Yalancıyım, kasıtlıyım, dürüst ve samimi değilim! Çünkü "Ak Parti" demiyorum, AKP diyorum. Evet Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin adının kısaltılmışını AKP olarak kullananlar için bu sıfatları uygun görüyor. Şöyle diyor Erdoğan: "Bazıları kasıtlı olarak partimizin adını 'Ak Parti' olarak söylemiyor. Niye... 'Baş harflerine bakıp 'bunun kısaltılmış adı AKP'dir' diyorlar. Samimi değilsiniz, dürüst değilsiniz. Yalancılar AKP diyor. O zaman Anavatan Partisi'nin de adı AVP olurdu. Sakın ha boş bulunup AKP demeyin."
Evet itiraf edeyim; ısrarla ve devamla "Ak Parti" kelimesini kullanmıyorum, "AKEPE"yi kullanıyorum ve bunu da bilerek yapıyorum. Sebebine gelince; ne yalancıyım, ne samimiyetsizim ne de dürüstlükle ilgili bir sorunum var. Ama kasıtlıyım. Kasıtlı olarak Ak Parti demiyorum, AKEPE diyorum.
Erdoğan partisinin normal şartlarda kısaltmasının AKP olmadığını iddia ederken, Anavatan Partisi örneğini veriyor. Erdoğan'ın mantığına göre Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltması Ak Parti olmalı, eğer öyle olmasaydı Anavatan Partisi'nin kısaltması ANAP değil de AVP olurdu.
Uzaktan yakından alakası yok. "Anavatan" tek bir kelime olduğu için AVP olamaz. Normal şartlarda Anavatan Partisi'nin kısaltması AP olmalı ama geçmişte Adalet Partisi (AP) örneği olduğu için ANAP tercih edilmiştir.
Erdoğan'ın anavatan, yavruvatan gibi kelimelere antipatisi olduğu için yaptığı örneklemelerde bu tür hatalar olması normal. Çünkü Erdoğan'ın literatüründe bu tür kelimeler yer bulamıyor.
Gelelim asıl mevzuuya. Erdoğan neden ısrarla partisinin Ak olduğunu ispata çalışıyor? Zaten ak bir partiyseniz onu büyük bir inatla ispatlamaya çalışmanız ciddi bir tenakuz sayılmaz mı? Ve Erdoğan neredeyse 2 yıldır AKP diyenlerle bir çatışma ortamı yaratmaya çalışıyor, olmadık suçlamalarda bulunuyor. Bir başbakanın partisinin adının kısaltmasını farklı şekilde kullananlar için "yalancı" ifadesini kullanması doğru bir davranış olmadığı gibi başbakanın aşırı agresif tutumu da ciddi anlamda sorgulanmaya muhtaç.
Adalet ve Kalkınma Partisi, kurulduğundan bu yana adaletli bir parti olamadı. AKP iktidarında gelir dağılımındaki adaletsizlik katlanarak arttı. Toplumun üst tabakasındaki yüzde 10'luk mutlu azınlık milli gelirin yarısından fazlasını cebine indirirken, geriye kalan yüzde 90'lık kesim ise arta kalan geliri kendi arasında paylaşıyor. Bu da sadece kağıt üstündeki dağılım. AKP iktidarı dönemindeki adaletsizliğe verilecek yüzlerce örnek var ama içinde adalet kelimesi geçtiği için sadece bu örnekle iktifa edelim. Kalkınmaya gelince. AKP'nin kalkınmadan anladığı tek şey var; duble yol yapmak! Ama onu bile ellerine yüzlerine bulaştırdılar, kış günü otoban yaptılar, yazın o yollar köstebek yuvasına döndü. Uydurma büyüme ve enflasyon rakamlarıyla ülkenin kalkındığını sananlar işsizler ordusunun artan sayısına baksın kâfi. Fazla söze gerek yok, memleketin hal-i pür melali ortada.
Bütün bunları bir tarafa bırakalım. İktidar partisi başta enerji yolsuzluğu olmak üzere birçok yolsuzluğa karıştığı için "ak" sıfatını hiçbir şekilde hak etmiyor.
Özetle, Ak Parti demekle ak olunsaydı, dünyada karanlık ve kirli hiçbir şey kalmazdı.
