İçinden geçmekte olduğumuz "Anayasa Tüneli" nin ucunda ışık görünüyor mu? Yoksa cevheri tükenmiş, metruk alanlara mı açılıyor?
18 maddelik kısmi bir anayasa değişikliği ile yürütme sisteminin iyileştirildiği iddia edilmektedir. Aslında bu değişiklik teklifi 70'e yakın anayasa hükmünün yeniden düzenlenmesini öngörmektedir.
Teklif metninde tüm bu maddelerin gerekçeleriyle belirtilmemesi, TBMM İçtüzüğü hükümlerine aykırılığı nedeniyle usulsüz olduğu kadar;
TBMM şahsında Türk Milletine karşı bir saygısızlıktır. Yasama etiğine sığmaz ve dahi özensizliktir, görevi savsaklamaktır.
İşin bu noktasında kadim dostum Sayın İsmail Kahraman'a geçirdiği ameliyat sebebiyle acil şifalar dilerken, TBMM Başkanı olarak, İçtüzüğe aykırılığı nedeniyle teklifi komisyona iade etmesini bekliyoruz.
Türkiye'nin gerçek ve devasa sorunları çözüm beklerken, MHP Genel Başkanı'nın öne çıkmasıyla gündeme düşen konu "anayasa değişikliği" oldu. AKP ve MHP birer temsilci marifetiyle bir taslağın yürümesini sağladılar.
Kamuoyuna iki kişilik komisyonda zorlu pazarlıklar yapıldığı izlenimi verildi. MHP'nin kırmızıçizgilerinin değişiklik metninde esas alındığı öne sürüldü. Dahası AKP propaganda elemanları, bu aşamada MHP ile pazarlık yapma mecburiyetinde kalınmasından yakındılar.
Teklif yasalaşırsa başbakanlık diye bir şey olmayacak. Burada ilginç olan, teklifi imzalayan tek ve ilk imzacı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, tarihte bir ilki gerçekleştirmiş olacaktır: Makamından ayrılan ama bulunduğu makamı da ortadan kaldıran ilk başbakan olacaktır.
Ya cumhurbaşkanlığı durumu nasıl değerlendirilebilecektir?
Şimdilik teklif kabul edilip yürürlüğe girdiği takdirde iş başındaki Cumhurbaşkanı görevinden ayrılır. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır. Bugünkü anayasaya göre seçilmiş ve yemin ederek göreve başlamış bir Cumhurbaşkanının eski statüyle kazandığı yetkileri kullanması siyasi etik tartışmalarını davet edebilir.
Türk Anayasa teamüllerinde net olarak, Cumhuriyetlerin uygulamalarında ilke olarak devlet başkanları seçimle göreve gelirler.
Teklif, statü değişikliğinin Cumhurbaşkanlığı görevini sona erdireceği gerçeğine karşı sorunu, geçici madde ile çözmeye çalışmaktadır. Bu çözüm, doğrudan doğruya görevi yürürlük tarihinde biten kişinin görev süresini yasayla uzatmaktır. Yani gelecek seçim tarihi Kasım 2019'a kadar.
Oysa Cumhurbaşkanlığı görevi yasayla uzatılamaz. Nitekim, geçmişte Cevdet Sunay'ın görev süresinin 2 yıl uzatılması reddedilmişti.
Bir başka sorun, Cumhurbaşkanı görevden ayrılmadan bir partiye nasıl üye olacaktır? Partiye üyelik başvurusu yaptığı tarihte seçildiği tarafsızlık statüsü sona ereceğinden, seçilme koşullarındaki eksiklik nedeniyle görev kendiliğinden düşecektir.
Teklife göre Cumhurbaşkanının, aynen başkan sekreterleri gibi atadığı Cumhurbaşkanı yardımcıları Cumhurbaşkanına vekalet edecektir. Atanmış bir memurun devlet başkanı yerine görev yapması, hiçbir koşulda Cumhuriyet Rejimi ile bağdaşmaz.
