ABD Büyükelçisi'nden 'Türkiye-İsrail işbirliği' vurgusu

Dünya genelinde ve özellikle de bölgemizde çok önemli gelişmeler yaşanıyor.

Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta, Hazar'dan Akdeniz'e bölgemizde kurgulanan senaryoları çok iyi anlamamız lazım.

Türkiye'yi de ciddi tuzakların içine çekmeye çalışan senaryolar bunlar.

İstanbul'da gerçekleştirilen 41. İSEDAK Toplantısı'da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bölgemizde kurgulanan yeni emperyalist oyunda Kıbrıs adasının da menüye eklenmek istendiğine dair güçlü sinyaller alıyoruz" ifadelerini kullandı. Sayın Erdoğan'ın son yıllarda yaptığı en dikkat çekici açıklamalardan biriydi bu.

Esasen yeni bir emperyalist oyun da değil, çünkü Kıbrıs adası İsrail'in binlerce yıllık arzı mevut hedefinde bulunuyor.

ABD ise bir işgal projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde ve ayrıca enerji koridorlarına hakim olma planlarında Ada'yı en önemli konumlardan birisi olarak görüyor.

Peki, neden son zamanlarda Kıbrıs'a daha fazla yoğunlaştılar? Çünkü öncelikli olarak Suriye, Gazze ve Lübnan basamaklarını aşmaları gerekiyordu.

Gazze Şeridi'ni kontrol altına aldılar. Suriye'de kontrol edemedikleri Esad yönetimini devirip yerine kontrol edebildikleri Şara yönetimini devreye soktular. Lübnan'da ise korkulu rüyaları olan Hizbullah'ı etkisiz kılıp, yine kontrol edebildikleri Lübnan yönetimini etkinleştirdiler.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Ekim 2024'te sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu uyarıyı yapmıştı: 

"Çok yakında Kıbrıs gündeme gelecek. ABD ve İsrail'in gözü Kıbrıs'ta. Öcalan vs. işin sosu esas konu Doğu Akdeniz. Emperyal güçler Kıbrıs'ı istiyor. Ayık olalım."

Aynen Baş'ın aylar öncesinden uyardığı gibi, bütün bu gelişmelerden sonra sıra Kıbrıs'a geldi. Hem ABD, hem de İsrail özellikle Kıbrıs Güney Rum kesimine "savunma desteği" bahanesiyle askeri yığınak yapıyor.

ABD, Rum kesimine 1974 Barış Harekatı'ndan beri uyguladığı silah ihracatı yasağını kaldırdıktan sonra hem silah gönderiyor, hem de savunma anlaşmaları yaparak Ada'ya askerlerini gönderiyor. Malum, Rumlardan askeri üs talebinde de bulunmuştu ve bu konuda adımlar da atılmıştı.

İsrail de Kıbrıs'ın hem güneyinden, hem de KKTC'den toprak satın alıyor. Rum kesimine hava güvenlik sistemleri vererek, askeri anlamda da Ada'da hakimiyet kurmaya çalışıyor. KKTC basınında yer alan haberlere göre, KKTC'de Yahudilerin toprak alımının özellikle Ada'nın burun kısmı olan Diskarpaz bölgesinde olması dikkat çekiyor.

Bakın, son zamanlarda yeni gelişmeler de oldu.

ABD, Doğu Akdeniz'de "3+1 formatını" yeniden devreye sokarken, İsrail doğal gazını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) ulaştıracak yeni bir boru hattı inşası için ön mutabakat zaptı imzalandı.

Nedir 3+1 formatı? Yunanistan, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve ABD... ABD'nin, Doğu Akdeniz'de enerji ve diplomasi sahasında eşzamanlı olarak yürüttüğü hamlelerle bölgesel dengeleri kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme çalışması... 

İsrail'in, Akdeniz'deki Karish, Tanin ve Katalan gaz sahalarını işleten Energean şirketi ile GKRY'daki Cyfield şirketi arasında mutabakat zaptı imzalandı. 

Bu anlaşma kapsamında yeni bir boru hattıyla İsrail gazının GKRY'ye ihracının planlandığı ifade edildi. Projenin hayata geçmesi halinde, İsrail'in Karish sahasındaki gazın boru hattıyla GKRY'nin Larnaka şehrindeki elektrik santraline ulaştırılmasının amaçlandığı kaydedildi. 

Mısır'ın da destek verdiği bu projeyle, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının İsrail kaynağı olarak Avrupa'ya taşınması söz konusu.

Başta da belirttiğimiz gibi konu sadece Kıbrıs da değil, Hazar'dan Akdeniz'e tüm bölgeye ve enerji koridorlarına hakim olabilmek.

Bakın, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack neler söylüyor:

"Başkan (Trump) her yerde satranç tahtasını tamamen değiştirdi. Türkiye ve İsrail savaşmayacak. Bence bu olmayacak ve Hazar Denizi'nden Akdeniz'e kadar bir işbirliği göreceksiniz."

Barrack'ın bu açıklamasına dikkat çeken tek lider de BTP lideri oldu. BTP lideri Hüseyin Baş sosyal medya paylaşımında, "ABD Büyükelçisi Hazar'dan Akdeniz'e İsrail-Türkiye işbirliğini mi iddia ediyor, yoksa ben mi yanlış duydum" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı her konuşmada İsrail'i yerden yere vuruyor ama Barrack, "Hazar'dan Akdeniz'e Türkiye-İsrail işbirliği"nden bahsediyor. 

ABD-İsrail ikilisi, hem Hazar bölgesindeki Türki Cumhuriyetlerin enerji kaynaklarını Zengezur Koridoru ve Türkiye üzerinden, hem Körfez ülkelerinin enerji kaynaklarını Irak ve Türkiye üzerinden hem de Doğu Akdeniz kaynaklarını Rum kesimi ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya taşımanın adımlarını atıyor.

Bütün bu hamlelerde, Rusya, Çin ve İran'ın önünü kesmeye çalışıyor.

Dikkat ederseniz, hem enerji kaynaklarının tedarikçilerini, hem de o enerji kaynaklarını talep eden ülkeleri kontrol altına almış oluyor.

Evet, "bölgemizde kurgulanan emperyalist bir oyun" var, ama Türkiye mevcut siyasi anlayışla bu oyuna karşı bağımsız bir devlet olarak mücadele mi ediyor yoksa bu oyunda rol kapma peşinde mi?