11 Eylül saldırısıyla ABD’yi imaj yönünden sarsan el-Kaide şu anda Suriye’de ABD’nin/İsrail’in “arz-ı mev’ud” âlî menfaatleri doğrultusunda ve (internet ortamlarına düşen isimleriyle) “Yezid’in orduları” unvanı altında savaş veriyor, “Allahu Ekber” nidalarıyla Müslüman öldürüyor. Yani cihat(!) ediyor.
İlginç değil mi?
Daha da ilginç olanı ise en büyük desteği Türkiye’den görüyor olmaları.
Bölgede meydana gelen isyanlara en büyük destekçi Türkiye, AKP hükümetidir.
Libya’daki isyancılara 300 milyon dolar yardım ettik sözünü hatırlayın.
Sözün sahibi Dışişleri Bakanı idi.
Haçlıların ilk hamlesi Irak işgaline de en büyük cesaret kaynağı, bölgede sıfır sorun sloganıyla yola çıkıp bölgeyi safi sorun haline sokan AKP hükümeti değil miydi?
Benim sözüm değil, işgalin senaristleri, rejisörleri ve yönetmenleri böyle söylüyordu.
“Biz Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir” (ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz).
Bu söz bile çok şey için kâfi idi ama…
AKP Irak işgaline sadece,
lojistik,
rastik,
kostik ve fıstık yönünden destek vermedi, manevî moral takviyesi de yaptı, Başbakanın o meşhur duasıyla:
“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.” By Recep Tayyip Erdogan. The Wall Street Journal March 31st, 2003. İngilizce bilen birine tercüme ettirin.
Bu cesaret ödülsüz bırakılmadı.
“Tayyip Erdoğan’a “cesaret ödülü” veren “American Jewish Congress” (AJC) adlı kuruluş, WJC’ye bağlı. Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir “ulusal yurda” kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan “World Jewish Congress” (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır. Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan.” (http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2004/SUBAT/05/tkivanc.html).
İsrail “tanrının vaat ettiği topraklara kavuşma inancıyla” yeniden Gazze’yi bombalamaya başladı. Adamların inançları böyle.
Onlarca ölü ve yaralı var.
Sabahın ilk ışıklarıyla ABD’den açıklama geldi; İsrail meşru müdafaa yapıyor, yerden göğe haklıdır. Filistinliler ise teröristtirler, haksızdırlar.
Esad’a karşı birlikte hareket eden ABD ve Türkiye (güya) İsrail konusunda karşı karşıya gelmiş oldu.
Öyle olmadığı yukarıdaki paragraflardan apaçık ortada.
Görene, köre ne?
ABD sadece AKP’nin iktidar olmasını isteyip desteklemiyor, İsrail’in de varlığını sürdürmesini istiyor.
ABD, AKP ve İsrail.
ABD İsrail’in, İsrail ABD’nin varlık sebebi.
Gelelim dini bütün Hacı efendiye ve kerameti kendinden fersah fersah önde uçan Şıh efendiye.
O bir yandan yaşasın AKP kahrolsun İsrail diye bağırıyor, bir yandan da Suriye’de ABD’nin ve İsrail’in arzu ettiği sonucun bir an önce gerçekleşmesi için huzuru kalp(!) ile dua ediyor.
Sünnî(!) olarak.
İsrail için Gazze sonrası en büyük engel Suriye’dir.
Suriye düştü mü ver elini arz-ı mev’ud.
Bu vaad edilmiş topraklardan, ülkemiz hudutları içinde var mı?
Varsa ne kadar var?
Dahası oralarda neler oluyor ve niçin oluyor kaç on yıldır, hiç düşüneniniz oldu mu?
Aman boş ver.
Rey verdiniz, bir de emek mi vereceksiniz?
Zalim Esad’dan kurtulmak için AB’ye ABD’ye koşan Başbakan, Gazze saldırısı sonrası Mısır’a koştu.
Hangi İslam ülkesine koştularsa sonrası malum.
Mursî’ye Obama’nın selamını ve son kelamını mı getirdi acaba?
Ne gaza gel, ne Gazze’ye.
Ya da; aklından bile geçireyim deme.
Başbakan keşke Mısır yerine Davos’a gidip, bir two minute/iki dakika” çekseydi, one minute/bir dakika eskidi, artık yeni şeyler söylemek lazım.
Hem sonra bölgeyi en iyi bilen ve sorunlarını en köklü çözen Dışişleri Bakanı dururken niye Başbakan gitti ki Mısır’a?
Pek görünmez oldu Davutoğlu bu sıra.
Yoksa kadem mi bastı bir sırra?
Aman ayağın kirli iken basmayasın hasıra.
Özetle görev bellidir;
Mısır’a gidilecek, Mursi bulunacak; Hamas’a denilecek: Uslu ol, yaramazlık yapma, bak amca kızıyor.
Gerekirse Mısır halkı salonlara doldurulup gazları çıkartılacak.
(Ne de olsa az pişmiş mısır müshildir.) Siz bizden daha mı Müslüman ve hassassınız?Biz iktidar olmadan ülkemin şeriatçıları İsrail hapşırsa nezle olurdu, şimdi ishal oluyor, onların karnı bile sancımıyor, sayemizde.
