Friedrich Merz'in 2025 sonbaharındaki Ankara ziyareti, Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde hem yeni bir sayfa açma hem de geçmişte biriken sorunları daha "olgun" bir zeminde ele alma çabası olarak yorumlanabilir.
Ziyaretin atmosferi, iki ülkenin farklı önceliklerine rağmen diyalogdan yana kararlı olduklarını gösterdi. Bu yönüyle temas, sadece diplomatik bir nezaket ziyareti değil; aynı zamanda Avrupa siyasetinin geleceğinde Türkiye'nin konumuna dair stratejik bir fikir alışverişi niteliği taşıdı.
1. Ziyaretin siyasi bağlamı
Son yıllarda küresel jeopolitik dengeler hızla değişiyor. Almanya, enerji güvenliği, savunma sanayi tedariki, göç yönetimi ve ticaretin sürdürülebilirliği gibi alanlarda güvenilir ortaklara ihtiyaç duyarken; Türkiye, Avrupa Birliği ile ilişkilerini yeniden canlandırmak ve yatırım ortamını güçlendirmek istiyor.
Bu nedenle Merz'in ziyareti, iki ülke açısından da zamanlaması itibarıyla önem taşıyor. Ankara, son dönemde bölgesel krizlerde aktif diplomasi yürütürken; Berlin de Türkiye'nin bu kapasitesini "yapıcı bir bölgesel rol" olarak değerlendirme eğiliminde.
2. "Olgun ortaklık" vurgusu
Merz'in konuşmalarında sıkça geçen "olgun ortak" ifadesi, diplomatik bir nezaketin ötesinde stratejik bir mesaj barındırıyor. Almanya, Türkiye'yi sadece bölgesel bir aktör değil; AB'nin enerji arz güvenliği, göç yönetimi ve savunma stratejisi açısından vazgeçilmez bir paydaş olarak görüyor.
Ancak "olgun" kelimesi aynı zamanda sorumluluk, öngörülebilirlik ve hukukun üstünlüğü kavramlarını ima ediyor. Bu yönüyle Berlin, Türkiye'ye "eşitlik temelinde iş birliği"çağrısı yaparken, aynı zamanda demokratik normlara dönüş beklentisini de dolaylı biçimde dile getirmiş oluyor.
Bu yaklaşım, ilişkilerin duygusal tepkiler yerine rasyonel zeminde ilerlemesi açısından olumlu bir çerçeve sunuyor. "Olgun ortaklık" kavramı, geçmişte zaman zaman yaşanan sert açıklamaların yerini, karşılıklı saygıya dayalı bir iletişime bırakabileceğinin sinyalidir.
3. Kopenhag kriterleri ve reform beklentisi
Merz'in AB üyelik sürecine değinirken Kopenhag kriterlerini vurgulaması, Almanya'nın Türkiye'ye yönelik pozisyonunda süreklilik olduğunu gösterdi. Bu kriterler yani hukukun üstünlüğü, insan haklarının korunması, yargı bağımsızlığı ve demokratik kurumların işleyişi Avrupa Birliği'nin temel yapı taşlarıdır. Merz, bu ilkeleri hatırlatarak Türkiye'nin AB yolunda ilerleyebilmesi için reform sürecinin yeniden canlandırılmasına yönelik bir niyet beyanında bulundu.
Ankara açısından bu mesaj, eleştiri değil; daha çok "yapıcı hatırlatma" niteliğinde. Türkiye'nin son dönemde özellikle ekonomik istikrar, yargı sistemi reformu ve Avrupa Konseyi standartlarına uyum gibi konularda atacağı adımlar, AB ile ilişkilerin seyrini doğrudan etkileyecek. Berlin ise bu süreci destekleme konusunda istekli, ancak ilerlemeyi somut göstergelere bağlama eğiliminde.
4. Ekonomik iş birliği ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi
Ziyarette ekonomik başlıklar önemli yer tuttu. Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi 50 milyar avronun üzerindedir. Merz'in gündeminde, Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve yeni sektörlerin (dijital hizmetler, yeşil enerji, taşımacılık) dahil edilmesi öne çıktı.
Her iki taraf da ekonomik ilişkileri çeşitlendirme isteğinde olsa da bu adımın atılabilmesi için AB düzeyinde ortak bir irade gerekiyor. Türkiye, modernizasyonun sadece ticari değil, aynı zamanda yatırım ve teknoloji paylaşımı açısından da stratejik bir önem taşıdığını düşünüyor. Almanya ise sürecin şeffaf, çevresel ve sosyal standartlarla uyumlu olmasına dikkat çekiyor.
