Yarasaların ışıktan kamaştığı herkesin malumudur. Onun için bu yaratıklar gündüzle kavgalıdır. Güneşin kaybolup karanlığın başlamasını iple çekerler.
20 Mayıs'ta yapılan Çağlayan mitingi gönüllerimizi coşturdu. Gözlerimizi yaşarttı. Fakat bazı basın organları herhalde, miting gündüz yapıldığı için mesaide olmadıklarından, olayı yansıtmadılar.
Aynı medya, Yunanistan'da yakılan Türk bayrağını dakikalarca gündem etti. Fakat Çağlayan meydanındaki bayrak okyanusunu göstermedi.
Şimdi soruyoruz; medya ne zaman objektif olacak, medya ne zaman olaylara tarafsız davranacak?
Bir okurumuz telefonla arıyor. "Efendim diyor, ben Yeni Mesaj'ın yanında filan gazeteye de abone idim. Fakat böyle muhteşem bir mitinge yer vermedi. Hayretler içinde kaldım, kendilerini aradım. Neden mitingi vermediklerini sordum. Aldığım cevap son derece tatminden uzaktı. Bunun üzerine adı edilen gazetenin aboneliğini iptal ettim".
Sayın okurumuzu tebrik ediyorum. Bu adil davranışını örnek olarak ilan ediyorum.
Bir başka okurumuz, emsalleri gibi yine telefonla konuşuyor. Bu güzel mitingi çok güzel bir şekilde yansıttınız. Yeni Mesaj ve Meltem TV'yi tebrik ediyorum diyor ve dua ediyor.
Kimse duygusal davranmasın, İstanbul İstanbul olalı böyle bir miting görmedi. Halk, canlı yayınlanan mitingle bütünleşti. Milyonlar tek yürek oldu. Hatta yurt dışından bile büyük alaka oldu.
Basın-medya, bu milli olaya seyirci kalmamalıydı. Türk kamuoyunda, basına karşı yıllardan beri, objektif olmaması konusunda bir tavır vardır. Bu olaylar kamuoyunun hislerine haklılık kazandırıyor.
Basın olarak, radyo-televizyonlar olarak artık, halkla ters düşülmemelidir. Zira gelinen bu noktada, halk herkesi olduğu gibi basını da medyayı da yargılamaktadır.
Türkiye'de; yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak nitelenen basının, artık güvenli olması lazımdır. Yıllara dayanan alışkanlıkla, olayların olduğu gibi değil de, istenilen şekilde yansıtılması devri aşılmıştır.
Objektifliğe uymayanların halk tarafından bertaraf edileceği aşikardır.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağı, herkesin artık objektif olması gerektiği konusu gelinen kesin noktadır. Basını basın gibi yapmayanlar, faturayı herhalde kendileri ödeyeceklerdir.
20 Mayıs'ta yapılan Çağlayan mitingi gönüllerimizi coşturdu. Gözlerimizi yaşarttı. Fakat bazı basın organları herhalde, miting gündüz yapıldığı için mesaide olmadıklarından, olayı yansıtmadılar.
Aynı medya, Yunanistan'da yakılan Türk bayrağını dakikalarca gündem etti. Fakat Çağlayan meydanındaki bayrak okyanusunu göstermedi.
Şimdi soruyoruz; medya ne zaman objektif olacak, medya ne zaman olaylara tarafsız davranacak?
Bir okurumuz telefonla arıyor. "Efendim diyor, ben Yeni Mesaj'ın yanında filan gazeteye de abone idim. Fakat böyle muhteşem bir mitinge yer vermedi. Hayretler içinde kaldım, kendilerini aradım. Neden mitingi vermediklerini sordum. Aldığım cevap son derece tatminden uzaktı. Bunun üzerine adı edilen gazetenin aboneliğini iptal ettim".
Sayın okurumuzu tebrik ediyorum. Bu adil davranışını örnek olarak ilan ediyorum.
Bir başka okurumuz, emsalleri gibi yine telefonla konuşuyor. Bu güzel mitingi çok güzel bir şekilde yansıttınız. Yeni Mesaj ve Meltem TV'yi tebrik ediyorum diyor ve dua ediyor.
Kimse duygusal davranmasın, İstanbul İstanbul olalı böyle bir miting görmedi. Halk, canlı yayınlanan mitingle bütünleşti. Milyonlar tek yürek oldu. Hatta yurt dışından bile büyük alaka oldu.
Basın-medya, bu milli olaya seyirci kalmamalıydı. Türk kamuoyunda, basına karşı yıllardan beri, objektif olmaması konusunda bir tavır vardır. Bu olaylar kamuoyunun hislerine haklılık kazandırıyor.
Basın olarak, radyo-televizyonlar olarak artık, halkla ters düşülmemelidir. Zira gelinen bu noktada, halk herkesi olduğu gibi basını da medyayı da yargılamaktadır.
Türkiye'de; yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak nitelenen basının, artık güvenli olması lazımdır. Yıllara dayanan alışkanlıkla, olayların olduğu gibi değil de, istenilen şekilde yansıtılması devri aşılmıştır.
Objektifliğe uymayanların halk tarafından bertaraf edileceği aşikardır.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağı, herkesin artık objektif olması gerektiği konusu gelinen kesin noktadır. Basını basın gibi yapmayanlar, faturayı herhalde kendileri ödeyeceklerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002