Evet, akl-ı selim sahibi olan herkese bir durumu arz etmek istiyorum bugünkü yazımda.Her okuyucumdan, hiçbir ön fikir, peşin kanaat ve şartlandırılmış beyin faaliyetine kalkışmadan bu yazımı okumasını ve ona göre gerek şahsıma ve gerekse parçası olmakla iftihar duyduğum "oluşuma" bakışı netleştirmesini hasseten rica ediyorum.Bizim varlık ve dirlik sebebimizin dinî ve millî duyarlılığımızın olduğunu ve ne pahasına olursa olsun bu değerlerimize ikisi birden sahip çıkmamız gerektiğini sayısını hatırlayamayacağım makalelerde yazdım/yazdık.Bu ikisi birden değerimize saldırmadıktan, kin ve düşmanlık beslemedikten sonra, kim hangi inanca sahip olursa olsun onunla sulh- sukûn içinde, dostça ve arkadaşça yaşayabileceğimizi, aynı mekanları paylaşacağımızı da defalarca sözlü ve yazılı olmak üzere beyan ettik, lafa bırakmadık pratiğe de dönüştürdük. Bütün bu açık beyanlarımıza rağmen "papalık misyonunun parçası" kimi şahıslar bizi hep "ötekine" karşı acımasız, saldırgan, kırıcı ve tahammülsüz olmakla itham etti. Ben bu yazımda sizin akl-ı seliminize iki şahsiyet ve bu şahsiyetlere karşı bizim sergilediğimiz duruşu sunacağım.Siz de bunun neticesinde bizim "ötekine" karşı takındığımız tavır konusunda niyet ve duruşumuzu daha iyi anlamış olacaksınız.Bir.Sayın bayan Sevgi Erenerol hanımefendiyi ekranlardan tanırsınız. Bu ifademi biraz özelleştirirsek, patrikhaneye karşı verdiği onurlu mücadele yüzünden neredeyse tamamına yakını televizyonların kendisine ambargo uyguladığını tahmin ediyorsunuzdur. Meltem ve Mesaj Televizyonları bu konuda istisnadır.Öncelikle kendilerini tanımlarken benim eksik bilgilerimden kaynaklanan bir yanlışlık yaparsam daha baştan özür dilerim. Sevgi hanım bir Hıristiyan/Ortodoks Türk vatandaşıdır.Yani gayr-i Müslim'dir, Müslüman değildir. Hıristiyan bir hanımefendidir.Sayın Erenerol, bu sıfat ve kimliğiyle bizim hemen hemen her konferans, panel, açık oturum gibi toplantılarımıza bir dinleyici olarak iştirak emektedir.Kardeş kuruluş olan televizyonlara bir konuşmacı olarak çok kere katılmıştır. Bu gazetenin sayfaları bir çok kez kendilerine haklı olduğu davasında yer ayırmıştır. Neşrine vesile olduğumuz dergiler de Sayın Sevgi hanımın açıklamalarına ve değerlendirmelerine yer vermiştir.Takip edenler hatırlayacaklardır.En son icra edilen "Millî Ekonomi Modeli" konulu uluslararası konferansa da katılmıştı. Bu vesileyle ben de kendilerine "Şartlara uydurulmuş misyonerlik; DİNLERARASI DİYALOG" isimli eserimi takdim etmiştim. Okuyanlar bilir ki, söz konusu kitabımda Hıristiyanlığın putları konusu genişçe işlenmektedir. Ne ben Sevgi hanımın hatırına dinî değerlerimden taviz verme gibi "acizlik" sergiledim, ne de Sevgi hanım, "bu kitap benim inancıma terstir, almam" gibi bir kabalık sergilemiştir.Ben veya biz, karşılaştığımız hiçbir mekanda sayın Sevgi hanıma bir "öteki" gözüyle bakmadık.Bu "öteki" tabirini -sevmesem de- moda kelime moduna girdiği için kullanıyorum.Ben veya biz hiçbir zaman bir Ortodoks Hıristiyan'dır diye Sevgi hanıma saygıda kusur etmedik.Ben veya biz hiçbir şekilde bir başka dindendir diye Sevgi hanımı hor görmedik, hakir göstermedik.Ve biz, hiç surette Sevgi hanıma kurumlarımızın kapısını kapatmadık, "keşke gelmeseydi" temennisinde bulunmadık. Sayın Sevgi hanım da çok iyi