Dünya siyaseti son 10 yıldır artık Avrupa ve Amerika'dan çıkıp Asya kıtasına doğru kaymaya başladı. Özellikle Rusya'nın yıkılması ve bu devletin kapladığı geniş bölgelerdeki zengin yeraltı kaynakları batılı müstemleke devletlerin iştahını kabarttı. Bu yeraltı kaynaklarının büyük bir bölümü Türk-İslam diye tanımladığımız coğrafyada yer almaktadır. İşte AB devletleri ve ABD ilgi alanlarını birden bire bu tarafa çevirdiler.
Yalnız Asya'daki ABD'nin karşısında durabilecek ve onun oyununu bozabilecek çok az güç bulunmaktadır. Bunlar Çin, Rusya ve iyi organize olmuş Türkiye'yle beraber Türk cumhuriyetleridir.
Türkiye son zamanlardaki kötü yönetimle beraber hem kendi bölgesindeki hem de Türk Cumhuriyetleri üzerindeki kontrol gücünü tamamen yitirdi.
Rusya ise ekonomik bunalımdan ve coğrafi bölünmüşlüğün eksikliğini toparlayıp tekrar dünya siyasetinde yerini tam olarak alamadı. Kendine göre bu bölgeden ne kopartabilirsem kâr mantığıyla hareket ediyor. Her konuyu pazarlık masasına getirebiliyor. ABD'den aldığı ufak tavizlerle kendini avutuyor. Her ne kadar son zamanlarda Şangay Beşlisi diye bir iki hamle yapmaya çalıştıysa da Afganistan müdahalesinde bu beşlinin içindeki Türk devletleri kendi menfaatleri açısından ABD saflarında yer aldı. Hatta Rusya bile bir kısım para ve Çeçenistan'a rahat müdahale karşılığında ABD'nin yaptıklarına göz yumdu. Üstelik bu müdahale Rusya'nın tarihi emellerine ters düşmesine rağmen sıkı bir muhalefet yapamadı. Rusya açısından tek kazançlı yön Çeçenlere her türlü kıyımı yaparken çağdaş batı (!) duymadım, görmedim, bilmiyorum diyecekti. Zaten öyle de oldu. Hatta bırakın batıyı Türkiye bile arka bahçesi olan bu bölgeye duyarsız kaldı. Çeçenleri, Kızılordu'ya karşı yalnız bıraktı. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bugün Çeçenistan'a sahip olan Rusya yarın güçlendiği zaman Anadolu ve Boğazlara sahip olmanın yollarını arayacaktır.
Çin ise ABD'nin Asya politikası ve Afganistan çıkarması karşısında suskun kalmayı denedi. Şayet Çin de kendi açısından önemli tavizler koparmıştı. Bu taviz Doğu Türkistan'daki sözümona terörist Uygur Türklerine karşı yapılacak baskılara ABD ses çıkarmayacaktı. Her ne kadar Çin, Afganistan müdahalesinden memnun kalmadığını cılız bir kaç çıkışıyla belirtmeye çalışsa da olan olaylara fazla ses çıkarmadı. Kendi içişleriyle ve terörist avıyla (!) ilgilenmeye devam etti. Son zamanlarda 160'ın üzerinde Doğu Türkistanlı Müslüman Türk'ü kurşuna dizdi. Çağdaş batı bütün bu olayları görmezlikten geldi. Hatta Afganistan'ın geçici kukla devlet başkanı Çin'e yaptığı ziyarette Çin'in batısındaki Müslüman Türk'ün özgürlük hareketlerine karşı Çin'in yaptıklarını desteklediğini belirtti. Yanaşmacı Karzai daha ne tür bir politika izleyeceğine bile karar vermeden aciz tavır sergilemeye devam ediyor.
Fakat ne olursa olsun Çin ABD'nin Asya'daki oyununu bozabilecek kapasitededir. Çin 1.5 milyar nüfusuyla ABD'nin 4.5 katı kalabalıkta bir kitleyi barındırıyor. Son zamanlarda önemli ekonomik çıkışlarıyla Rusya'nın yerini alacak gibi gözüküyor. Önemli bir güce sahip askeri yapısı ise ABD'nin yüreğini hoplatıyor. Asya'da işte bu denli büyük bir tehlikeli bir Çin'e karşı şu an için tek başına karşı koyabilecek bir ülke yok gibi gözüküyor. ABD ise bu bölgede tehlikeli olacak olaylardan uzak duruyor. Fakat buna rağmen yeni politikalar üretmekten de geri kalmıyor. Bu politikalara yarın devam edeceğiz.
