Türkiye'de en zor iş, aklı korumak oldu. Çünkü akıl emniyeti hiç kalmadı. Gerçi mal ve can emniyeti de her geçen gün azalıyor, ama devlet, iyi kötü onları koruma görevini sürdürüyor. Akıl ise öyle değil. Onu, bizzat sahibi korumak zorundadır. Aklımızı kimden koruyacağız? Herkesten, en çok da siyasi parti liderlerinden ve medyadan. Zira onlar, milletin ruh sağlığını bombardıman ediyorlar. Bu sebepten psikologlar ve sosyologlar, siyasi parti liderlerinin ve özellikle de iktidarda olanların ruh sağlığının sık sık kontrol edilmesini salık veriyorlar.Türkiye'de aklı zorlayan işlerden yalnızca birini, meselâ AB'yi ele alsanız, yapılanları ve söylenenleri düşünseniz, yeter. Aklınız kalmışsa, koruyamazsınız. Delirmesiniz bile, deliye dönersiniz. "AB devlet politikasıdır, AB'ye girmezsek batarız, yok oluruz" diyen liderler, kısa bir zaman sonra, "AB, Türkiye'yi bölmek istiyor" diye şikayet etmeye başladılar. Halbuki devlet adamı, bugünü, geleceği görerek yaşar. Demek ki bizimkiler, bir gün sonrasını görmeden yaşıyorlarmış. Bunlardan biri olan Bülent Ecevit, "Korkarım, Türkiye'yi bölecekler. ABD ve İngiltere'nin yardımı ile Türkiye'nin Güneydoğusu adım adım bizden koparılıyor" diyor. Devam ediyor Ecevit: "Türkiye'nin bugün bölünme tehdidiyle karşı karşıya kalmasında birinci derecede AB ülkeleri sorumludur.... Birileri bu nedenle AB ile ilişkilerin askıya alınmasını savunuyor. Ama buna rağmen AB ile ilişkileri askıya almak gerekmiyor". İşte, Türkiye'yi idare edenlerin ruh hali böyle. Hem "AB bizi bölmeye çalışıyor" diyorlar, hem de Türkiye'yi AB'ye mahkum görüyorlar. Bu kafa karışıklığına akıl mı dayanır?Bülent Ecevit'in eşi Rahşan hanım da şöyle diyor: "AB ve Amerika'nın arzusu Türkiye'yi birkaç parçaya bölmek. Özellikle ABD, İsrail lehine bunu çok istiyor. İsrail'i daha büyük bir İsrail haline getirmeye çalışıyor. Büyük Ortadoğu Projesi de bunun için ortaya atılmış bir proje". Evet, teşhis doğru, fakat tedavi yok. Ecevitler'den beklenen çözüm teklifidir, malumu ilâm değil. Avrupalıların asıl maksadını ahir ömründe de olsa anlayan Bülent Ecevit, Avrupalılara şöyle dememiz gerektiğini ifade ediyor: "Biz Avrupa ülkesiyiz. Yüzyıllarca Avrupa'nın birçok ulusunu Osmanlı yönetti. Yani biz buranın halkıyız. O nedenle bizi buradan kovmaya ne hakkınız, ne de gücünüz var. Biz de küssek bile bu coğrafyadan ayrılıp Orta Asya'ya dönecek değiliz". Sayın Ecevit, ömrüne bereket, biz elbette dönmek istemeyiz. Ama Avrupalıların ideali, ya bizi zorla sürmek, ya da yok etmektir. Avrupalılar, hiçbir dönemde, bu idealine bu kadar yaklaşmamışlardır. Siz söylüyorsunuz, "Türkiye'nin bugün olduğu gibi kritik bir döneme girmediğini". Yine siz söylüyorsunuz, "iktidar ve askerin bu boşluğu dolduramadığını". Bu boşluk doldurulamazsa, bu gidiş tersine döndürülemezse, Avrupalılar, Türkiye'ye de Endülüs'ün kaderini yaşatacaklardır. Bunda şüpheniz olmasın.İngiltere'nin eski başbakanlarından William Ewart Glasdstone bu amacı ve Avrupalıların Türklere bakışını ta 1876 yılında şu sözlerle açıklamıştı: "Türkler insanlığın insan olmayan örnekleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli veya Anadolu'da yok etmeliyiz. Türklerin yaptıkları kötülükler yalnız bir suretle ortadan kaldırılabilir. Kendileri yok olmakla". İşte, Avrupalının değişmeyen, değişmeyecek olan bakışı budur. Bunun dışındaki söz ve davranışlar, yalandır, hiledir, aldatmacadır. Bunlar bilindiği ve görüldüğü halde, yine neden "illa da AB'ye girmek zorundayız" deniliyor? Milleti çıldırtmak için mi? AB'ciler, milleti tımarhanelik etmeye çalışsa da millet, onları dinlemeyerek aklını koruyacaktır. Mesela ben öyle yapıyorum. AB'ci liderleri hiç dinlemedim, dinlemiyorum da. Benim gözüm, kulağım baştan beri AB'ye karşı kesin olarak tavrını ortaya koyan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ta. Sayın Baş'ı zaman, haklı çıkardı. Sadece AB konusun da mı? Hayır, her konuda. Bundan dolayı "aklını ve gönlünü korumak isteyenler için en emin adres, o merciidir" diyoruz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018