tahmin eder ki, hassas olduğumuz değerler aleyhinde bir anlık da olsa bir karşı duruş sergilese kendisiyle hiçbir zamanda ve mekanda bir yanyanalığımız olamaz.Kendileri bizim etkinliklerimize gönül rahatlığıyla katılabildiği gibi, mensubu olduğu dinî kurumun etkinliklerine de bizleri davet eder, biz de aynı rahatlık içinde bu nazik davetine icabet ederiz. Bu bizim dinî nezaketimizin de gereğidir.Sevgi hanım, inancı ne olursa olsun, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü savunduğu sürece bizim için son derece saygıdeğer bir insandır ve her türlü takdire layıktır; dini/inancı ne olursa olsun.İki.Bir başka Ortodoks Hıristiyan ise Patrik Barthelemeos'tur. Patrik Sevgi hanımla aynı din ve o dine ait aynı mezhebe mensup bir insandır.Bu patrik her fırsatta kendisinin ekümenik, yani Ortodoksluğun halife olduğunu ilan eden kişidir.İstanbul sur içinde 1453 öncesi bir Bizans Devleti hayaliyle yanıp tutuşmaktadır, ve bu arzusunu bir yerlerden aldığı cesaretle fırsat buldukça ve pervasızca ilan edebilmektedir.Patrikhanede ne Lozan'ı ne de diğer hukuki müeyyideleri takmayarak yaptığı boyunu ve konumunu aşan etkinlikler de herkesin malumudur.Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması talebi ve ısrarı saf bir din adamı yetiştirme isteğinden kaynaklanmadığını bilmeyen yoktur.Fırsat buldukça "hükümetlerin" iradelerini bile sorgulayabilmektedir. Her fırsatta başta ABD olmak üzere Hıristiyan AB kulübüyle bizi tehdit eden bu patriği bu millet çeşitli etkinliklerde Fethullah Gülen'in ya sağında ya da solunda kameralara poz verirken görüp tanımadı mı?Söz konusu etkinlikleri onursal başkanı Gülen'in olduğu kurum ve kuruluşların organize ettiğini bilmem ayrıca belirtmeme gerek var mı? "Dinlerarası Diyalog" etkinliklerinin "demirbaşı" olan bu patriği bir ABD dönüşü havaalanında karşılayıp elini öpenin de "diyalog" sekreteryasını yürüten bir "şakirt" olduğunu buraya kaydedelim. Kameralara yansıyan o görüntülerde patrik de elini omzuna koyarak söz konusu şahsi lokal manada kutsamıştı.Peki, ülkemiz için bir türlü hayırlı rüya görmeyen ve bizi her fırsatta şikayet eden bu patriği bu millet hangi televizyonda arz-ı endam ederken, hangi gazetenin ödüllü sayfalarında gördü? İşte tam da burada size soruyorum.Ama öncelikle bize cevap yetiştirmek için internet siteleri, plazalar, haç mahaller inşa edenlere de soruyorum.Aynı dinin aynı mezhebinden iki insandan biriyle biz dost olurken diğerine niye karşı oluyoruz?Aynı dinden/mezhepten iki insandan biri "öteki" olurken diğeri nasıl "beriki" oluyor?Bu bizim duruşumuz başkasının dinine tahammülsüzlük müdür, yoksa bizim bazı konularda tavizsiz oluşumuzdan mıdır? Biz dinî taassup içinde olsak böyle yapar mıyız?Vicdanı ile cüzdanı,Hezeyanıyla iz'anı yer değiştirmemiş herkes kabul edecek ki, bizim bir başkasının dinine tahammülsüzlük gibi bir zaafımız yoktur.Çünkü bize bunu dinimiz de emretmiyor.Biz kimsenin hatırı, satırı ve katırı için de dinimizden asla taviz vermeyiz, şu ana kadar da vermedik.Yukarıda kısaca izah etmeye çalıştığım ayan beyan hususlardan ve misallerden yine de bir şey anlamayana Allah akıl fikir versin diye dua etsem kabul olur mu acaba?Anlatabildim mi Genç kardeşim, sana ve diğerlerine?
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024