Ali Gedik Hocamızın kaleminden dua
Hiçbir ibadeti diğerinden ayırmadan, mukayese etmeden, gereğini ve faziletini tartışmadan, farzından, vacibinden, sünnetinden müstehabına kadar bütün ibadetleri büyük bir ihlas, azami gayret sadakat ve devamlılıkla yerine getirmek insan ve mü’min olmanın en yüce,en güzel ve en anlamlı tezahürüdür
17.11.2020 00:27:00





Dua, kulun Allah'a yönelip sığınmasıdır. Yani ondan olmakla O'nun olmak arasındaki isteklerdir, dileklerdir, yalvarışlardır,yakarışlardır.
Böylece herşeyin yaratıcısı,sahibi ve Rabbi olan Allah(cc), dua ile de kuluna sonsuzrahmetini, affını, ihsanını, yardımınılutfetmektedir. Ve dahası O'nunla olanlarla olmak, O'nunla olmayanlarla olmamak için ümit ve korkunun Allah'a arzıdır. Fatiha Suresindeki ilahi ifadesi ile "(Allah'ım) bize dosdoğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduklarının yoluna...Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil".
Cenab–ı Hak Kur'an–ı Kerim'in bu ilk suresinde "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla... Hamd (övme ve övülme) âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur... O, Rahman'dır ve Rahim'dir... Ceza (mükafat ve ceza) gününün sahibidir... (Rabbimiz) ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz" buyurarak önce Kendisini tanıtıyor ve ardından kulunun her işinde, her halinde Kendisiyle olanlarla olmasını, gayrısını terk etmesini istiyor.
Herşey Allah'ındır ve Allah'tandır

Bu; Kur 'an'ın, İslam'ın, dünyanın, ahiretin ve insanın temel ölçülerini, esaslarını tanıtan ve bildiren Fatiha Suresi duanın da önemini, gereğini, faziletini ve ölçülerini de ihtiva etmektedir.
Kulun iradesi, gücü, kudreti, kabiliyeti – ki bütün bunlar da Allah'tandır– ne olursa olsun asıl irade, güç, kudret sahibi yalnız ve yalnız Allah'tır. Herşey Allah'ındır ve Allah'tandır. Ve herşey tekrar Allah'a dönecektir. Bu kader insanoğlunun da kaderidir. Onun için bu gerçeğe inanıp gören mü'minler Bakara Suresinin 156. ayetinde: "Biz Allah'tan geldik yine O'na döneceğiz" derler.
"Biz ona şah damarından daha yakınız"

İşte kul geliş maksadının gerçekleşmesi için henüz bu dönüş olmadan Allah'a niyetiyle, sözüyle, fiil ve davranışlarıyla yönelmesi duanın bizzat kendisidir.
Bu geliş ve dönüş zamanını ve mesafesini siz nasıl değerlendirirseniz değerlendirin. Ama Cenab–ı Hak Kaf Suresinin 16. ayetinde "... Biz ona şah damarından daha yakınız" buyuruyor. Bu cümleden olarak, Bakara Suresinin 186. ayetinde "Kullarım Sana, Beni sorduğunda (söyle onlara) Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm" ilahi taahhüdünde bulunuyor.
Kulun, Allah'a yönelip sığınması

Âl–i İmran Suresinin 19, 193, 194. ayetlerinde Cenab–ı Hakkın dilediğini cehenneme koyacağını, zalimlerin hiçbir yardımcısının olmayacağını beyanla, mü'min kullarının ağzından, günahların affı, kötülüklerin örtülmesi, ruhların iyilerle beraber alınması, peygamberler vasıtasıyla vaad edilenlerin ikram edilmesi kıyamette rezil rüsvay etmemesi duasını yapıyor. Ve yine, "Ey Rabbimiz! Sen vaadinden dönmezsin" diye taahhüdünü tekraren teyid ediyor.
O halde, kul Allah'a Allah olduğu için, Allah'tan gelip Allah'a gideceği için, Allah'a muhtaç olduğu için, iradesinin, gücünün, kuvvetinin, kabiliyetlerinin kendisine ait olmadığı ve yetmeyeceği için kendisine, malına, mülküne, etrafına güvenip heva ve hevesine kapılacağı için unutabileceği, yanlış ve hata yapabileceği, günah işleyebileceği, kandırılıp aldatıbileceği, yoldan çıkıp sapıtabileceği için, imanın da, inkarın da, hidayetin de, dalaletin de, hayrın da, şerrin de Allah'tan olduğu ve buna iman ettiği için kulun Allah'a yönelip sığınması kadar tabii ve zaruri bir şey olmaz ve olamaz.
Kulun başka çaresi yok

