Avrupa Birliği Anayasasının tartışıldığı ve yeni katılan üyelerin birlik içerisinde ne şekilde harmonize edileceğine dair çalışmaların ivme kazandığı bir zamanda AB'nin Hıristiyanlık vurgusunu pekiştirme arayışları da yeniden başladı.
Türkiye'nin Birliğe katılmasında "Müslüman kimliğinin belli bir gerekçe oluşturmadığını, önemli olanın medeni eşik için gerekli siyasal ve ekonomik altyapı olduğunu'' söyleyerek pembe vaadler aşılayan ülkeler, yeni bir rüzgara kapıldılar.
"Romanya'nın bile Türkiye'den daha fazla Hıristiyan öğretiye sahip olduğunu'' söyleyerek önceliğin bu ülkeye verilebileceğinin sinyalini veren lokomotif ülkelerin, hangi gerekçelere sığınarak Türkiye'ye yeni umut aşılayacakları merakla bekleniyor.
Türkiye ekonomik ve siyasal reformları ivedilikle çıkararak Aralık zirvesinden tarih almak için yırtınırken, AB ülkelerinin Hıristiyanlık motiflerine ağırlık kazandırmak için yeni kararlar çıkarmaları ayrı bir ikilem olarak karşımızda duruyor.
Vatikan'ın siyasal süreçte daha ağırlıklı rol alması gerekliliğini savunan ülkelerin sayısında son aylarda artış görünüyor.
Kuruluş temelini demir çelik topluluğuna dayandıran ve zamanla askeri ve siyasal temsiliyete kavuşan Avrupa Birliği, eskisinden daha fazla dini semboller kullanmaya çalışıyor.
Dibimizde Rum Kesimi ve Malta dahi AB üyesi yapılırken ve Sovyetler'in dağılmasından sonra sosyo- kültürel birliğini tam tamamlayamamış olan eski Doğu Bloku ülkelerine takınılan yanlı tutum neyin göstergesi?
Almanya ve Fransa'da yeni parlamento seçimleri ile birlikte Avrupa Birliği Parlamentosu'nun da önümüzdeki aylarda yeni seçimler ile yeniden şekillenmesi sözkonusu.
Almanya'da Sosyal Demokratlar'a alternatif olarak yönetime geçmesi beklenen Muhalif kanadın Türkler'e bakışı hiç de içaçıcı değil.
Aynı durum diğer önemli ülke Fransa için de geçerli.
Seçim propagandalarındaki afişlerini daha şimdiden Türkiye'nin üyeliğine karşı pankartlarla süsleyen bir cephe bulunuyor.
Millliyetçi söylemlerle beraber dini söylemler bu seçimlerde ağırlıklı tercih olacak. Almanya'daki kamuoyu yoklamalarında Türkiye'nin üyeliğine dair beklentilerde düşüş var. Fransızlar ise siyasiler başta olmak üzere halkın büyük oranı Türkler'e soğuk bakıyor.
Biz ne kadar AB'yi Hıristiyanlıktan soyutlamaya çalışsak da; onlar Hıristiyanlıkları ile prim yapmaya devam ediyorlar.
Aralık'ta bu öngörüye hazırlıklı olmamız gerek.
AB eskisinden daha Hıristiyanlaşıyor.
Türkiye'nin Birliğe katılmasında "Müslüman kimliğinin belli bir gerekçe oluşturmadığını, önemli olanın medeni eşik için gerekli siyasal ve ekonomik altyapı olduğunu'' söyleyerek pembe vaadler aşılayan ülkeler, yeni bir rüzgara kapıldılar.
"Romanya'nın bile Türkiye'den daha fazla Hıristiyan öğretiye sahip olduğunu'' söyleyerek önceliğin bu ülkeye verilebileceğinin sinyalini veren lokomotif ülkelerin, hangi gerekçelere sığınarak Türkiye'ye yeni umut aşılayacakları merakla bekleniyor.
Türkiye ekonomik ve siyasal reformları ivedilikle çıkararak Aralık zirvesinden tarih almak için yırtınırken, AB ülkelerinin Hıristiyanlık motiflerine ağırlık kazandırmak için yeni kararlar çıkarmaları ayrı bir ikilem olarak karşımızda duruyor.
Vatikan'ın siyasal süreçte daha ağırlıklı rol alması gerekliliğini savunan ülkelerin sayısında son aylarda artış görünüyor.
Kuruluş temelini demir çelik topluluğuna dayandıran ve zamanla askeri ve siyasal temsiliyete kavuşan Avrupa Birliği, eskisinden daha fazla dini semboller kullanmaya çalışıyor.
Dibimizde Rum Kesimi ve Malta dahi AB üyesi yapılırken ve Sovyetler'in dağılmasından sonra sosyo- kültürel birliğini tam tamamlayamamış olan eski Doğu Bloku ülkelerine takınılan yanlı tutum neyin göstergesi?
Almanya ve Fransa'da yeni parlamento seçimleri ile birlikte Avrupa Birliği Parlamentosu'nun da önümüzdeki aylarda yeni seçimler ile yeniden şekillenmesi sözkonusu.
Almanya'da Sosyal Demokratlar'a alternatif olarak yönetime geçmesi beklenen Muhalif kanadın Türkler'e bakışı hiç de içaçıcı değil.
Aynı durum diğer önemli ülke Fransa için de geçerli.
Seçim propagandalarındaki afişlerini daha şimdiden Türkiye'nin üyeliğine karşı pankartlarla süsleyen bir cephe bulunuyor.
Millliyetçi söylemlerle beraber dini söylemler bu seçimlerde ağırlıklı tercih olacak. Almanya'daki kamuoyu yoklamalarında Türkiye'nin üyeliğine dair beklentilerde düşüş var. Fransızlar ise siyasiler başta olmak üzere halkın büyük oranı Türkler'e soğuk bakıyor.
Biz ne kadar AB'yi Hıristiyanlıktan soyutlamaya çalışsak da; onlar Hıristiyanlıkları ile prim yapmaya devam ediyorlar.
Aralık'ta bu öngörüye hazırlıklı olmamız gerek.
AB eskisinden daha Hıristiyanlaşıyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005