Türkiye yeni bir günden daha kazandı, gözünüz aydın!
Anaya Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararı…
Küresel ve yerel lobiler çalışıyor!
Türk milleti için değil tabi ki… A. Gül ve R. T. Erdoğan’a!
Kim kimlerin taleplerini karşılıyor, kimlerin hizmet ve ihtiyaçlarına cevap veriyorsa; onlar onun için çabalıyor.
Bu düşük yoğunluklu rekabeti Gül de kazansa, Erdoğan da kazansa, kendileri kazanmış olmayacak, millet kazanmayacak!
Bugüne kadar kazançlı çıkanlar, kazanacak… Türk milleti sadece avutulacak, avunacak!
Uludere katliamı, Hakan Fidan operasyonu, Yeni Anayasa furyası, Özel Yetkili Mahkemelere karşı F tipi manevra derken… Kürtaj kısa sürdü.
Baş döndürücü sürpriz bir gündeme ihtiyaç vardı; anında üretildi:
Gül ve Erdoğan’ın yanısıra parti içindeki adamları arasında Çankaya nakaratlı aşık atışması!
Öyle ya, AKP siyasetinin kesintisiz devamı için, milletin başının döndürülmesi lazım çünkü.
Baksanıza, Pazar günümüze bile kâbus gibi çöküyorlar.
Her neyse… Benim gündemim, çocuklarımızın tatili değerlendirmelerine anne-baba olarak yardımcı olmakla ilgiliydi.
Tatil dönemi, tembellik, başıboşluk ve atalet günleri değildir… Zevkli ve faydalı aktivitelerle dinlenmektir.
Mübarek üç aylarından Recep ayını geride bırakıyoruz.
Mirac kandilini geride bıraktık… Önümüzde Şaban ve Ramazan ayları ve onların kandilleri mübarek Berat ve Kadir geceleri var!
İçinden geçtiğimiz günler Kur’an-ı Kerim günleri…
Çocuklarımızın guslü, abdesti, namazı, imanı, İslam’ı, ilmihali ve Kur’an-ı Kerim okuması öğrenebilecekleri mevsim.
Çocuklarımızı bu hususta teşvik edelim!
Olgunlaşıp yaşlandıklarında Fatiha suresini dahi okuyamadığı için bin bir pişmanlık içinde kıvranan, bir yakınının mezarını ziyaret ettiğinde mahcup mahcup dudak kıpırdatmaktan başka bir şey yapamayan, keşke anam-babam beni camiye gönderseydi de kendi dinime bu kadar yabancı kalmasaydım, keşke bende bir Fatiha okuyabilseydim diye vahlanan kişiler olmaktan kurtaralım!
Kur’an-ı Kerim okumasını öğrenmek çok büyük bir şeref ve berekettir… Allah’ın rahmet peygamberi (sav) çok büyük müjdeler veriyor.
Çocuklarımızı bundan mahrum etmeyelim.
Hz. Peygamber’in sadece müjdesi, her şeye değmez mi?! Çocuklarımıza da, bizlere de yetmez mi?!
“Kim Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrenir, tane tane okur, onun helal kıldığını helal kabul eder, haram kıldığını haram addeder (istikamet üzere olursa); Yüce Allah onu cennetine koyar. Ailesinden, hakkında cehennem vacib olmuş on tane Müslüman’a da şefaat etme yetkisi verir” (İbn Mace, Sünen, h. no. 216; Tirmizi, Sünen, 2905; Dimyatî, el-Metcer, Ebvab’ul Kur’an 11, 1080)
Kur’an-ı Kerim’im tamamını ezberleyip hafızlık yapanlar için değil bu müjde, onlar için çok daha büyük ilahi lütuflar var… Kur’an okumasını öğrenip istikametini koruyan bir Müslüman için bu ilahi müjde!
Çocuklarımızı ve kendimizi böyle yüce bir berekete kavuşturarak, tatilimizi eşsiz bir zevke çevirmemiz kendi elimizde…
Yarından itibaren çocuklarımızı camilere, Kur’an öğretim merkezlerine götürelim… Cennete götürür gibi!
