28. Şubat sonrası beynimize ne pompalandı? Erbakan ülkeye huzur getirecekti, bir anda herkes Müslüman (!) olacaktı ama asker engel oldu. Asker darbecidir. Dinin önündeki engel askerdir. Patronlar (TÜSİAD), yargı kurumları vs. askerin yanındadır. Hülasa devlet halkın tercihine karşıdır gibi bir hava oluşturuldu.
Bu havada 28 Şubat denince aklımıza tanklar, Çevik Bir, Erbakan, Erdoğan ve mağdur bir Milli Görüş anlayışı gelir. Ama bizler, bunların aynı filmin senaryosunda rol arkadaşları olduğunu senelerce anlattık, haykırdık. Bu sürecin Türkiye’yi bölme, gerçek dindar ve ulusalcı kesimin önüne geçme ve Büyük Ortadoğu projesini hayata geçirme süreci olduğunu ifade ettik. Ülke olarak, siyaset olarak geldiğimiz nokta bizi haklı çıkardı.
28 Şubat’ın 14. yılında Erdoğan yurtdışından hala mağdur, zenci edebiyatı yapsa da, bu seneki 28 Şubat, ikinci 28 Şubat oldu. Tüm maskeler düştü. Hem de kimin eliyle, kimin ağzıyla biliyor musunuz?
ABD tarafından bakılıp, büyütülen ve zamanı geldiğinde “öldürülmemek” şartıyla Türkiye’ye verilen, zamanın başbakanı Ecevit’in bile “ABD, Öcalan’ı bize neden verdi, anlamış değilim” dediği bebek katilinin eliyle. Evet, bu 28 Şubat’ta Öcalan, Erdoğan’a darbe yapmıştır.
Düşünsenize! “Bebek katili” lakaplı, terörist başı, Erdoğan ve hükümetinin beğenmediği anayasanın idama mahkûm ettiği ama Erdoğan’ın “namus ve şerefi” ortaya koyarak görüştüğü, barış elçisi gördüğü zevat kalkıp, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına diyor ki; “Ben olmasaydım, sen iktidar olamazdın. Seni iktidar, ben yaptım.”
Hemen saçmalıyor, iktidarın önünü kesmeye çalışıyor filan demeyin. Artık nerede ve kimin elinde yetiştiklerini bildiğimiz gazeteci kılığındaki şahısların, çuvallarla getirdikleri kâğıtlarla Türk Ordusu esir edildi. Bunu kabul ettiysek, Erdoğan’ın masadaşı Öcalan’ın söylediklerini de dikkate almak durumundayız.
Hadi hepsini geçtim! Bir idam mahkûmu, benim ülkemin başbakanına bu derece açık ve ciddi bir ithamı yaptıracak cesareti kimden alıyor? Bu sorunun cevabı bile gözümüzü açacaktır…
Milliyet gazetesi, İmralı’daki idam mahkûmunun, Meclis’te görevli kravatlı sözcüleri ile yaptığı görüşmeleri yayınladı. Neler yok ki! Ergenekon’un nasıl başlatıldığı, bu evrakları veren gazetecilerin nerelerde ve kimler tarafından yetiştirildiği, ABD ve AB’nin terör ve Türk siyasetindeki aktif konumu, F. Gülen’le yer değiştirilmesi (Apo Türkiye’ye verildi, Gülen ABD’ye alındı), Baykal komplosu, Hakan Fidan gerçeği vs. Bugün muhalefet yaptıklarını iddia eden CHP ve MHP’nin dile getiremediklerini “bebek katili” “idam mahkûmu” dile getiriyor.
Öcalan’ın açıklamalarından…
“Kandil’e, BDP’ye ve Avrupa’ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız deveden kulak kalır…
Eski yaşam alışkanlıkları topyekûn bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak…
Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. Ben bu deyimi rast gele seçmedim. Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor…
Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis’tesiniz, size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) Ergenekon ve AKP olmazdı...
AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim… Biz AKP’yi çıkartan gücüz… Biz, AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk… Benim demokratik kriterlerim var. Bunu anlattık, bir baktık ki, AKP hegemonya kurmak istiyor, 1923-40-50 CHP yerine AKP...
Kirli işler dönemini Baykal, AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip Bey kurnaz çıktı. Deniz Baykal’ı kullandı.
Ergenekonun bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşırken başını belaya/derde sokmayalım dedik. Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009 hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar…
Sırrı: “Sizin konumunuz ne olacak?
Öcalan: (Gülerek) “Ne ev hapsi, ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem, komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası.
Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de, ben de vazgeçemeyiz…”
Soru; Baldıran zehiri mi? Öcalan’mı?
