"Üç günlük" Yargıtay üyesinin AYM'ye (Anayasa Mahkemesi) atanması gündeme dokunup geçerken hukuk adına pek çok sorunu önümüze bırakıverdi.
Anayasanın 146.maddesi AYM'nin kuruluşunu düzenler. 15 üyeden oluşan mahkemeye aday gösterecek kurumlar: Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, YÖK ve Barolar…
Yine aynı madde hükmüne göre üyelerin bir bölümünü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu seçer; bir bölümünü de Cumhurbaşkanı.
Tepki çeken son atama anayasaya uygun görünse de atanan üyenin Yargıtay'ın birkaç günlük üyesi olması düşündürücüdür. Yargıtay Genel Kurulu onca kıdemli üye arasından kıdemi günlerle sayılı bir üyeyi aday göstermesi yarım asrı çoktan aşmış bir teamüle aykırı olduğu kadar, vicdanların ceza sahasında penaltılık bir pozisyondur.
Yargıtay'ın kendisiyle yüzleşmesi gerekir. Eleştiriler AYM'ye yoğunlaşırken, hatta mahkemenin bittiğine kadar işi vardıranlar, bir durup düşünsünler… Önce Yargıtay'ın sorgulanması, sonrasında da, yargı bağımsızlığı, anayasa yargısı ve siyasal rejim masaya yatırılmalıdır. Son atamaya takılıp AYM'yi hedefe koymak mahkemeyi yıpratmaktan başka işe yaramaz.
Yoksa!.. AYM ile Yargıtay arasında bir gizli rekabetin sonucu mu bu? Bilindiği gibi mahkemelerdeki kimi insan hakları ihlallerini tespit eden AYM kararları var. Bu kararlara uyulması gerekirken mahkemeler aksine davranıyor. Bu çekişme hukuku yaralıyor ve adalet güme gidiyor.
Yargının siyasetten çektiği yetmezmiş gibi, bir de kendi arasında didişme olursa… Bildik yöntem: Böl-parçala ve kolay yönet. Peki, kurumların işlevi ne olacak? Boş ver gitsin mi, diyeceğiz?
Oysa,
Yargı işlevi nitelik, liyakat ve deneyim ve de bilgi birikimini gerektirir. Bu tür nitelikler ise sadece sandıkla sağlanmaz. Bunu sağlayacak olan, kuvvetler ayrılığına dayalı anayasal meşruiyettir. Ancak böyle bir meşruiyet ulus adına yargı yetkisini kullanabilir. Ulusun bir bölümünü oluşturan siyasal iktidara bağımlı kılınmış bir yargı düzeni, anayasanın öngördüğü anlamda ulus adına yetki kullanan bir makam olamaz.
Yargı bütünlüğü içinde anayasa mahkemelerinin meşruiyeti, anayasanın bu organa sağladığı bağımsız statüde, halkın ona duyduğu güvende ve kamuoyunda kazandığı saygınlıkta aranmalıdır.
Anayasa Mahkemesi'ni yıpratma amacıyla girişilen süreç, siyasal iktidara bağımlı bir yargı düzeni oluşturmayı hedefleyen enstrümanlardan biridir.
Anayasa Mahkemesi siyasal iktidarın vesayetinde olmamalıdır.
Kimse bu organı Hükûmetin dublörü gibi göstermeye çalışmasın.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023