5. Göç ve güvenlik boyutu
Göç meselesi, Almanya iç siyasetinde de Merz hükümetinin en hassas başlıklarından biri. Türkiye, yıllardır milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapıyor ve Avrupa'nın güvenliği açısından kilit konumda bulunuyor. Ziyarette göç yönetiminde iş birliğinin güçlendirilmesi, insan haklarına duyarlı bir geri kabul mekanizmasının sürdürülmesi ve sınır güvenliği alanında koordinasyon konuları ele alındı.
Bu noktada her iki ülke de "ortak sorumluluk" ilkesine vurgu yaptı. Türkiye'nin üstlendiği yükün büyüklüğü kabul edilirken, Almanya ve AB'nin de daha adil bir yük paylaşımına gitmesi gerektiği yönünde ortak bir anlayış ortaya çıktı.
6. İnsan hakları ve ifade özgürlüğü
Merz, kamuya açık açıklamalarında bu konularda eleştirel bir dil kullanmaktan kaçınsa da toplantılarda demokratik standartların güçlendirilmesinin hem Türkiye'nin iç istikrarı hem de AB ile ilişkiler açısından önemli olduğunu vurguladı.
Bu, Almanya'nın klasik diplomatik üslubuna uygun, yumuşak ama ilkeli bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Ankara açısından bu mesajın dostane bir hatırlatma olarak okunması, ilişkilerde gerilimin önüne geçilmesi bakımından faydalı olur.
7. Ortak gelecek perspektifi
Merz'in ziyareti, iki ülkenin tarihsel bağlarının ötesinde yeni bir stratejik anlayışa dayandırılabilir. Almanya, Türkiye'nin Avrupa güvenlik mimarisinde yapıcı bir rol oynamasını arzuluyor; Türkiye ise AB ile ilişkilerde daha öngörülebilir, karşılıklı faydaya dayalı bir zeminde ilerlemek istiyor.
Bu çerçevede, kültürel diplomasi, üniversiteler arası iş birlikleri, enerji dönüşümü ve savunma teknolojileri gibi alanlar, ilişkileri daha derin ve sürdürülebilir kılabilecek yeni kanallar olarak öne çıkıyor.
8. Sonuç ve genel değerlendirme
Merz'in Türkiye ziyareti, iki ülke arasında yeni bir diyalog döneminin kapısını aralayabilir. Söylemdeki yumuşama, karşılıklı güvenin yeniden inşası için olumlu bir zemin yaratıyor. Ancak kalıcı ilerleme, yalnızca iyi niyetli açıklamalarla değil; somut mekanizmalar, ortak projeler ve şeffaf uygulamalarla mümkün olacaktır.
Hem Berlin hem Ankara, farklılıklarını bir rekabet unsuru değil; tamamlayıcı özellik olarak görmeyi başarırsa, ilişkiler uzun vadede çok daha istikrarlı bir çerçeveye oturabilir. Olgunluk, yalnızca geçmişin hatalarından ders çıkarmak değil; geleceği birlikte şekillendirme cesaretini gösterebilmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025
- Balkanlar'da barut kokusu: Gerçek mi, algı mı? / 29.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025
- Trump'ın "kirli oyun" çıkışı ve Asya turu / 26.10.2025
- Rusya ile Amerika: Oyunda yeni hamleler - Türkiye'nin tavrı ve Kuzey Kore'nin gölgesi / 25.10.2025
- Kıbrıs üzerine eski uyarılar, yeni yönelimler / 22.10.2025
- Nadir topraklarda yeni dönem – G7’nin hamlesi ve Türkiye için dersler / 20.10.2025
- Kendi yolunu çizebilen Türkiye / 18.10.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025
- Balkanlar'da barut kokusu: Gerçek mi, algı mı? / 29.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025
- Trump'ın "kirli oyun" çıkışı ve Asya turu / 26.10.2025
- Rusya ile Amerika: Oyunda yeni hamleler - Türkiye'nin tavrı ve Kuzey Kore'nin gölgesi / 25.10.2025
- Kıbrıs üzerine eski uyarılar, yeni yönelimler / 22.10.2025
- Nadir topraklarda yeni dönem – G7’nin hamlesi ve Türkiye için dersler / 20.10.2025
- Kendi yolunu çizebilen Türkiye / 18.10.2025


















































































