Atatürk -II-

Dün kaldığımız yerden devam edelim.

Bugün gelinen noktada bu gerçeklerin halkımızda da karşılık bulması ile Atatürk'e açık meydan okumaların yapıldığını ve cevabının Türk milleti tarafından çok net bir şekilde verildiğini görmek bizler içinde gurur vericidir.

Bugün bazı kesimlerin de Atatürk'ün soyunun değil yaptıklarının kıymetli olduğu iddiasına bizler katılmıyoruz. Çünkü Atatürk bugüne kadar olduğu gibi tanıtılmadı. Soyuna, inancına iftiralar atıldı ve halkın gözünde itibarsızlaştırılma çalışması yürütüldü. Bu iftiralara cevap vermedikten ve Atatürk'ü olduğu gibi tanımadıktan sonra O'nun vermiş olduğu mücadeleyi ve kimlere karşı mücadele ettiğini kavramamız asla mümkün olamayacaktır.

Atatürk'ün Ehl-i Beyt'e dayanan mübarek soyunu önceki bölümde izah etmiştik. Atatürk'ün kim olduğunu anlatmaya devam edelim.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey bir konuşmasında "Ben size tüm zamanların en büyük evliyasını anlatıyorum" demişti. İlk başta evliya deyince aklımıza gelen figürü irdelemek lazım. Ya da aklımızda canlanan şeklin sebebini… Bakıldığında kimse Atatürk için evliya demez. Yaşantısıyla modern, hilafeti kaldıran, cumhuriyeti ilan eden, alfabeyi yenileyen ve laik bir ülke kuran bir lider nasıl evliya olabilir diyebiliriz. Ancak evliya ne demek ona bakalım ve bu cümleyi anlayalım. Evliya Allah dostları demektir. Veli Allah'ın dostu demektir. Veli'nin çoğulu da Evliya'dır. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk Allah dostlarındandır demek istiyoruz. Peki kimler Allah'ın dostu olabilirler? Kısaca özetleyelim. Yok olan bir milletin, basit bir millet de değil 1000 yıl İslam'a bayraktarlık yapan bir milletin kurtuluşuna hayatını hibe eden bir insan. Vesile olmak ne büyük bir nimet değil mi? Tarihin en büyük Müslüman katliamına engel olan bir insan? Bu kadar hayrı yaptı. Benim, senin ve bu iftira sahiplerinin de kendilerinin Müslüman olarak tanımlayabilmelerine vesile oldu. Milyonların imanına vesile olan bir insan. Tam olarak Allah'ın dostudur. Bazı sözler çarpıtılarak ona iftira atanlar, lideri yok ederek milleti, dolayısıyla inancı yok etmek isteyenlerdir. 

Sadece Prof. Dr. Haydar Baş Bey mi Atatürk'e evliyadır diyor? Cevap hayır. Bir örnekle açalım. Ahmet Kayhan Hoca Atatürk'ün evliyalığını şu şekilde özetliyor: "Atatürk evliyadır ama Atatürk'ü iyi tanı, Nutuk'u bir daha oku ve evliyalığın ne olduğunu da iyi anla. Evliyaları sadece sünnet sandıkları, kocaman sakal ve sarıkta arayanlar elbette Atatürk'ün evliyalığını anlayamazlar."

Yani evliya denince aklımıza asker üniformalı bir insan değil de sarıklı, cübbeli, sakallı bir adamın çıkması bile bir algının eseridir. Allah'ın dostu olmayı bile bu insanlara mı kaptırdık? Birazcık dikkatli olmalı ve sahip olduğumuz değerleri  elimizde tutmalıyız. Tıpkı Atatürk'ün bu vatanı bu milleti bu inancı muhafaza ettiği gibi, aynı gönülle. 

Bu tabii ki burada bitmiyor. Sadece onlar da demiyor "Atatürk evliyadır" diye. Bakalım Atatürk ne diyor bu işe? Nutuk'ta "Abdülkerim Paşa'nın Aracılıkları" bölümünde birçok baskısında 150. sayfada Atatürk anlatıyor: 

"Efendiler, Kerim Paşa ile 27/28 Eylül, gece yarısından evvel saat 11'de başlayan bu görüşmemiz, sabah saat 07.30'a kadar tam sekiz buçuk saat devam etti. Kerim Paşa'nın arz ettiğim, sunduğu ilk telgrafına cevap verirken biraz da onun tarz ve üslubuna uymuş olduğum görülecektir. Cevabımda ben de böyle başladım: 'Kerim Paşa Hazretlerine, Kutbu'l-Aktab' deyiniz anlar' diye başladıktan sonra, Şimdi cevap veriyorum' dedim." (Hoş Geldin Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş)

Kutbu'l Aktab kelimesine Türkiye Diyanet Vakfı'nın İslam Ansiklopedisi'nden baktığımızda "Velîler zümresinin başkanı, dünyanın ve âlemin mânevî yöneticisi olduğuna inanılan en büyük velî" manasına geldiğini görmekteyiz. Atatürk'ün kendini tanımlaması bu şekilde. Dolayısı ile bu durum Atatürk tarafından kabul edilen bir gerçektir.

O'nu bize tanıtan, tüm zamanların en büyük evliyasını bizlere tanıtan Bağımsız Türkiye Partisi ebedi genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den Allah razı olsun. Atatürk'ü ve Hoca Atatürk'ü saygı, sevgi ve minnetle anıyor, saygılarımı sunuyorum.