Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde hala hayattaysa Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin sağlık durumu hiç de iyi değil. Hatta önceki gün ‘öldü’ diye haberleri bile çıkmıştı. Erdoğan ve Gül tedavi için Türkiye’ye davet ettiler, hatta özel jet ambulans bile hazırlandı ama Talabani’nin yakın çevresi tedavi için Almanya’ya götürmeyi düşünüyor.
Bizim medya merhum Cumhurbaşkanı Özal’ı kabrinden çıkarıp zehir arayadursun, yanıbaşımızda adeta cadı kazanına dönen Irak’ın cumhurbaşkanı Talabani’nin tam da Barzani-Maliki kavgasının savaşa tebdil olma sürecinde beyin kanaması ve felç geçirmesi oldukça ilginç bir denk geliş!
Gerçi bu süreçte Talabani’nin, sağlık durumu iyi de olsa Irak’ta bundan sonra olacakları durdurma kabiliyeti bulunmuyor. Ancak yine de Irak’ta bundan sonra olacaklar için Talabani’nin olmamasının, daha doğrusu yerine geçecek kişinin olmasının birileri için farklı anlamları bulunuyor.
İşgalci ABD’nin hercümerç ettiği Irak’ta Maliki ile Barzani arasında “denge unsuru” olarak Talabani’nin önemli bir aktör olduğu ve bu bakımdan Talabani’siz bir Irak’ta tüm dengelerin altüst olacağı tezinin peşine takılmak; Barzani’yi, Talabani’yi, Karzai’yi , Saddam’ı, Şah Rıza Pehlevi’yi ve benzerlerinin misyonlarını algılayamamış olmak demektir.
Kendi iradeleriyle hareket edemeyen, kendilerine biçilen misyonun dışına milim dahi çıkamayan ve işleri bittiğinde tarihin çöp sepetine hiç düşünmeden atılan bu isimler, göbekten ama pamuk ipliğiyle bağlı oldukları emperyalist işgalci çarkın acımasız dişlileri arasında öğütülmekten kurtulamazlar.
O bakımdan onlar hiçbir zaman etkili bir aktör olamazlar.
Uğruna ölecekleri idealleri yoktur.
Hepsinin bir son kullanım tarihi vardır, o tarih geldiğinde çöpe atılırlar.
Pamuk ipliğine bağlı hayatlarının son karesi “kullanılmış ve satılmış” bir ömrün onlardan aldığı intikamı yansıtır adeta. Olabildiğince acı içinde bir ölümdür bu son kare ve bir özetidir aslında kullanılmış, satılmış ve milletini oyuna getirmekle geçmiş bir hayatın…
Sonuç: Talabani miadını doldurdu, misyonu tamamlandı. Peki, şimdi sıra kimde?
Bizi bu kısmı ilgilendiriyor. Çünkü şu an Irak’ın içinde bulunduğu durum gerçekten vahim ve Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Talabani’nin yerine kimin geçeceğini ABD yıllar öncesinden planlamış durumda. Hatta o isim neredeyse 40 yıldır ABD’de özel olarak yetiştiriliyor. 2011 Mayıs ayında da çok kritik bir nokta olan Kerkük’e vali yapılarak parçalanacak Irak’ın başına getirilmeden önceki son durağını da görmüş oldu.
Bu isim aynı zamanda Mustafa Barzani ve can çekişen Talabani’nin de uzun yıllar özel doktorluğunu yapmış olan Necmeddin Kerim.
ABD vatandaşı olan Necmeddin Kerim ABD’de çok kritik görevlerde yer almakla beraber, Türkiye, Suriye ve Irak’taki bölücü isimlerin ABD’de kritik görüşmeleri yaptıkları, evinde toplandıkları ortak isim.
ABD Irak’ta yeni süreçte “özel donanımlı” kendi valisini atayarak, bölgenin fitilini ateşleme potansiyeli de bulunan iç savaşı bizzat kumanda etmek istiyor.
Türkiye’nin yıllarca uzaktan seyrettiği Irak’taki iç politik savaşların bir anda tam ortasına yerleşmesi, Suriye’deki olaylar ve Irak’ta hızla yükselen tansiyon tüm Ortadoğu’yu kan gölüne çevirecek pimi çekilmiş bir bombanın elden ele dolaşmasından başka bir şey değil.