Bütün bunlara şeytanı ve şeytanî yapılanmaları, nefsi ve nefsanî duyguları, ihtirasları eklediğimiz zaman işin bir de bu ezeli ve ebedi düşmandan kurtulmak, korunmak için kulun Allah'a yönelmesi ve sığınmasından başka bir çaresinin olmadığı da ortadadır.
Mülk Suresinin 2. Ayetindeki ölüm ve hayat gerçeğinin cennet veya cehennemle sonuçlanmasının bir imtihan sonucu ile bağlantılı olması münasebetiyle mü'min kulun bütün benliği ve bütün içtenliği ile yapacağı şey elbette Allah'a yönelmek ve sığınmak olacaktır.
Yine bu imtihan gerçeğinde Allah'ın Bakara Suresinin 155. ayetinde beyan ettiği, korku, açlık, yokluk, kıtlık, can ve mal kaybı ile karşı karşıya kaldığında kulun duadan yani Allah'a yönelmek ve sığınmaktan başka ne düşüncesi olabilir?
Nihayet günümüzde kıyamet alametlerinin adeta kapımızı çalıp, deccal fitnesinin körpe bedenleri, dimağları kadar işgal ve istila ile ifsat ettiği bir ortamda her an ve her yerde bilhassa tenha yerlerde, geceleri ve seher vaktinde Allah dostlarıyla, gözü yaşlı, ağzı dualılarla, pir–i faniler, sabi sübyanlarla Allah'a yönelip yalvarmayacaksın, yakartmayacaksın, boynunu büküp sığınmayacaksın, secdeye kapanıp ağlamayacaksın da ne yapacaksın!
Dua büyük faziletleri olan bir ibadettir

Dua, (her ibadetin kendine has önemi ve fazileti olduğu gibi) hayati öneme haiz çok büyük faziletleri olan bir ibadettir.
Hiçbir ibadeti diğerinden ayırmadan, mukayese etmeden, gereğini ve faziletini tartışmadan, farzından, vacibinden, sünnetinden müstehabına kadar bütün ibadetleri büyük bir ihlas, azami gayret sadakat ve devamlılıkla yerine getirmek insan ve mü'min olmanın en yüce,en güzel ve en anlamlı tezahürüdür.
O halde Kur'an–ı Kerim'deki peygamberlerin duası, bahusus Hz. Muhammed (as)'ın duaları, ashabın, tabiinin, insan–ı kamillerin duaları, ulemanın, evliyanın, salihlerin, zahidlerin, abidlerin duaları, anaların, babaların, evlatların, kardeşlerin duaları, meleklerin duaları…
Cenab–ı Hakkın kullarının ağzından yaptığı, yaptırdığı duaları ile dua edelim. Allah dualarınızı ve dualarımızı kabul etsin." Ali Gedik İcmal 2009
Hazırlayan; AknAydn
Böylece herşeyin yaratıcısı,sahibi ve Rabbi olan Allah(cc), dua ile de kuluna sonsuzrahmetini, affını, ihsanını, yardımınılutfetmektedir. Ve dahası O'nunla olanlarla olmak, O'nunla olmayanlarla olmamak için ümit ve korkunun Allah'a arzıdır. Fatiha Suresindeki ilahi ifadesi ile "(Allah'ım) bize dosdoğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduklarının yoluna...Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil".
Cenab–ı Hak Kur'an–ı Kerim'in bu ilk suresinde "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla... Hamd (övme ve övülme) âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur... O, Rahman'dır ve Rahim'dir... Ceza (mükafat ve ceza) gününün sahibidir... (Rabbimiz) ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz" buyurarak önce Kendisini tanıtıyor ve ardından kulunun her işinde, her halinde Kendisiyle olanlarla olmasını, gayrısını terk etmesini istiyor.
Herşey Allah'ındır ve Allah'tandır

Bu; Kur 'an'ın, İslam'ın, dünyanın, ahiretin ve insanın temel ölçülerini, esaslarını tanıtan ve bildiren Fatiha Suresi duanın da önemini, gereğini, faziletini ve ölçülerini de ihtiva etmektedir.
Kulun iradesi, gücü, kudreti, kabiliyeti – ki bütün bunlar da Allah'tandır– ne olursa olsun asıl irade, güç, kudret sahibi yalnız ve yalnız Allah'tır. Herşey Allah'ındır ve Allah'tandır. Ve herşey tekrar Allah'a dönecektir. Bu kader insanoğlunun da kaderidir. Onun için bu gerçeğe inanıp gören mü'minler Bakara Suresinin 156. ayetinde: "Biz Allah'tan geldik yine O'na döneceğiz" derler.
"Biz ona şah damarından daha yakınız"

