Alaca ilçesinin tarihi ve halkın sorunları
Çorum’un şirin ilçelerinden biri olan Alaca, zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir
21.06.2025 00:10:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Çorum'un şirin ilçelerinden biri olan Alaca, zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. İlçenin adı, Osmanlı dönemi tereke ve gümrük defterlerinde geçen "alaca" kumaşlardan gelmektedir.
Bu kumaşlar, 15. yüzyıldan itibaren Mısır, Şam, Hindistan ve Tire gibi bölgelerden temin edilerek kaftan, çarşaf, kilim gibi eşyalarda kullanılmıştır. Alaca, Hüseyinova veya Hüseyinabad olarak anılan bir kasaba iken 1919'da ilçe statüsüne kavuşmuş ve 1932'de resmi olarak Alaca adını almıştır.
Alaca'nın tarihi, antik çağlara uzanır. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar, Galatların, Romalıların, Bizanslıların, Emevîlerin, Abbasîlerin, Selçukluların ve Osmanlıların izlerini taşımaktadır. Özellikle Alaca Höyük, ilçenin en önemli tarihi hazinesidir.
MÖ 3000'lerden itibaren Hatti, Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar barındıran bu höyük, dört farklı kültür katmanıyla dikkat çeker. Hatti prens ve prenses mezarları, Hitit güneş kursları, altın ve gümüşten yapılmış ölü hediyeleri, Anadolu'nun erken dönemdeki yüksek kültür seviyesini yansıtır.
Kültürel açıdan Alaca, geleneksel Türk kültürünün izlerini taşır. Yöresel yemekler arasında keşkek, çatal aşı, madımak ve Alaca'ya özgü et yemekleri öne çıkar. El sanatları, özellikle dokumacılık ve alaca kumaş üretimi, ilçenin kültürel kimliğinde önemli bir yer tutar. Ancak bu geleneksel zanaatlar, çırak bulunmaması nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıyadır.
Tarihi Yapılar
Alaca Höyük, ilçenin en önemli tarihi yapısıdır. 1835'te W.C. Hamilton tarafından "İmat Höyüğü" adıyla tanıtılan bu höyük, 1935'te Atatürk'ün talimatıyla Türk Tarih Kurumu tarafından sistemli kazılara açılmıştır.
Höyükteki Sfenksli Kapı ve Poternli Kapı, Hitit mimarisinin görkemli örneklerindendir. Frig dönemine ait kare planlı taş temelli yapılar ve Hitit dönemine ait anıtsal binalar, bölgenin tarihsel zenginliğini gözler önüne serer.
Bunun yanı sıra, Alaca çevresinde Roma dönemine ait mezarlar, sikkeler, takılar ve seramik parçaları bulunmuştur. Eskiyapar, Çikhasan-Pazarlı ve Kabil Kalesi gibi ören yerleri, ilçenin Roma ve Bizans dönemlerindeki önemini ortaya koyar.
Osmanlı döneminde inşa edilen camiler ve diğer yapılar da ilçenin tarihi dokusunu tamamlar. Ancak, 16. yüzyıldan itibaren depremler ve kıtlık gibi doğal afetler, bölgedeki yapıların zarar görmesine neden olmuştur. Örneğin, 1578 ve 1758 depremleri, Çorum ve çevresinde, Alaca dahil, ciddi yıkımlara yol açmıştır.
Alaca halkı, ekonomik, çevresel ve altyapısal sorunlarla karşı karşıyadır

Ekonomik Zorluklar: Alaca'nın geçim kaynakları arasında tarım, hayvancılık ve geleneksel zanaatlar bulunur. Ancak, dokumacılık gibi geleneksel meslekler, yeni nesillerin ilgisizliği ve çırak eksikliği nedeniyle kaybolma tehlikesi altındadır. Bölgedeki ekonomik refah, tarım ve küçük çaplı ticaretle sınırlıdır.
Çevresel Sorunlar: Alaca çevresinde bulunan sanayi tesislerinin atıkları, özellikle su kaynaklarını tehdit etmektedir. Yerel halk ve çevre örgütleri, bu kirliliğe çözüm talep etmektedir. Benzer bir sorun, Gerede Çayı'nda görülen kirlilikten esinlenerek Alaca'da da çevre bilincinin artırılması gerektiği söylenebilir.
Altyapı ve Ulaşım: Alaca, Çorum-Yozgat yolunda stratejik bir konuma sahip olsa da, ulaşım altyapısı yeterli değildir. Kış aylarında yoğun kar yağışı, yollarda aksamalara ve kazalara neden olmaktadır. Ayrıca, deprem riski yüksek bir bölgede yer alan Alaca'da, altyapı güçlendirme çalışmaları halkın talepleri arasındadır.
Sosyal ve Kültürel Değişim: Alaca, tarih boyunca farklı kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Bizans döneminde Rumlaşma, Osmanlı döneminde isyanlar ve eşkıya hareketleri, bölgenin sosyal yapısını etkilemiştir. Günümüzde ise kültürel mirasın korunması ve turizm potansiyelinin değerlendirilmesi için daha fazla çaba gerektiği belirtilmektedir.
