" buyuruyor.

Grace Ellison denilen ajan tam da ayette bahsi geçen fasıklardan biridir.

Lawrence ne kadar casus ise, Humper ne kadar casus ise Grace Ellison da işte o kadar casustur.

Bunu biz demiyoruz, Ellison ile ilgili çok basit birkaç internet araştırması ile bile bu sonucu görmeniz mümkün.

Hatta Atatürk Grace Ellison'un kitabını okuduktan sonra bakın not defterine ne yazıyor: 

"Bir İngiliz gazetesi muhabiri benimle konuşuyor. Söylemediğim şeyleri yazıyor ve söylediğim şeyleri aleyhimize tefsir ediyor. Kendisini men ettim. Söz vermişti. Anladım ki İstanbul'daki muallem insanlarla beraber adeta casus.

Camiler ahır yapıldı yalanı

Bir yalan daha aktaralım.

Merhum Gazi Mustafa Kemal Atatürk zamanında camilerin ahır yapıldığı da popüler bir yalandan başka bir şey değil.

Gazeteci Yılmaz Özdil uzun uzun anlatmış, kendisinden dinleyin mutlaka.

İzmir Seferihisar'da bir caminin ahıra çevrildiği Cumhuriyet gazetesinde yazıyor.

Buraya kadar doğru.

Ama ahıra çeviren biz değiliz, İzmir'i işgal eden Yunanlılar.

Zaten gazetenin haberinde de bu çok açık bir şekilde yazıyor.

Ama sadece başlığı görüp altındakileri okuma zahmetine bile girmeyen eksik akıllılar dedikodu ile Ata'mıza hakaret etme cüretinde bulunuyor.

Pera Palas yalanı

Ve bir yalan daha.

Bir Twitter hesabı tarafından paylaşılan fotoğrafın Mustafa Kemal Atatürk'ü 1. Dünya Savaşı sırasında "İstanbul işgal altındayken İngiliz İstihbarat Merkezine dönüşen Pera Palas'ta", "İngiliz valisi olmak için müracaat ederken" gösterdiği iddia edilmişti. 

Fotoğraf iddialarda belirtildiği gibi 1. Dünya Savaşı'nda İstanbul'da ya da Pera Palas'ta çekilmemiş. Mustafa Kemal Paşa, iddialarda öne sürüldüğü gibi "İngiliz valisi olmak için" sıra beklemiyor. 

Fotoğraf Eylül 1910'da Fransa'da gerçekleşen Picardie Manevraları'nda Mustafa Kemal Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu'nu temsilen görev aldığı bir sırada çekilmiş.

Yalanlara kanıp Ata'nıza küsmeyin

Sözün özü ülkemizi düşmandan temizleyen, harap olmuş bir coğrafyada pırıl pırıl bir ülke kuran Mustafa Kemal Atatürk dosdoğru bir Müslümandır, dosdoğru bir vatanseverdir.

Siz siz olun O'nun hakkındaki yalanlara inanıp da tuzağa düşmeyin.