Asrın palavrası "Kurban olam ayına yıldızına"

Kafatası boşluğunda bir çay kaşığı beyin olan bilir ki; AB'ye girmiş bir Türkiye'de ne yıldız kalır ne hilal. Ve ardından başlar izmihlal.Hıristiyanlık inanç ve kültür esasları üzerine inşa edilmiş AB'nin en büyük düşmanı, tevhidi temsil eden "Hilal" ile Hz. Muhammed'i (as) temsil eden 'yıldız'dır.Aslında her ülkenin bayrağı, o ülkenin inanç esaslarının sembolize edildiği, dış görüntüsü bir bez parçasına benzese de, özü ve ruhu, temsil ettiği milletin imanıdır.Bunun en mücessem hali bizim bayrağımızdır.Ve biz bu bayrağın son şeklini haçlıyla savaşırken elde ettik.Haçlıyla, yani bugünün AB denen kuruluşun temsilcisi olanların dedeleriyle.Şu menkıbe bazıları unutmuş olsa da çoğumuz hafızalarındadır.Kosova Meydan Savaşı'nda şehidlerimizin o mübarek kanları, bir çukurda gölcük haline gelmiştir. Akşam namazında secdeden kalkan gazi başları, bu gölcüğe gökteki hilalin önüne gelen bir yıldızla birlikte aksettiğini görürler. Ve bayrak böylece doğar.Rengi ise "vatanı sevmek imandandır" ölçüsü esas edinmiş, şehitlik nübüvvetten sonra gelen en büyük makamdır inancında olan ve bu uğurda seve seve en değerli varlığı olan canını feda eden şehitlerin kanıdır.Bu hikaye, çocuklarımıza kazandırdığı iman ve fedakarlık duyguları sebebiyle tarihi vak'a değeri kazanmıştır. Dedik ya, bayraklar, aid oldukları milletlerin kimliklerdir, bağımsızlıklarının sembolleridir.Bunun için, bayrağa saygı göstermek o milletin bütününe, istiklaline, devletine, imanına, saygı göstermektir. Hilal, Allah'ı, tevhidi, İslam'ı, yani bu milletin imanını temsil eder.Yıldız ise, bir milletin peygamberine olan aşkının bir tezahürü olarak askerine ad koyduğu Hz. Muhammed'i (as) temsil eder.Ama bu milletin Muhammed'e olan aşkı O'na olan saygısı kadar büyüktür.Bu saygının eseri olarak askerine "Memetçik" demiştir.Bazı Türk illerinde oğlullara Mehemmed denmesi de bundandır.Muhammed diye ad koymaktan haya etmesindendir.Ola ki, bir gün zorda kalır da ona hakaret ederim korkusundan Muhammed değil de O'nu hatırlatacak Mehemmed'i ad koymuştur çocuğuna.Bir başka tarihi gerçek de şudur.Haçlı dünyasıyla ecdadımızın yaptığı savaşların ortak adı "Hilal-Haç" savaşıdır.Buradan da kolay anlıyoruz ki, bu millet, teslil/tanrıyı üçleme inancını temsil eden haça karşı, tevhidle eş anlamlı olan hilal adı altında savaş vermiştir. Bütün bu ve diğer tarihi hakikatler gün gibi ortada iken, hilalin, yani tevhidin, bir başka ifadeyle bu milletin imanının, teslisin, yani şirkin, daha açık ifadeyle bu değerlerin manzumu olan AB'nin içinde kaybolması adına herşeyi yapanın, her tavizi verenin hilal ve yıldız uğruna kurban olması asla mümkün değildir.Dahası, AB bayrağını oluşturan on iki yıldız "Rab İsa'nın" on iki havarisini remzeder. Bizim bayrağımızdaki yıldız ise Hz. Muhammed'i (as). AB'ye girmek demek, Hıristiyan inancında "Rab İsa'nin" elçileri kabul edilen on iki havariye, Allah'ın elçisi Hz. Muhammed'in (as) feda etmektir.Daha çok şey yazmak mümkündür bu konuda.Ama özetle, bu Müslüman Türk milletini AB'nin yaması yapmak uğruna her türlü tehlikeli tavizleri verenler asla ve asla ne aya ne de yıldız kurban olamaz.Bütün bu söylenenler bir aldatmacadan ibarettir.Burada aldatılan, her istediği yerine getirilen Avrupalı değil, sonu hazırlanan ve hiçbir isteği dikkate alınmayan bu millettir.Aşık Neyanî ile bitirelimKurban olam ayına yıldıza,Kurban oldum ben Bush'un baldızına,Abandım AB'nin çuvaldızınaSiz gene "takiyye yapıyor" deyin.*Şaşıran baldıza der imiş hala,Uyanmayan var mı söyleyin hâlâ,Ülke son surat gider izmihlâle,Siz gene "takiyye yapıyor" deyin.Boşuna dememişler "şaşıran baldıza hala der" diye.Dua edelim de Allah şaşırtmasın.Nur içinde yat Neyanî.