En iyisi Baş'ın tespiti: Ak Partisi
Şunu da itiraf edeyim ki; Erdoğan'ın partisiyle ilgili en orijinal isimlendirmeyi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yapıyor. Sayın Baş ne AK Parti diyor ne de AKP. Anlamlı bir şekilde "Ak Partisi" diyor sayın Baş. Bu müthiş tanımlamanın sebeb-i hikmetine dair fazlaca bir şey söylemeye gerek yok. BTP lideri Baş da, Erdoğan'ın partisinin Adaletli ve ak bir parti olmadığını çok iyi bildiği için "ak" sıfatını kullanmayı uygun görmüyor.
Evet itiraf edeyim; ısrarla ve devamla "Ak Parti" kelimesini kullanmıyorum, "AKEPE"yi kullanıyorum ve bunu da bilerek yapıyorum. Sebebine gelince; ne yalancıyım, ne samimiyetsizim ne de dürüstlükle ilgili bir sorunum var. Ama kasıtlıyım. Kasıtlı olarak Ak Parti demiyorum, AKEPE diyorum.
Erdoğan partisinin normal şartlarda kısaltmasının AKP olmadığını iddia ederken, Anavatan Partisi örneğini veriyor. Erdoğan'ın mantığına göre Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltması Ak Parti olmalı, eğer öyle olmasaydı Anavatan Partisi'nin kısaltması ANAP değil de AVP olurdu.
Uzaktan yakından alakası yok. "Anavatan" tek bir kelime olduğu için AVP olamaz. Normal şartlarda Anavatan Partisi'nin kısaltması AP olmalı ama geçmişte Adalet Partisi (AP) örneği olduğu için ANAP tercih edilmiştir.
Erdoğan'ın anavatan, yavruvatan gibi kelimelere antipatisi olduğu için yaptığı örneklemelerde bu tür hatalar olması normal. Çünkü Erdoğan'ın literatüründe bu tür kelimeler yer bulamıyor.
Gelelim asıl mevzuuya. Erdoğan neden ısrarla partisinin Ak olduğunu ispata çalışıyor? Zaten ak bir partiyseniz onu büyük bir inatla ispatlamaya çalışmanız ciddi bir tenakuz sayılmaz mı? Ve Erdoğan neredeyse 2 yıldır AKP diyenlerle bir çatışma ortamı yaratmaya çalışıyor, olmadık suçlamalarda bulunuyor. Bir başbakanın partisinin adının kısaltmasını farklı şekilde kullananlar için "yalancı" ifadesini kullanması doğru bir davranış olmadığı gibi başbakanın aşırı agresif tutumu da ciddi anlamda sorgulanmaya muhtaç.
Adalet ve Kalkınma Partisi, kurulduğundan bu yana adaletli bir parti olamadı. AKP iktidarında gelir dağılımındaki adaletsizlik katlanarak arttı. Toplumun üst tabakasındaki yüzde 10'luk mutlu azınlık milli gelirin yarısından fazlasını cebine indirirken, geriye kalan yüzde 90'lık kesim ise arta kalan geliri kendi arasında paylaşıyor. Bu da sadece kağıt üstündeki dağılım. AKP iktidarı dönemindeki adaletsizliğe verilecek yüzlerce örnek var ama içinde adalet kelimesi geçtiği için sadece bu örnekle iktifa edelim. Kalkınmaya gelince. AKP'nin kalkınmadan anladığı tek şey var; duble yol yapmak! Ama onu bile ellerine yüzlerine bulaştırdılar, kış günü otoban yaptılar, yazın o yollar köstebek yuvasına döndü. Uydurma büyüme ve enflasyon rakamlarıyla ülkenin kalkındığını sananlar işsizler ordusunun artan sayısına baksın kâfi. Fazla söze gerek yok, memleketin hal-i pür melali ortada.
Bütün bunları bir tarafa bırakalım. İktidar partisi başta enerji yolsuzluğu olmak üzere birçok yolsuzluğa karıştığı için "ak" sıfatını hiçbir şekilde hak etmiyor.
Özetle, Ak Parti demekle ak olunsaydı, dünyada karanlık ve kirli hiçbir şey kalmazdı.
En iyisi Baş'ın tespiti: Ak Partisi
Şunu da itiraf edeyim ki; Erdoğan'ın partisiyle ilgili en orijinal isimlendirmeyi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yapıyor. Sayın Baş ne AK Parti diyor ne de AKP. Anlamlı bir şekilde "Ak Partisi" diyor sayın Baş. Bu müthiş tanımlamanın sebeb-i hikmetine dair fazlaca bir şey söylemeye gerek yok. BTP lideri Baş da, Erdoğan'ın partisinin Adaletli ve ak bir parti olmadığını çok iyi bildiği için "ak" sıfatını kullanmayı uygun görmüyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012