Yalnız Asya'daki ABD'nin karşısında durabilecek ve onun oyununu bozabilecek çok az güç bulunmaktadır. Bunlar Çin, Rusya ve iyi organize olmuş Türkiye'yle beraber Türk cumhuriyetleridir.
Türkiye son zamanlardaki kötü yönetimle beraber hem kendi bölgesindeki hem de Türk Cumhuriyetleri üzerindeki kontrol gücünü tamamen yitirdi.
Rusya ise ekonomik bunalımdan ve coğrafi bölünmüşlüğün eksikliğini toparlayıp tekrar dünya siyasetinde yerini tam olarak alamadı. Kendine göre bu bölgeden ne kopartabilirsem kâr mantığıyla hareket ediyor. Her konuyu pazarlık masasına getirebiliyor. ABD'den aldığı ufak tavizlerle kendini avutuyor. Her ne kadar son zamanlarda Şangay Beşlisi diye bir iki hamle yapmaya çalıştıysa da Afganistan müdahalesinde bu beşlinin içindeki Türk devletleri kendi menfaatleri açısından ABD saflarında yer aldı. Hatta Rusya bile bir kısım para ve Çeçenistan'a rahat müdahale karşılığında ABD'nin yaptıklarına göz yumdu. Üstelik bu müdahale Rusya'nın tarihi emellerine ters düşmesine rağmen sıkı bir muhalefet yapamadı. Rusya açısından tek kazançlı yön Çeçenlere her türlü kıyımı yaparken çağdaş batı (!) duymadım, görmedim, bilmiyorum diyecekti. Zaten öyle de oldu. Hatta bırakın batıyı Türkiye bile arka bahçesi olan bu bölgeye duyarsız kaldı. Çeçenleri, Kızılordu'ya karşı yalnız bıraktı. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bugün Çeçenistan'a sahip olan Rusya yarın güçlendiği zaman Anadolu ve Boğazlara sahip olmanın yollarını arayacaktır.
Çin ise ABD'nin Asya politikası ve Afganistan çıkarması karşısında suskun kalmayı denedi. Şayet Çin de kendi açısından önemli tavizler koparmıştı. Bu taviz Doğu Türkistan'daki sözümona terörist Uygur Türklerine karşı yapılacak baskılara ABD ses çıkarmayacaktı. Her ne kadar Çin, Afganistan müdahalesinden memnun kalmadığını cılız bir kaç çıkışıyla belirtmeye çalışsa da olan olaylara fazla ses çıkarmadı. Kendi içişleriyle ve terörist avıyla (!) ilgilenmeye devam etti. Son zamanlarda 160'ın üzerinde Doğu Türkistanlı Müslüman Türk'ü kurşuna dizdi. Çağdaş batı bütün bu olayları görmezlikten geldi. Hatta Afganistan'ın geçici kukla devlet başkanı Çin'e yaptığı ziyarette Çin'in batısındaki Müslüman Türk'ün özgürlük hareketlerine karşı Çin'in yaptıklarını desteklediğini belirtti. Yanaşmacı Karzai daha ne tür bir politika izleyeceğine bile karar vermeden aciz tavır sergilemeye devam ediyor.
Fakat ne olursa olsun Çin ABD'nin Asya'daki oyununu bozabilecek kapasitededir. Çin 1.5 milyar nüfusuyla ABD'nin 4.5 katı kalabalıkta bir kitleyi barındırıyor. Son zamanlarda önemli ekonomik çıkışlarıyla Rusya'nın yerini alacak gibi gözüküyor. Önemli bir güce sahip askeri yapısı ise ABD'nin yüreğini hoplatıyor. Asya'da işte bu denli büyük bir tehlikeli bir Çin'e karşı şu an için tek başına karşı koyabilecek bir ülke yok gibi gözüküyor. ABD ise bu bölgede tehlikeli olacak olaylardan uzak duruyor. Fakat buna rağmen yeni politikalar üretmekten de geri kalmıyor. Bu politikalara yarın devam edeceğiz.
Recep Sarıhan / diğer yazıları
- Millet zengin olursa, devlet de zengin olur / 07.01.2011
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002