Seçimlerin hemen ardından AKP ile ilgili şu tespiti yapmıştık: AKP her ne kadar tek başına iktidara gelmiş güçlü bir hükümet görüntüsü veriyorsa da iki ciddi handikapı var. Birincisi partinin eski ANAP'lıların ağır bastığı koalisyon görüntüsü. Diğeri, bu yapıyı kendi lehine kullanmak isteyen AKP'yi destekleyen güç odakları.
Bu iki kıskaç, AKP'nin oy'unu aldığı millet tabanından çok, ülkemizi kuşatan güç odaklarına meyletmesine neden olabilir.
Bu durumda AKP de MHP'nin uğradığı akıbete uğrayabilir.
AKP'nin, bir ay gibi kısa bir zamanda verdiği fotoğraf, endişemizi haklı çıkarıyor.
AKP, zor bir tercihle karşı karşıya. AKP de, ülkemize çöreklenen iç ve dış güç odaklarının iştahlarına "dur" diyecek iradeden çok, kendini ispat ve yaranma duygusu ile bu güçlerin iştahını kabartıyor.
Önce şu IMF meselesini ele alalım: Yapılan kamuoyu yoklamalarında ilginç bir tespit var.
AKP'ye oy veren seçmenin yarısı, IMF ile ilişkilerin derhal kesilmesini, yüzde 80'i ise ilk fırsatta IMF'den kurtulunmasını istiyor.
Oysa AKP, başından beri IMF ile ilişkileri"devlette devamlılık esastır" masum gerekçesiyle savunuyor. Hazineden Sorumlu Bakan Kemal Babacan'ın konuşmalarının tamamı, IMF taahhütlerine sadık kalmak ve borç çevirtmek üstüne. AKP tabanının bu konuda kafası hayli karışık. Şimdilik "sabır çekiyor". Hükümetin bir şekilde ekonomiyi düzelteceğine inanmak istiyor. Ama IMF ile bu işin olmayacağının da bilincinde...
Bıçak kemiğe dayandıkça söylenmeye başlıyor.
AB, Irak ve Kıbrıs gündemi ile iktidarın oyalanmasına içeriyor.
Bir an evvel ekonomide bir şeylerin yapılmasını bekliyor.
Gelelim AB meselesine...
AKP seçmeninin yarısından fazlası AB'ye karşı. Milletin yüzde 90'ı AB'nin Türkiye'yi üye almayacağını biliyor. Hükümetin, AB üyesi devletlerine yalvar yakar olmasına anlam veremiyor.
AKP'li seçmen, seçimlerden önce Erdoğan'ın AB savunuculuğuna, "takiyye" diyordu. "Ne yapsın, böyle idare etmek zorunda. Hele bir iktidara gelsin görürsünüz" diyordu.
AKP'nin, iktidarda AB'den daha AB'ci, Yılmaz'dan daha "teslimiyetçi" duruşu ile şokta.
Erdoğan, AB hezimetini medyanın tesellileri sayesinde atlatmış gözüküyor.
Seçmen, en büyük şoku Kıbrıs konusunda yaşıyor. Kıbrıs konusunda, değil AKP tabanı; değil millet; Batı medyası dahi Erdoğan'ın Kıbrıs kozunu iyi kullanamadığını yazıyor.
Kıbrıs konusunda izlenen teslimiyetçi tutum, Kıbrıs'ta şimdiden iç kargaşaya yol açmış durumda.
IMF politikalarına harfiyen uymayı devlette devamlılığın gereği olarak açıklayan Erdoğan, ne hikmetse Kıbrıs konusunda devlet politikası ile kendi politikalarının ayrı olduğunu savunuyor.
Bu ayrı duruşlarının ne olduğunu Dışişleri Bakanı Yakış'ın açık sözcülüğü sayesinde öğreniyoruz: "Kıbrıs'ta anlaşma olmazsa Türk Ordusu işgalci duruma düşer".
Herhalde, Yunan Dışişleri Bakanı da aynı şeyleri söylerdi. AKP'nin Kıbrıs konusundaki farklı duruşu, bazı gazetecileri öylesine coşturdu ki, işi Kıbrıs'ı satma önerisine kadar götürdüler.