O zaman soralım: Gündemdeki teklif hükümet şeklini mi, rejimi mi değiştirmeyi hedefliyor?
18 maddelik kısmi bir anayasa değişikliği ile yürütme sisteminin iyileştirildiği iddia edilmektedir. Aslında bu değişiklik teklifi 70'e yakın anayasa hükmünün yeniden düzenlenmesini öngörmektedir.
Teklif metninde tüm bu maddelerin gerekçeleriyle belirtilmemesi, TBMM İçtüzüğü hükümlerine aykırılığı nedeniyle usulsüz olduğu kadar;
TBMM şahsında Türk Milletine karşı bir saygısızlıktır. Yasama etiğine sığmaz ve dahi özensizliktir, görevi savsaklamaktır.
İşin bu noktasında kadim dostum Sayın İsmail Kahraman'a geçirdiği ameliyat sebebiyle acil şifalar dilerken, TBMM Başkanı olarak, İçtüzüğe aykırılığı nedeniyle teklifi komisyona iade etmesini bekliyoruz.
Türkiye'nin gerçek ve devasa sorunları çözüm beklerken, MHP Genel Başkanı'nın öne çıkmasıyla gündeme düşen konu "anayasa değişikliği" oldu. AKP ve MHP birer temsilci marifetiyle bir taslağın yürümesini sağladılar.
Kamuoyuna iki kişilik komisyonda zorlu pazarlıklar yapıldığı izlenimi verildi. MHP'nin kırmızıçizgilerinin değişiklik metninde esas alındığı öne sürüldü. Dahası AKP propaganda elemanları, bu aşamada MHP ile pazarlık yapma mecburiyetinde kalınmasından yakındılar.
Teklif yasalaşırsa başbakanlık diye bir şey olmayacak. Burada ilginç olan, teklifi imzalayan tek ve ilk imzacı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, tarihte bir ilki gerçekleştirmiş olacaktır: Makamından ayrılan ama bulunduğu makamı da ortadan kaldıran ilk başbakan olacaktır.
Ya cumhurbaşkanlığı durumu nasıl değerlendirilebilecektir?
Şimdilik teklif kabul edilip yürürlüğe girdiği takdirde iş başındaki Cumhurbaşkanı görevinden ayrılır. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır. Bugünkü anayasaya göre seçilmiş ve yemin ederek göreve başlamış bir Cumhurbaşkanının eski statüyle kazandığı yetkileri kullanması siyasi etik tartışmalarını davet edebilir.
Türk Anayasa teamüllerinde net olarak, Cumhuriyetlerin uygulamalarında ilke olarak devlet başkanları seçimle göreve gelirler.
Teklif, statü değişikliğinin Cumhurbaşkanlığı görevini sona erdireceği gerçeğine karşı sorunu, geçici madde ile çözmeye çalışmaktadır. Bu çözüm, doğrudan doğruya görevi yürürlük tarihinde biten kişinin görev süresini yasayla uzatmaktır. Yani gelecek seçim tarihi Kasım 2019'a kadar.
Oysa Cumhurbaşkanlığı görevi yasayla uzatılamaz. Nitekim, geçmişte Cevdet Sunay'ın görev süresinin 2 yıl uzatılması reddedilmişti.
Bir başka sorun, Cumhurbaşkanı görevden ayrılmadan bir partiye nasıl üye olacaktır? Partiye üyelik başvurusu yaptığı tarihte seçildiği tarafsızlık statüsü sona ereceğinden, seçilme koşullarındaki eksiklik nedeniyle görev kendiliğinden düşecektir.
Teklife göre Cumhurbaşkanının, aynen başkan sekreterleri gibi atadığı Cumhurbaşkanı yardımcıları Cumhurbaşkanına vekalet edecektir. Atanmış bir memurun devlet başkanı yerine görev yapması, hiçbir koşulda Cumhuriyet Rejimi ile bağdaşmaz.
O zaman soralım: Gündemdeki teklif hükümet şeklini mi, rejimi mi değiştirmeyi hedefliyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023