Ateş düştüğü yeri yakıyor/ Oktay DO'AN

Atalarımız çok şey söylenilecek bir hakikati ne kadar özlü ifade etmişler. Evet, 'ateş düştüğü yeri yakıyor'. Sıcağı, külü, dumanı belki çevreyi de etkiliyor ama haddizatında ateş düştüğü yeri yakıyor. Her ölüm geride kalanlara derin üzüntüler yaşatır. Vefat edenin birinci derece yakınları, akraba ve eş-dostlarından, komşulardan daha özel hüzünler yaşar. Ölenin topluma mal olmuş bir insan olması halinde on binler, yüz binler hatta milyonlar göz yaşı dökebilir ama o topluma mal olmuş insanların bile yakınlarının üzüntüsü bir başkadır. Ancak canını Yaradan'ına şereflice teslim eden öyle kullar var ki topyekün bir millet onların arkasından ağlıyor.  Ölümle ölümsüzlüğe adım atan, peygamberlikten sonraki kutlu makama erişen şehitlerimiz hepimizin yüreğini yakıyor. Biz ne kadar üzülürsek üzülelim o gül yüzlü şehitlerimizin annesi babası, eşleri kadar, kardeşleri kadar üzülemeyiz. Şırnak'ta hain bir saldırı sonucu şehit edilen 13 askerimizden biri olan Astsubay Ahmet Sarıoğlu'nun ailesini ziyarete gittim. Şuurlu her şehit yakınında gördüğümüz vakar onların hüznünü daha saygın hale getiriyor. Tarifsiz üzüntüler yaşarken aynı zamanda kutlu bir şehit sahibi olmanın gururu okunuyor yüzlerinde. Şehit Ahmedimize de tüm şehitlerimize de Cenab-ı Hak'tan gani gani rahmet, ailesine de sabr-ı cemil diliyorum.Memleketimizin çeşitli köşelerinden her gün şehit haberleri alırken İnsanın üzüntüsünü dayanılmaz hale getiren husus bu duruma yöneticilerin basiretsizlikleri ve beceriksizlikleri sebebiyle geldiğimizdir. Hatta bazılarının çıkar hesapları sebebi ile terör göz göre göre bu ölçüde tırmanmıştır. 22 Temmuz seçimlerinden en az iki ay önce Meclis tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine yetki verilmeli ve Terör örgütüne yönelik ciddi ve yokedici bir operasyon yapılmalıydı. Ancak oy kaygısı ve 'başka nedenler' ile, yöneticilerin Batı'ya ve özellikle Amerika'ya bağlılıklarından dolayı sınır ötesi operasyonlar için tezkere bir türlü çıkarılmadı. Meclisi tatile çıkardılar. Çalışmadan maaşlarını aldılar. Hatta 22 Temmuz ile 3 kasım arasındaki maaşlarını da aldılar. Seçilemeyenler milletvekili olmadığı dönemde dahi maaş almış oldu. Seçilenler de çift maaş aldılar. Bu nasıl bir iştir. Bu millet bütün bunları görür de nasıl ayıkmaz, anlamak mümkün değil. Ama çok şükür ki Allah(cc) Mahkeme-i Kübra'da bunların hesabını tek tek soracak. İşte bu milletvekilleri toplanıp askere yetki vermediler. Böyle olunca da göz göre göre terör tırmandı.Her vatan evladının şehadetinde onların vebali vardır. Milleti enayi yerine koyup tiyatro oynuyorlar. Teröristleri gafil avlayacak ani bir baskın şeklinde olması gereken sınır ötesi operasyon hükümetin beceriksizliği ve Amerika'ya karşı 'zaafı' nedeni ile tiyatroya dönmüştür. Türkiye'de medya ağırlıklı olarak küresel güçlerin kontrolünde olduğundan gerçekler kamuoyuna olduğu gibi yansıtılmıyor ve yansıtılmayacaktır. İstenilen sonucun alınamayacağı bir sınır ötesi operasyon gerçekleştirilecek ve halkın tepkilerinden kurtulmaya çalışacaklar.Artık bu terör belasından kurtulmalıyız. Bu hükümet ile terörü bitirmek mümkün olmayacaktır. Dışa bağımlı olmayan bir iktidarı iş başına getirmeliyiz. Terör örgütüne yönelik kapsamlı bir mücadele ile milletin uğradığı maddi ve manevi kayıplar sona erdirilmeli. Bir kısım vatandaşlarımızın hainler tarafından kandırılmasının önüne geçilmeli. Devlet başında Allah'tan korkan ve yetenekli insanlar olduğu halde 'Devlet Baba' olmalı.