AKP, derlenip toparlanmaz küresel güç odaklarına sırtını dönüp milletin hassasiyetlerini dikkate almazsa, hızla altının boşaldığını görecek.
Bu iki kıskaç, AKP'nin oy'unu aldığı millet tabanından çok, ülkemizi kuşatan güç odaklarına meyletmesine neden olabilir.
Bu durumda AKP de MHP'nin uğradığı akıbete uğrayabilir.
AKP'nin, bir ay gibi kısa bir zamanda verdiği fotoğraf, endişemizi haklı çıkarıyor.
AKP, zor bir tercihle karşı karşıya. AKP de, ülkemize çöreklenen iç ve dış güç odaklarının iştahlarına "dur" diyecek iradeden çok, kendini ispat ve yaranma duygusu ile bu güçlerin iştahını kabartıyor.
Önce şu IMF meselesini ele alalım: Yapılan kamuoyu yoklamalarında ilginç bir tespit var.
AKP'ye oy veren seçmenin yarısı, IMF ile ilişkilerin derhal kesilmesini, yüzde 80'i ise ilk fırsatta IMF'den kurtulunmasını istiyor.
Oysa AKP, başından beri IMF ile ilişkileri"devlette devamlılık esastır" masum gerekçesiyle savunuyor. Hazineden Sorumlu Bakan Kemal Babacan'ın konuşmalarının tamamı, IMF taahhütlerine sadık kalmak ve borç çevirtmek üstüne. AKP tabanının bu konuda kafası hayli karışık. Şimdilik "sabır çekiyor". Hükümetin bir şekilde ekonomiyi düzelteceğine inanmak istiyor. Ama IMF ile bu işin olmayacağının da bilincinde...
Bıçak kemiğe dayandıkça söylenmeye başlıyor.
AB, Irak ve Kıbrıs gündemi ile iktidarın oyalanmasına içeriyor.
Bir an evvel ekonomide bir şeylerin yapılmasını bekliyor.
Gelelim AB meselesine...
AKP seçmeninin yarısından fazlası AB'ye karşı. Milletin yüzde 90'ı AB'nin Türkiye'yi üye almayacağını biliyor. Hükümetin, AB üyesi devletlerine yalvar yakar olmasına anlam veremiyor.
AKP'li seçmen, seçimlerden önce Erdoğan'ın AB savunuculuğuna, "takiyye" diyordu. "Ne yapsın, böyle idare etmek zorunda. Hele bir iktidara gelsin görürsünüz" diyordu.
AKP'nin, iktidarda AB'den daha AB'ci, Yılmaz'dan daha "teslimiyetçi" duruşu ile şokta.
Erdoğan, AB hezimetini medyanın tesellileri sayesinde atlatmış gözüküyor.
Seçmen, en büyük şoku Kıbrıs konusunda yaşıyor. Kıbrıs konusunda, değil AKP tabanı; değil millet; Batı medyası dahi Erdoğan'ın Kıbrıs kozunu iyi kullanamadığını yazıyor.
Kıbrıs konusunda izlenen teslimiyetçi tutum, Kıbrıs'ta şimdiden iç kargaşaya yol açmış durumda.
IMF politikalarına harfiyen uymayı devlette devamlılığın gereği olarak açıklayan Erdoğan, ne hikmetse Kıbrıs konusunda devlet politikası ile kendi politikalarının ayrı olduğunu savunuyor.
Bu ayrı duruşlarının ne olduğunu Dışişleri Bakanı Yakış'ın açık sözcülüğü sayesinde öğreniyoruz: "Kıbrıs'ta anlaşma olmazsa Türk Ordusu işgalci duruma düşer".
Herhalde, Yunan Dışişleri Bakanı da aynı şeyleri söylerdi. AKP'nin Kıbrıs konusundaki farklı duruşu, bazı gazetecileri öylesine coşturdu ki, işi Kıbrıs'ı satma önerisine kadar götürdüler.
AKP, derlenip toparlanmaz küresel güç odaklarına sırtını dönüp milletin hassasiyetlerini dikkate almazsa, hızla altının boşaldığını görecek.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014