Üç öküz masalından terörsüz Türkiye’ye

"Üç Öküz" hikayesi bir masal gibi görünse de Türkiye'nin son 40 yılına ayna tutan bir ibret öyküsüdür. Akça öküz, kara öküz ve sarı öküz; farklı etnik kökenleri, farklı inançları ama aynı vatanı paylaşan insanları temsil eder. Bu birliktelik, dışarıdan bakıldığında korku verirken, içeride parçalanmadığı sürece güvencedir. Ancak hikâyedeki "aslan" yani kurnaz ve çıkarcı aktör, bu birliği bozarak hepsini tek tek yutar. Bugünkü Türkiye'de bu aslan, etnik fitne çıkartan dış güçler ve onların içerideki uzantılarıdır. Amaçları, kardeşleri birbirine düşürüp vatanın lokmalar halinde yutulmasıdır.

TERÖRÜ DOĞURAN SEBEPLER: İŞSİZLİK, ADALETSİZLİK, UMUTSUZLUK

Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuşmalarından hatırladığımız gibi, Türkiye'de terör, Kürt vatandaşlarımızın Türk vatandaşlığına düşmanlık duymasından değil; uzun yıllar boyunca sosyal ve ekonomik adaletsizliğe uğramalarından doğmuştur. Bir vatandaş, sırf Şırnak Lisesi'nde okudu diye Trabzon'daki öğrenciyle aynı sınava tabi tutulursa, hukuk ve eğitimde eşitlik hayal olur. Fakirlik, işsizlik, eğitimsizlik iç içe geçtikçe, genç beyinler dağa çıkar, silahı kurtuluş zanneder.

Ancak bu sorun sadece Güneydoğu'ya ait değil. Karadeniz'in, Orta Anadolu'nun, Ege'nin de benzer sorunları var. Farklıymış gibi gösterilen acılar aslında aynıdır. O yüzden, çözüm de herkes için ortak bir sistemdedir: sosyal adalet.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE'NİN ANAHTARI: HAKÇA PAYLAŞIM VE MİLLİ BÜTÜNLÜK

Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Türkiye, Türk milletinindir" sözü, etnik dışlamayı değil; millet kavramının kültürel, dini ve siyasi birlikle yoğrulmuş tanımını ifade eder. O milleti oluşturan her unsur—Kürt, Laz, Çerkez, Süryani—aynı kazan içinde yoğrulmuştur. Bu kazan "Türklük" adını almıştır ama özü, birlikte yaşamanın adıdır.

Haydar Hoca'nın ortaya koyduğu sosyal modelde, her Türk hanımına maaş, her gence eğitim, her işsize iş, her hastaya şifa vadedilir. Bu vaatler, yalnızca seçim söylemi değil, Türkiye'de terörü doğuran yapısal eşitsizlikleri çözme projesidir. Çünkü "cebine para giren, çocuğu okuyan, hastası tedavi olan" bir aileden dağa adam çıkmaz.

BÖLMEK DEĞİL BİRLEŞTİRMEK: GERÇEK ÇÖZÜM MODELİ

Türkiye'nin geleceği, halkları ayrıştırmakta değil; sorunları birleştirerek çözmekte yatar. Hacı Bektaş'ın Anadolu'da yaptığı gibi, farklı halkları bir millet çatısı altında toplamak, yalnızca kültürel bir görev değil; aynı zamanda güvenlik, ekonomi ve siyaset açısından da zorunluluktur.

Terörün bahanesi "kimlik"tir, ancak gerçeği "geçim"dir. Bugün ne DEM'in ne de mevcut hükümetlerin vadettiği projelerde gerçek bir kalkınma programı yok. Ne okullar ne hastaneler ne de istihdam projeleri gündemde. Sadece renk değiştirerek siyaset yapılmakta. Oysa asıl değişim, sistemin kendisinde olmalıdır.

AHKÂM-I HATİME

Üç öküzün hikâyesindeki gibi, birliğimizi yitirirsek hepimiz aslana yem oluruz. Ancak aslanı durdurmanın yolu, sadece silahla değil; adaletle, üretimle, kardeşlikle, milli ruhla mümkündür.

Terörsüz bir Türkiye, ancak etnik fitneleri boşa çıkaran bir kardeşlik iklimiyle mümkün olur. Bu da milli ruh, sosyal adalet ve güçlü bir devlet modeliyle inşa edilir. Bu da ancak millî kimliğini bilen, kendine dönen, kendi değerleriyle ayağa kalkan bir Türkiye ile başarılabilir.

Yeter ki birbirimizin derdini duyalım, el ele verelim ve bu yolda yürüyelim.