Bu kumaşlar, 15. yüzyıldan itibaren Mısır, Şam, Hindistan ve Tire gibi bölgelerden temin edilerek kaftan, çarşaf, kilim gibi eşyalarda kullanılmıştır. Alaca, Hüseyinova veya Hüseyinabad olarak anılan bir kasaba iken 1919'da ilçe statüsüne kavuşmuş ve 1932'de resmi olarak Alaca adını almıştır.
Alaca'nın tarihi, antik çağlara uzanır. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar, Galatların, Romalıların, Bizanslıların, Emevîlerin, Abbasîlerin, Selçukluların ve Osmanlıların izlerini taşımaktadır. Özellikle Alaca Höyük, ilçenin en önemli tarihi hazinesidir.
MÖ 3000'lerden itibaren Hatti, Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar barındıran bu höyük, dört farklı kültür katmanıyla dikkat çeker. Hatti prens ve prenses mezarları, Hitit güneş kursları, altın ve gümüşten yapılmış ölü hediyeleri, Anadolu'nun erken dönemdeki yüksek kültür seviyesini yansıtır.
Kültürel açıdan Alaca, geleneksel Türk kültürünün izlerini taşır. Yöresel yemekler arasında keşkek, çatal aşı, madımak ve Alaca'ya özgü et yemekleri öne çıkar. El sanatları, özellikle dokumacılık ve alaca kumaş üretimi, ilçenin kültürel kimliğinde önemli bir yer tutar. Ancak bu geleneksel zanaatlar, çırak bulunmaması nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıyadır.
Tarihi Yapılar
Alaca Höyük, ilçenin en önemli tarihi yapısıdır. 1835'te W.C. Hamilton tarafından "İmat Höyüğü" adıyla tanıtılan bu höyük, 1935'te Atatürk'ün talimatıyla Türk Tarih Kurumu tarafından sistemli kazılara açılmıştır.
Höyükteki Sfenksli Kapı ve Poternli Kapı, Hitit mimarisinin görkemli örneklerindendir. Frig dönemine ait kare planlı taş temelli yapılar ve Hitit dönemine ait anıtsal binalar, bölgenin tarihsel zenginliğini gözler önüne serer.
Bunun yanı sıra, Alaca çevresinde Roma dönemine ait mezarlar, sikkeler, takılar ve seramik parçaları bulunmuştur. Eskiyapar, Çikhasan-Pazarlı ve Kabil Kalesi gibi ören yerleri, ilçenin Roma ve Bizans dönemlerindeki önemini ortaya koyar.
Osmanlı döneminde inşa edilen camiler ve diğer yapılar da ilçenin tarihi dokusunu tamamlar. Ancak, 16. yüzyıldan itibaren depremler ve kıtlık gibi doğal afetler, bölgedeki yapıların zarar görmesine neden olmuştur. Örneğin, 1578 ve 1758 depremleri, Çorum ve çevresinde, Alaca dahil, ciddi yıkımlara yol açmıştır.
Alaca halkı, ekonomik, çevresel ve altyapısal sorunlarla karşı karşıyadır

Ekonomik Zorluklar: Alaca'nın geçim kaynakları arasında tarım, hayvancılık ve geleneksel zanaatlar bulunur. Ancak, dokumacılık gibi geleneksel meslekler, yeni nesillerin ilgisizliği ve çırak eksikliği nedeniyle kaybolma tehlikesi altındadır. Bölgedeki ekonomik refah, tarım ve küçük çaplı ticaretle sınırlıdır.
Çevresel Sorunlar: Alaca çevresinde bulunan sanayi tesislerinin atıkları, özellikle su kaynaklarını tehdit etmektedir. Yerel halk ve çevre örgütleri, bu kirliliğe çözüm talep etmektedir. Benzer bir sorun, Gerede Çayı'nda görülen kirlilikten esinlenerek Alaca'da da çevre bilincinin artırılması gerektiği söylenebilir.
Altyapı ve Ulaşım: Alaca, Çorum-Yozgat yolunda stratejik bir konuma sahip olsa da, ulaşım altyapısı yeterli değildir. Kış aylarında yoğun kar yağışı, yollarda aksamalara ve kazalara neden olmaktadır. Ayrıca, deprem riski yüksek bir bölgede yer alan Alaca'da, altyapı güçlendirme çalışmaları halkın talepleri arasındadır.
Sosyal ve Kültürel Değişim: Alaca, tarih boyunca farklı kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Bizans döneminde Rumlaşma, Osmanlı döneminde isyanlar ve eşkıya hareketleri, bölgenin sosyal yapısını etkilemiştir. Günümüzde ise kültürel mirasın korunması ve turizm potansiyelinin değerlendirilmesi için daha fazla çaba gerektiği belirtilmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.