Avrupa ve ABD başta olmak üzere uluslararası sistemin egemen güçleri, kendi belirledikleri politikaların paralelinde hareket eden ülkelere her türlü müsamaha, ilgi ve yardımı esirgemiyorlar. Karşılığında da himayelerine aldıkları ülkelerin önce siyasi, sonra doğal, en son insan kaynaklarını sömürüyorlar. ABD ve Batı’nın yardım ettikleri ülkelerden beklentileri de kendi çıkarları doğrultusunda belirledikleri politikaların harfiyen uygulanması. Yıllar önce Irak’ın işgal projesine katılan Ortadoğu Ülkeleri ABD’nin sadık birer müttefiki olarak uluslararası arenada yerlerini çoktan aldılar. Yemen de Batının sadık bir dostu konumunda. Mısır ve Tunus’ta ortaya çıkan devrim hareketlerinden ilham alan Yemenli muhalifler, 2011 Ocak ayında 33 yıldır iktidarda olan Başkan Ali Abdallah Saleh’e karşı bir araya geldiler. 21 Şubat 2012 tarihinde de Abd al-Rabuh Mansur Hadi Arap Baharının bir sonucu olarak göreve geldi. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Yemen’le ilgili yapılan Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) toplantısından bu ülke için 6 milyar 369 milyon dolarlık yardım toplandı. Konferans sonrası yapılan açıklamada, Yemen’in içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi kriz nedeniyle 6 milyar 369 milyon dolar yardım toplandığı belirtildi. Bağış yapan ülkelerin başını 3 milyar 250 milyon dolar ile Suudi Arabistan çekti. Yardımın kalanını Avrupa Birliği, ABD, Fransa, Almanya, İsveç, İngiltere, Arap Fonu (AM), Arap Para Fonu (AMF), Uluslararası Tarım Geliştirme Fonu (İFAD), İslam Kalkınma Bankası (İDB), Petrol İhraç Eden Ülkeler Geliştirme Fonu (OFİD) ve Dünya Bankası (WB) karşıladı. Batılı dostları da tabii ki Baharı yaşayan müttefiklerin nimetlerinden istifade etmeyi ihmal etmiyor. Tunus Sanayi Bakanı Muhammed el-Emin eş-Şehari, yaptığı basın açıklamasında, hükümetin Shell’e ülkede petrol kuyusu açma izni verildiğini söyledi. Tunus Başbakanı Hamadi el-Cibali’nin, Shell Gurubu Kuzey Afrika ve Ortadoğu Başkan Yardımcısı Munir Bu Aziz ile bir araya geldiğini söyleyen Şehari, Shell’in Kayrevan şehrinde 4 tane kuyu açabileceğini ifade etti. Görüldüğü gibi uluslararası şirketler, politik gündemi sıkı takip ediyorlar. Hangi ülkeye ne zaman yatırım yapacaklarını, çıkarları doğrultusunda hesap ediyorlar. Yemen ve Tunus, Suriye krizinde ABD’nin kendilerinden istediği görevleri eksiksiz yerine getiriyorlar. Ayrıca Esad Rejiminin yıkılması konusunda hiçbir desteği esirgemiyorlar. Geçtiğimiz aylarda Münih Güvenlik Konferansında Çin ve Rus hükümetlerinin Suriye yanlısı tutumlarından ötürü Yemen ve Tunus tepki koymuşlardı. Bölgedeki Arap Devletlerinin belirledikleri Batı yanlısı politikalar hiç kuşkusuz İsrail Devleti’nin büyümesinden başka bir amaca hizmet etmeyecektir. Yıllarca zulmünden şikâyet edip ondan sonra Siyonist politikalara boyun eğmek hiç de masum bir niyet taşımamaktadır.
Hakan Rona / diğer yazıları
- Güneydoğu'ya huzur ancak MEM'le gelir / 09.04.2013
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012
- Kerry'nin ziyaretinin anlamı ne? / 06.04.2013
- Milli olmayan ekonomi, şirketleri iflasa sürüklüyor / 05.04.2013
- Milli çizgiden uzaklaşan Türk dış politikası / 07.03.2013
- Moskova'nın orta yerinde baharı yaşadık / 05.03.2013
- Milli Kahramanlarımız programlarına sosyal bir okuma / 19.02.2013
- Güneydoğu Asya ekonomileri ve Milli Ekonomi Modeli / 28.12.2012
- Tam bağımsız devlet, hür millet ve adalet / 27.12.2012
- Arap dünyasının Truva atı: “Müslüman Kardeşler” / 17.10.2012
- Amerikan askeri ne amaçla Türkiye’de / 14.10.2012