Bu havada 28 Şubat denince aklımıza tanklar, Çevik Bir, Erbakan, Erdoğan ve mağdur bir Milli Görüş anlayışı gelir. Ama bizler, bunların aynı filmin senaryosunda rol arkadaşları olduğunu senelerce anlattık, haykırdık. Bu sürecin Türkiye’yi bölme, gerçek dindar ve ulusalcı kesimin önüne geçme ve Büyük Ortadoğu projesini hayata geçirme süreci olduğunu ifade ettik. Ülke olarak, siyaset olarak geldiğimiz nokta bizi haklı çıkardı.
28 Şubat’ın 14. yılında Erdoğan yurtdışından hala mağdur, zenci edebiyatı yapsa da, bu seneki 28 Şubat, ikinci 28 Şubat oldu. Tüm maskeler düştü. Hem de kimin eliyle, kimin ağzıyla biliyor musunuz?
ABD tarafından bakılıp, büyütülen ve zamanı geldiğinde “öldürülmemek” şartıyla Türkiye’ye verilen, zamanın başbakanı Ecevit’in bile “ABD, Öcalan’ı bize neden verdi, anlamış değilim” dediği bebek katilinin eliyle. Evet, bu 28 Şubat’ta Öcalan, Erdoğan’a darbe yapmıştır.
Düşünsenize! “Bebek katili” lakaplı, terörist başı, Erdoğan ve hükümetinin beğenmediği anayasanın idama mahkûm ettiği ama Erdoğan’ın “namus ve şerefi” ortaya koyarak görüştüğü, barış elçisi gördüğü zevat kalkıp, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına diyor ki; “Ben olmasaydım, sen iktidar olamazdın. Seni iktidar, ben yaptım.”
Hemen saçmalıyor, iktidarın önünü kesmeye çalışıyor filan demeyin. Artık nerede ve kimin elinde yetiştiklerini bildiğimiz gazeteci kılığındaki şahısların, çuvallarla getirdikleri kâğıtlarla Türk Ordusu esir edildi. Bunu kabul ettiysek, Erdoğan’ın masadaşı Öcalan’ın söylediklerini de dikkate almak durumundayız.
Hadi hepsini geçtim! Bir idam mahkûmu, benim ülkemin başbakanına bu derece açık ve ciddi bir ithamı yaptıracak cesareti kimden alıyor? Bu sorunun cevabı bile gözümüzü açacaktır…
Milliyet gazetesi, İmralı’daki idam mahkûmunun, Meclis’te görevli kravatlı sözcüleri ile yaptığı görüşmeleri yayınladı. Neler yok ki! Ergenekon’un nasıl başlatıldığı, bu evrakları veren gazetecilerin nerelerde ve kimler tarafından yetiştirildiği, ABD ve AB’nin terör ve Türk siyasetindeki aktif konumu, F. Gülen’le yer değiştirilmesi (Apo Türkiye’ye verildi, Gülen ABD’ye alındı), Baykal komplosu, Hakan Fidan gerçeği vs. Bugün muhalefet yaptıklarını iddia eden CHP ve MHP’nin dile getiremediklerini “bebek katili” “idam mahkûmu” dile getiriyor.
Öcalan’ın açıklamalarından…
“Kandil’e, BDP’ye ve Avrupa’ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız deveden kulak kalır…
Eski yaşam alışkanlıkları topyekûn bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu hepsinden daha derinlikli olacak…
Bu en köklü adım. Demokratik kurtuluş ve demokratik yaşam süreci. Ben bu deyimi rast gele seçmedim. Zamanında söyledim anlamadılar. Anlamış olsaydılar, Ergenekon olmazdı, AKP bunları diyor ama çok yüzeysel bakıyor…
Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis’tesiniz, size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) Ergenekon ve AKP olmazdı...
AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim… Biz AKP’yi çıkartan gücüz… Biz, AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk… Benim demokratik kriterlerim var. Bunu anlattık, bir baktık ki, AKP hegemonya kurmak istiyor, 1923-40-50 CHP yerine AKP...
Kirli işler dönemini Baykal, AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip Bey kurnaz çıktı. Deniz Baykal’ı kullandı.
Ergenekonun bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşırken başını belaya/derde sokmayalım dedik. Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009 hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar…
Sırrı: “Sizin konumunuz ne olacak?
Öcalan: (Gülerek) “Ne ev hapsi, ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem, komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası.
Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de, ben de vazgeçemeyiz…”
Soru; Baldıran zehiri mi? Öcalan’mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025
- PKK, ‘ak’landı / 12.07.2025
- Küfrün karşısında bir tek İmam Hüseyin kalmıştı / 05.07.2025
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025