Rasulullah’ın müjdeleri bununla bitmiyor ki…
“Kim bir ayet-i kerimeyi öğrenip okur ise, kıyamet gününde onun için (karanlıkları aydınlatan) bir nur olur” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/341; Heysemi, Mecme’, V/162; Dimyatî, el-Metcer, h. no. 1098).
“Kur’an-ı Kerim, kendisini okuyanın mahşer günü şefaatçisi olur ve ona avukatlık yapar. Kendisine hürmet edip önüne alanı cennete götürür” (İbn Hibban, Sahih, h. no. 124; el-Bani, Sahih-il Cami’, h. no. 4443; Dimyatî, el-Metcer, h. no. 1079).
“Kim Kur’an-ı Kerim’i okumasını öğrenip okur, onun yolunda yürür ise; o kişinin ana-babasının başına ışığı dünyanın güneşinin ışınlarından daha aydınlık olan nurdan bir taç giydirilir. Onu okuyup kendisiyle amel etmeyi ne zannediyorsunuz!” “…Ana-babaya, bu lütuf, evladınızın Kur’an’a sarılması sebebiyledir, denir” (Ebu Davud, Sünen, h.no. 1453; Hakim, Müstedrek, I/567, 568; Dimyatî, el-Metcer, h.no. 1084, 1085).
“Kur’an-ı Kerimi zorlandığı için kekeleyerek / dili depreşerek okuyana iki kat ecir vardır” (Buhari, Sahih, h.no. 4937; Müslim, Sahih, h.no. 798; Dimyatî, el-Metcer, h.no. 1103).
Çocuklarımızın tatillerini, bu büyük müjdeler ekseninde “zevkli bir Kur’an bayramı”na çevirelim. Yüce Allah ve Rasulü’nun lütuf ve ihsan ahlakıyla ahlaklanarak, Kur’an öğrenmelerini hediyelerle teşvik edelim…
Sevelim, sevilelim, sevdirelim, sevindirelim!
Ankara’dakiler kendi gündemleriyle boğuşa dursun.. Sizin tatiliniz, Kur’an zevki ve cennet sevinci olsun efendim!
Anaya Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararı…
Küresel ve yerel lobiler çalışıyor!
Türk milleti için değil tabi ki… A. Gül ve R. T. Erdoğan’a!
Kim kimlerin taleplerini karşılıyor, kimlerin hizmet ve ihtiyaçlarına cevap veriyorsa; onlar onun için çabalıyor.
Bu düşük yoğunluklu rekabeti Gül de kazansa, Erdoğan da kazansa, kendileri kazanmış olmayacak, millet kazanmayacak!
Bugüne kadar kazançlı çıkanlar, kazanacak… Türk milleti sadece avutulacak, avunacak!
Uludere katliamı, Hakan Fidan operasyonu, Yeni Anayasa furyası, Özel Yetkili Mahkemelere karşı F tipi manevra derken… Kürtaj kısa sürdü.
Baş döndürücü sürpriz bir gündeme ihtiyaç vardı; anında üretildi:
Gül ve Erdoğan’ın yanısıra parti içindeki adamları arasında Çankaya nakaratlı aşık atışması!
Öyle ya, AKP siyasetinin kesintisiz devamı için, milletin başının döndürülmesi lazım çünkü.
Baksanıza, Pazar günümüze bile kâbus gibi çöküyorlar.
Her neyse… Benim gündemim, çocuklarımızın tatili değerlendirmelerine anne-baba olarak yardımcı olmakla ilgiliydi.
Tatil dönemi, tembellik, başıboşluk ve atalet günleri değildir… Zevkli ve faydalı aktivitelerle dinlenmektir.
Mübarek üç aylarından Recep ayını geride bırakıyoruz.
Mirac kandilini geride bıraktık… Önümüzde Şaban ve Ramazan ayları ve onların kandilleri mübarek Berat ve Kadir geceleri var!
İçinden geçtiğimiz günler Kur’an-ı Kerim günleri…
Çocuklarımızın guslü, abdesti, namazı, imanı, İslam’ı, ilmihali ve Kur’an-ı Kerim okuması öğrenebilecekleri mevsim.