Bomba kimin elinde patlayacak hep birlikte göreceğiz.
Bizim medya merhum Cumhurbaşkanı Özal’ı kabrinden çıkarıp zehir arayadursun, yanıbaşımızda adeta cadı kazanına dönen Irak’ın cumhurbaşkanı Talabani’nin tam da Barzani-Maliki kavgasının savaşa tebdil olma sürecinde beyin kanaması ve felç geçirmesi oldukça ilginç bir denk geliş!
Gerçi bu süreçte Talabani’nin, sağlık durumu iyi de olsa Irak’ta bundan sonra olacakları durdurma kabiliyeti bulunmuyor. Ancak yine de Irak’ta bundan sonra olacaklar için Talabani’nin olmamasının, daha doğrusu yerine geçecek kişinin olmasının birileri için farklı anlamları bulunuyor.
İşgalci ABD’nin hercümerç ettiği Irak’ta Maliki ile Barzani arasında “denge unsuru” olarak Talabani’nin önemli bir aktör olduğu ve bu bakımdan Talabani’siz bir Irak’ta tüm dengelerin altüst olacağı tezinin peşine takılmak; Barzani’yi, Talabani’yi, Karzai’yi , Saddam’ı, Şah Rıza Pehlevi’yi ve benzerlerinin misyonlarını algılayamamış olmak demektir.
Kendi iradeleriyle hareket edemeyen, kendilerine biçilen misyonun dışına milim dahi çıkamayan ve işleri bittiğinde tarihin çöp sepetine hiç düşünmeden atılan bu isimler, göbekten ama pamuk ipliğiyle bağlı oldukları emperyalist işgalci çarkın acımasız dişlileri arasında öğütülmekten kurtulamazlar.
O bakımdan onlar hiçbir zaman etkili bir aktör olamazlar.
Uğruna ölecekleri idealleri yoktur.
Hepsinin bir son kullanım tarihi vardır, o tarih geldiğinde çöpe atılırlar.
Pamuk ipliğine bağlı hayatlarının son karesi “kullanılmış ve satılmış” bir ömrün onlardan aldığı intikamı yansıtır adeta. Olabildiğince acı içinde bir ölümdür bu son kare ve bir özetidir aslında kullanılmış, satılmış ve milletini oyuna getirmekle geçmiş bir hayatın…
Sonuç: Talabani miadını doldurdu, misyonu tamamlandı. Peki, şimdi sıra kimde?
Bizi bu kısmı ilgilendiriyor. Çünkü şu an Irak’ın içinde bulunduğu durum gerçekten vahim ve Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Talabani’nin yerine kimin geçeceğini ABD yıllar öncesinden planlamış durumda. Hatta o isim neredeyse 40 yıldır ABD’de özel olarak yetiştiriliyor. 2011 Mayıs ayında da çok kritik bir nokta olan Kerkük’e vali yapılarak parçalanacak Irak’ın başına getirilmeden önceki son durağını da görmüş oldu.
Bu isim aynı zamanda Mustafa Barzani ve can çekişen Talabani’nin de uzun yıllar özel doktorluğunu yapmış olan Necmeddin Kerim.
ABD vatandaşı olan Necmeddin Kerim ABD’de çok kritik görevlerde yer almakla beraber, Türkiye, Suriye ve Irak’taki bölücü isimlerin ABD’de kritik görüşmeleri yaptıkları, evinde toplandıkları ortak isim.
ABD Irak’ta yeni süreçte “özel donanımlı” kendi valisini atayarak, bölgenin fitilini ateşleme potansiyeli de bulunan iç savaşı bizzat kumanda etmek istiyor.
Türkiye’nin yıllarca uzaktan seyrettiği Irak’taki iç politik savaşların bir anda tam ortasına yerleşmesi, Suriye’deki olaylar ve Irak’ta hızla yükselen tansiyon tüm Ortadoğu’yu kan gölüne çevirecek pimi çekilmiş bir bombanın elden ele dolaşmasından başka bir şey değil.
Bomba kimin elinde patlayacak hep birlikte göreceğiz.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012