İlginç değil mi?
Daha da ilginç olanı ise en büyük desteği Türkiye’den görüyor olmaları.
Bölgede meydana gelen isyanlara en büyük destekçi Türkiye, AKP hükümetidir.
Libya’daki isyancılara 300 milyon dolar yardım ettik sözünü hatırlayın.
Sözün sahibi Dışişleri Bakanı idi.
Haçlıların ilk hamlesi Irak işgaline de en büyük cesaret kaynağı, bölgede sıfır sorun sloganıyla yola çıkıp bölgeyi safi sorun haline sokan AKP hükümeti değil miydi?
Benim sözüm değil, işgalin senaristleri, rejisörleri ve yönetmenleri böyle söylüyordu.
“Biz Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir” (ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz).
Bu söz bile çok şey için kâfi idi ama…
AKP Irak işgaline sadece,
lojistik,
rastik,
kostik ve fıstık yönünden destek vermedi, manevî moral takviyesi de yaptı, Başbakanın o meşhur duasıyla:
“Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.” By Recep Tayyip Erdogan. The Wall Street Journal March 31st, 2003. İngilizce bilen birine tercüme ettirin.
Bu cesaret ödülsüz bırakılmadı.
“Tayyip Erdoğan’a “cesaret ödülü” veren “American Jewish Congress” (AJC) adlı kuruluş, WJC’ye bağlı. Theodore Herzl tarafından Dünya Musevilerini bir “ulusal yurda” kavuşturma amacıyla 19. yüzyıl sonunda kurulan “World Jewish Congress” (WJC) İsrail devletini kurmakla amacını gerçekleştirmiş bir Yahudi teşkilatıdır. Daha önce AJC tarafından 10 kadar kişi ödüle lâyık görülmüştü; bunlar arasında İsrailli veya Musevi olmayan tek kişi Tayyip Erdoğan.” (http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2004/SUBAT/05/tkivanc.html).
İsrail “tanrının vaat ettiği topraklara kavuşma inancıyla” yeniden Gazze’yi bombalamaya başladı. Adamların inançları böyle.
Onlarca ölü ve yaralı var.
Sabahın ilk ışıklarıyla ABD’den açıklama geldi; İsrail meşru müdafaa yapıyor, yerden göğe haklıdır. Filistinliler ise teröristtirler, haksızdırlar.
Esad’a karşı birlikte hareket eden ABD ve Türkiye (güya) İsrail konusunda karşı karşıya gelmiş oldu.
Öyle olmadığı yukarıdaki paragraflardan apaçık ortada.
Görene, köre ne?
ABD sadece AKP’nin iktidar olmasını isteyip desteklemiyor, İsrail’in de varlığını sürdürmesini istiyor.
ABD, AKP ve İsrail.
ABD İsrail’in, İsrail ABD’nin varlık sebebi.
Gelelim dini bütün Hacı efendiye ve kerameti kendinden fersah fersah önde uçan Şıh efendiye.
O bir yandan yaşasın AKP kahrolsun İsrail diye bağırıyor, bir yandan da Suriye’de ABD’nin ve İsrail’in arzu ettiği sonucun bir an önce gerçekleşmesi için huzuru kalp(!) ile dua ediyor.
Sünnî(!) olarak.
İsrail için Gazze sonrası en büyük engel Suriye’dir.
Suriye düştü mü ver elini arz-ı mev’ud.
Bu vaad edilmiş topraklardan, ülkemiz hudutları içinde var mı?
Varsa ne kadar var?
Dahası oralarda neler oluyor ve niçin oluyor kaç on yıldır, hiç düşüneniniz oldu mu?
Aman boş ver.
Rey verdiniz, bir de emek mi vereceksiniz?
Zalim Esad’dan kurtulmak için AB’ye ABD’ye koşan Başbakan, Gazze saldırısı sonrası Mısır’a koştu.
Hangi İslam ülkesine koştularsa sonrası malum.
Mursî’ye Obama’nın selamını ve son kelamını mı getirdi acaba?
Ne gaza gel, ne Gazze’ye.
Ya da; aklından bile geçireyim deme.
Başbakan keşke Mısır yerine Davos’a gidip, bir two minute/iki dakika” çekseydi, one minute/bir dakika eskidi, artık yeni şeyler söylemek lazım.
Hem sonra bölgeyi en iyi bilen ve sorunlarını en köklü çözen Dışişleri Bakanı dururken niye Başbakan gitti ki Mısır’a?
Pek görünmez oldu Davutoğlu bu sıra.
Yoksa kadem mi bastı bir sırra?
Aman ayağın kirli iken basmayasın hasıra.
Özetle görev bellidir;
Mısır’a gidilecek, Mursi bulunacak; Hamas’a denilecek: Uslu ol, yaramazlık yapma, bak amca kızıyor.
Gerekirse Mısır halkı salonlara doldurulup gazları çıkartılacak.
(Ne de olsa az pişmiş mısır müshildir.) Siz bizden daha mı Müslüman ve hassassınız?Biz iktidar olmadan ülkemin şeriatçıları İsrail hapşırsa nezle olurdu, şimdi ishal oluyor, onların karnı bile sancımıyor, sayemizde.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024