İşte kul geliş maksadının gerçekleşmesi için henüz bu dönüş olmadan Allah'a niyetiyle, sözüyle, fiil ve davranışlarıyla yönelmesi duanın bizzat kendisidir.
Bu geliş ve dönüş zamanını ve mesafesini siz nasıl değerlendirirseniz değerlendirin. Ama Cenab–ı Hak Kaf Suresinin 16. ayetinde "... Biz ona şah damarından daha yakınız" buyuruyor. Bu cümleden olarak, Bakara Suresinin 186. ayetinde "Kullarım Sana, Beni sorduğunda (söyle onlara) Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm" ilahi taahhüdünde bulunuyor.
Kulun, Allah'a yönelip sığınması

Âl–i İmran Suresinin 19, 193, 194. ayetlerinde Cenab–ı Hakkın dilediğini cehenneme koyacağını, zalimlerin hiçbir yardımcısının olmayacağını beyanla, mü'min kullarının ağzından, günahların affı, kötülüklerin örtülmesi, ruhların iyilerle beraber alınması, peygamberler vasıtasıyla vaad edilenlerin ikram edilmesi kıyamette rezil rüsvay etmemesi duasını yapıyor. Ve yine, "Ey Rabbimiz! Sen vaadinden dönmezsin" diye taahhüdünü tekraren teyid ediyor.
O halde, kul Allah'a Allah olduğu için, Allah'tan gelip Allah'a gideceği için, Allah'a muhtaç olduğu için, iradesinin, gücünün, kuvvetinin, kabiliyetlerinin kendisine ait olmadığı ve yetmeyeceği için kendisine, malına, mülküne, etrafına güvenip heva ve hevesine kapılacağı için unutabileceği, yanlış ve hata yapabileceği, günah işleyebileceği, kandırılıp aldatıbileceği, yoldan çıkıp sapıtabileceği için, imanın da, inkarın da, hidayetin de, dalaletin de, hayrın da, şerrin de Allah'tan olduğu ve buna iman ettiği için kulun Allah'a yönelip sığınması kadar tabii ve zaruri bir şey olmaz ve olamaz.
Kulun başka çaresi yok

Bütün bunlara şeytanı ve şeytanî yapılanmaları, nefsi ve nefsanî duyguları, ihtirasları eklediğimiz zaman işin bir de bu ezeli ve ebedi düşmandan kurtulmak, korunmak için kulun Allah'a yönelmesi ve sığınmasından başka bir çaresinin olmadığı da ortadadır.
Mülk Suresinin 2. Ayetindeki ölüm ve hayat gerçeğinin cennet veya cehennemle sonuçlanmasının bir imtihan sonucu ile bağlantılı olması münasebetiyle mü'min kulun bütün benliği ve bütün içtenliği ile yapacağı şey elbette Allah'a yönelmek ve sığınmak olacaktır.
Yine bu imtihan gerçeğinde Allah'ın Bakara Suresinin 155. ayetinde beyan ettiği, korku, açlık, yokluk, kıtlık, can ve mal kaybı ile karşı karşıya kaldığında kulun duadan yani Allah'a yönelmek ve sığınmaktan başka ne düşüncesi olabilir?
Nihayet günümüzde kıyamet alametlerinin adeta kapımızı çalıp, deccal fitnesinin körpe bedenleri, dimağları kadar işgal ve istila ile ifsat ettiği bir ortamda her an ve her yerde bilhassa tenha yerlerde, geceleri ve seher vaktinde Allah dostlarıyla, gözü yaşlı, ağzı dualılarla, pir–i faniler, sabi sübyanlarla Allah'a yönelip yalvarmayacaksın, yakartmayacaksın, boynunu büküp sığınmayacaksın, secdeye kapanıp ağlamayacaksın da ne yapacaksın!
Dua büyük faziletleri olan bir ibadettir

Dua, (her ibadetin kendine has önemi ve fazileti olduğu gibi) hayati öneme haiz çok büyük faziletleri olan bir ibadettir.
Hiçbir ibadeti diğerinden ayırmadan, mukayese etmeden, gereğini ve faziletini tartışmadan, farzından, vacibinden, sünnetinden müstehabına kadar bütün ibadetleri büyük bir ihlas, azami gayret sadakat ve devamlılıkla yerine getirmek insan ve mü'min olmanın en yüce,en güzel ve en anlamlı tezahürüdür.
O halde Kur'an–ı Kerim'deki peygamberlerin duası, bahusus Hz. Muhammed (as)'ın duaları, ashabın, tabiinin, insan–ı kamillerin duaları, ulemanın, evliyanın, salihlerin, zahidlerin, abidlerin duaları, anaların, babaların, evlatların, kardeşlerin duaları, meleklerin duaları…
Cenab–ı Hakkın kullarının ağzından yaptığı, yaptırdığı duaları ile dua edelim. Allah dualarınızı ve dualarımızı kabul etsin." Ali Gedik İcmal 2009
Hazırlayan; AknAydn
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.