Başbakan Erdoğan, tatilini geçirdiği memleketi Rize'de Alman Büyükelçisini ağırladı.
Başbakanı asıl heyecanlandıran ise Batılı medyanın "muhteşem ikili" diye kendisi ile birlikte "aile fotoğrafları" ile verdiği Yunan Başbakanı Simitis'i ağırlayacak olması.
Başbakan o kadar heyecanlı ki, doğduğu memleketinde ağırlamak istediği için bir nevi Rize'yi teftişe gitmiş edasında.
Ev sahibi olarak Rize'ye Simitis'i ağırlamaya pek uygun bulmamış olacak ki, Erdoğan, hemşehrilerine çıkışıyor; "çok kötü evler yapıyorsunuz" Beni niye örnek almıyorsunuz?
Rizeli neye uğradığını şaşırıyor. Biraz da tepesi atıyor ve karşılığını veriyor: "İmkanımız var da mı yapmıyoruz." Erdoğan pişkince "var var" diyor.
Erdoğan hali, "ekmeğimiz yok" diye şikayet eden halkına "ekmeğiniz yoksa pasta yapın" diyen Fransız Kraliçesi Antuanet'i andırıyor.
Biliyorsunuz Antuanet'in bu vurdumduymazlığı Fransız ihtilalinin gerekçesi olmuştu.
Sadece Başbakan değil, Bakanları da milletin yakıcı gündeminden uzak, milletle irtibatlarını yazlıklarına giderken uzaktan gördükleri kalabalık çanakçı medya yazarlarını AKP'li Bakanlara Türkiye manzarasını soruyor. Onlar da tatil bölgelerinde Ege ve Akdeniz sahillerinde tanık oldukları cıvıl cıvıl hareketlilikten dem vurarak "iyi iyi" diyor. Oysa Ege ve Akdeniz sahillerindeki "vur patlasın, çal oynasıncılar" repo ve faizle beslenen "mutlu azınlık".
AKP'liler Anadolu'dan kaçıp kendilerini Akdeniz sahillerine atıp rahatlatırken meydanı boş bulan Alman elçisi Karadeniz'den Doğu Anadolu'ya doğru tüm Türkiye'yi teftiş ediyor.
Eee, AB'den tarih almak için takla atan iktidar ve muhalefet olduktan sonra...
Alman Büyükelçisi, Karadeniz teftişinde İslam'a kin kusuyor. AB'nin başörtüsü yasağını savunan Alman elçi, İslam'ın başörtüsü emrinin kadın-erkek eşitliği ile bağdaşmadığı hezeyanında bulunuyor.
Ne hikmetse iktidarın çanakçısı medya, elçinin bu hezeyanlarını gizledi.
Neyse ki, yerel medya sayesinde öğrendik.
Başbakan Erdoğan ağırlarken AKP Meclisi olağanüstü toplantıya çağırarak AB uyruğu doğrultusunda kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere TCK yasasını değiştirmek istiyor. Yeni tasarı da elçinin rahatsız olduğu başörtüsüne yasak ve şapka giymeyenlere yeni cezalar geliyor. Kur'an Kursu açmaya ve din adamının iktidarı eleştirmesine cezalar da cabası...
Elçi Doğu Anadolu'da da "Azerbaycan'ın Karabağ'dan vazgeçmesi ve Ermenistan'la sınır kapısının açılmasını" istiyor.
AKP iktidarı AB'den müzakere tarihi almak için İslam'ın hükümlerini yasaklamayı göze alıyor. AKP, her halde bu ev ödevleri doğrultusunda gereken adımları atacaktır.
AKP uysallaştıkça elçi küstahlaşıyor.
Başbakanı asıl heyecanlandıran ise Batılı medyanın "muhteşem ikili" diye kendisi ile birlikte "aile fotoğrafları" ile verdiği Yunan Başbakanı Simitis'i ağırlayacak olması.
Başbakan o kadar heyecanlı ki, doğduğu memleketinde ağırlamak istediği için bir nevi Rize'yi teftişe gitmiş edasında.
Ev sahibi olarak Rize'ye Simitis'i ağırlamaya pek uygun bulmamış olacak ki, Erdoğan, hemşehrilerine çıkışıyor; "çok kötü evler yapıyorsunuz" Beni niye örnek almıyorsunuz?
Rizeli neye uğradığını şaşırıyor. Biraz da tepesi atıyor ve karşılığını veriyor: "İmkanımız var da mı yapmıyoruz." Erdoğan pişkince "var var" diyor.
Erdoğan hali, "ekmeğimiz yok" diye şikayet eden halkına "ekmeğiniz yoksa pasta yapın" diyen Fransız Kraliçesi Antuanet'i andırıyor.
Biliyorsunuz Antuanet'in bu vurdumduymazlığı Fransız ihtilalinin gerekçesi olmuştu.
Sadece Başbakan değil, Bakanları da milletin yakıcı gündeminden uzak, milletle irtibatlarını yazlıklarına giderken uzaktan gördükleri kalabalık çanakçı medya yazarlarını AKP'li Bakanlara Türkiye manzarasını soruyor. Onlar da tatil bölgelerinde Ege ve Akdeniz sahillerinde tanık oldukları cıvıl cıvıl hareketlilikten dem vurarak "iyi iyi" diyor. Oysa Ege ve Akdeniz sahillerindeki "vur patlasın, çal oynasıncılar" repo ve faizle beslenen "mutlu azınlık".
AKP'liler Anadolu'dan kaçıp kendilerini Akdeniz sahillerine atıp rahatlatırken meydanı boş bulan Alman elçisi Karadeniz'den Doğu Anadolu'ya doğru tüm Türkiye'yi teftiş ediyor.
Eee, AB'den tarih almak için takla atan iktidar ve muhalefet olduktan sonra...
Alman Büyükelçisi, Karadeniz teftişinde İslam'a kin kusuyor. AB'nin başörtüsü yasağını savunan Alman elçi, İslam'ın başörtüsü emrinin kadın-erkek eşitliği ile bağdaşmadığı hezeyanında bulunuyor.
Ne hikmetse iktidarın çanakçısı medya, elçinin bu hezeyanlarını gizledi.
Neyse ki, yerel medya sayesinde öğrendik.
Başbakan Erdoğan ağırlarken AKP Meclisi olağanüstü toplantıya çağırarak AB uyruğu doğrultusunda kadın-erkek eşitliği başta olmak üzere TCK yasasını değiştirmek istiyor. Yeni tasarı da elçinin rahatsız olduğu başörtüsüne yasak ve şapka giymeyenlere yeni cezalar geliyor. Kur'an Kursu açmaya ve din adamının iktidarı eleştirmesine cezalar da cabası...
Elçi Doğu Anadolu'da da "Azerbaycan'ın Karabağ'dan vazgeçmesi ve Ermenistan'la sınır kapısının açılmasını" istiyor.
AKP iktidarı AB'den müzakere tarihi almak için İslam'ın hükümlerini yasaklamayı göze alıyor. AKP, her halde bu ev ödevleri doğrultusunda gereken adımları atacaktır.
AKP uysallaştıkça elçi küstahlaşıyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014