"Nefsine hakim olursan kurulursun tahtına,Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına"Barış Manço erenler kervanında bir yolcu muydu, yoksa çağdaş bir aşık mıydı, tartışması girmek ne kadar yararlıdır bilemeyiz. Fakat dinlediğimizde bizi düşündüren kafamızdaki bazı sorulara cevap veren şarkı sözleri yazmış olması da güzel değil mi? Ağzımızdan çıkan sözler nerelere gider, kimler duyar, kimler farkeder, kimler söylenenleri duyup doğruya güzele, sıratı müstakim'e daha iyi sarılır bilebilir miyiz?"Söz gümüşse sükut altındır" sözü, hangi imbiklerden, hangi erenin ağzından çıkmıştır kim bilir, susmamız gereken yerde konuşursak bunu nasıl tahlil etmemiz gerekir? Konuşmamız gereken yerde susarsak haklıya hakkını verememiş, bir yerlerde bir şeyleri eksik bırakmış olabiliriz. Peki nerde susup, nerde konuşmalıyız? Dahası ne konuşmalıyız? Peygamber Efendimiz (sav) çoğumuzun bildiği bir hadisi şerifinde, "Ya hayır söyle ya sus!" buyuruyor. Peki hangi hayrı, ne zaman ve hangi dille söyleyeceğiz? Basit ama bazılarına göre de çetrefilli bir soru.Kuş yavruları uçmayı nasıl öğrenirlerse biz de yerinde ve zamanında konuşmayı öyle öğreneceğiz. Fakat inkar edilemez bir gerçek var: öğretmene bir anlamda eğitmene ihtiyacımız var. Her güzel olan işte, sanatta bir ustaçırak ilişkisi yok mudur? Ustayı görürsünüz, dinlersiniz. Onun ağzından çıkanı hazine bilirsiniz, o size yoldaki tehlikeleri gösterir, hangi patikadan gidebileceğinizi söyler, siz bu sırada hep çalışırsınız, ödevleriniz olur onları hazırlarsınız, sınavlarınız olur. Bir talebeden bir kalfa yetiştirmek, sonra onu bir usta yapmak, hem de söz ustası yapmak tahmin edebileceğiniz gibi pek kolay değildir. Emre'm Yunus niye kırk yıl dergahına düzgün odun taşısın, Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri neden kadılıktan vazgeçip sokaklarda ciğer satsın? Ustadan bir şeyler öğrenebilmek ve bu yolda ber yerlere varabilmek, ariflerden olabilmek için değil mi? En önemlisi de yaşarken Allah (cc)'ı nasıl bilebilmek, gayelerin en yücesi değil mi?Gönüller, Rabbini arıyor ve biz O'na giden yolları kapatıyoruz, bir şekilde insanın gerçek özgürlüğüne kavuşması ancak öğrenilebilecek bir şey iken biz öğretmene gereken değeri vermiyoruz. Öğretmenin neyi başardığını farkedemiyoruz ki önemini anlayalım, eksikliğini farkedelim. Hassasiyetler maddi alanlara yöneltilmiş olduğu için neyi neden aradığımızı, neden kavga ettiğimiz bile bilmiyoruz ki!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.