Çocuklarımızı bu hususta teşvik edelim!
Olgunlaşıp yaşlandıklarında Fatiha suresini dahi okuyamadığı için bin bir pişmanlık içinde kıvranan, bir yakınının mezarını ziyaret ettiğinde mahcup mahcup dudak kıpırdatmaktan başka bir şey yapamayan, keşke anam-babam beni camiye gönderseydi de kendi dinime bu kadar yabancı kalmasaydım, keşke bende bir Fatiha okuyabilseydim diye vahlanan kişiler olmaktan kurtaralım!
Kur’an-ı Kerim okumasını öğrenmek çok büyük bir şeref ve berekettir… Allah’ın rahmet peygamberi (sav) çok büyük müjdeler veriyor.
Çocuklarımızı bundan mahrum etmeyelim.
Hz. Peygamber’in sadece müjdesi, her şeye değmez mi?! Çocuklarımıza da, bizlere de yetmez mi?!
“Kim Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrenir, tane tane okur, onun helal kıldığını helal kabul eder, haram kıldığını haram addeder (istikamet üzere olursa); Yüce Allah onu cennetine koyar. Ailesinden, hakkında cehennem vacib olmuş on tane Müslüman’a da şefaat etme yetkisi verir” (İbn Mace, Sünen, h. no. 216; Tirmizi, Sünen, 2905; Dimyatî, el-Metcer, Ebvab’ul Kur’an 11, 1080)
Kur’an-ı Kerim’im tamamını ezberleyip hafızlık yapanlar için değil bu müjde, onlar için çok daha büyük ilahi lütuflar var… Kur’an okumasını öğrenip istikametini koruyan bir Müslüman için bu ilahi müjde!
Çocuklarımızı ve kendimizi böyle yüce bir berekete kavuşturarak, tatilimizi eşsiz bir zevke çevirmemiz kendi elimizde…
Yarından itibaren çocuklarımızı camilere, Kur’an öğretim merkezlerine götürelim… Cennete götürür gibi!
Rasulullah’ın müjdeleri bununla bitmiyor ki…
“Kim bir ayet-i kerimeyi öğrenip okur ise, kıyamet gününde onun için (karanlıkları aydınlatan) bir nur olur” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/341; Heysemi, Mecme’, V/162; Dimyatî, el-Metcer, h. no. 1098).
“Kur’an-ı Kerim, kendisini okuyanın mahşer günü şefaatçisi olur ve ona avukatlık yapar. Kendisine hürmet edip önüne alanı cennete götürür” (İbn Hibban, Sahih, h. no. 124; el-Bani, Sahih-il Cami’, h. no. 4443; Dimyatî, el-Metcer, h. no. 1079).
“Kim Kur’an-ı Kerim’i okumasını öğrenip okur, onun yolunda yürür ise; o kişinin ana-babasının başına ışığı dünyanın güneşinin ışınlarından daha aydınlık olan nurdan bir taç giydirilir. Onu okuyup kendisiyle amel etmeyi ne zannediyorsunuz!” “…Ana-babaya, bu lütuf, evladınızın Kur’an’a sarılması sebebiyledir, denir” (Ebu Davud, Sünen, h.no. 1453; Hakim, Müstedrek, I/567, 568; Dimyatî, el-Metcer, h.no. 1084, 1085).
“Kur’an-ı Kerimi zorlandığı için kekeleyerek / dili depreşerek okuyana iki kat ecir vardır” (Buhari, Sahih, h.no. 4937; Müslim, Sahih, h.no. 798; Dimyatî, el-Metcer, h.no. 1103).
Çocuklarımızın tatillerini, bu büyük müjdeler ekseninde “zevkli bir Kur’an bayramı”na çevirelim. Yüce Allah ve Rasulü’nun lütuf ve ihsan ahlakıyla ahlaklanarak, Kur’an öğrenmelerini hediyelerle teşvik edelim…
Sevelim, sevilelim, sevdirelim, sevindirelim!
Ankara’dakiler kendi gündemleriyle boğuşa dursun.. Sizin tatiliniz, Kur’an zevki ve cennet sevinci olsun efendim!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019