logo
28 MART 2024

Bilim adamları AB'den kaçıyor

28.04.2005 00:00:00


"Avrupa Birliğinin Önlenemez Düşüşü" kitabının yazarı Ersal Yavi, tasfiye pahasına Türkiye'nin üyelik için çırpındığı AB hakkında önemli bir gerçeğe dikkat çekiyor. Yavi; sadece sermaye ve yatırımların değil bilimadamlarının da AB'yi terk etmekte olduğuna işaret ediyor

Avrupa Birliği, tüm parlak gösterişlerinin aksine işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve skandalların her türlüsünün giderek arttığı bir ülkeler topluluğuna dönüşmekte... AB'ye işsizler ve yoksullar birliği desek isabet etmiş oluruz herhalde. Mayıs 2004'ten itibaren AB'nin toplam nüfusu içinde 55 milyon işsiz, 120 milyon yoksulluk sınırı altında yaşayan insan var. Bu tabloya bakarak 70 milyon problemli nüfusuyla Türkiye'nin AB üyeliği çok düşündürücü... AB yetkililerinin bugüne dek vermiş oldukları beyanatlar üzere de bu üyelik imkansız. İnsan sormadan edemiyor: "Bizim girme ısrarımız ve sünepeliğimiz acaba neden?..."Ersal Yavi 1943 doğumlu, araştırmacı yazar. Yayınlanmış bir çok eseri mevcut. İzmir'de bir yerel kanalda program yapan Ersal bey ile İzmir'i , o güzelim körfezini kuş bakışı seyrettiğimiz manzarasına doyulmayan evinde, kendi elleriyle hazırlamış olduğu kahvelerimizi yudumlarken işte bu AB konusunu konuştuk."Avrupa Birliği'nin Önlenemeyen Düşüşü" kitabınızda nelerihedeflediniz?Ersal Yavi- Türkiye, Türkiye'de ve dünyada ne olup bittiğini dış medya ve kaynaklardan öğrenir. Hazırlamış olduğum "Avrupa Birliğinin Önlenemez Düşüşü" adlı kitabım, AB karşıtı bir yayın değildir. Son 3 yılından beri AB ülkelerinde bulundum ve yakinen takiplerim sonucu, AB'yi yönlendiren merkezî ülke yöneticileri ve AB'de yaşananlar hakkında olumlu cümleler bulmakta zorlandık. Tüm parlak gösterişlerinin aksine AB'nin işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve skandalların her türlüsünün giderek arttığı bir ülkeler topluluğuna dönüşmekte olduğunu gördük. Bunu kendileri de saklamıyorlar. Ancak içeriden ve dışarıdan iş, finans, siyaset çevreleri ve işbirlikçileri ile bunların güdümündeki Türk medyası, AB'nin sadece olumlu yönlerini abartmakta, olumsuzluklarının üstünü örterek geniş toplum kesimlerini yanıltmaktadırlar. Kimi bireysel çabalar, dernek ve uzman yayınlarda daha tutarlı bilgilendirme ve yorumlar mevcuttur; ancak bunlar çok sınırlı ve toplumumuzun büyük kesimine zaten ulaşmamaktadır. AMACIMIZ yıllardır olduğu gibi, ileride doğabilecek daha kötü hayal kırıklıkları ve telafisi olmayan kayıplarla karşılaşmamak için, ne olup bittiğini artık herkesin bilmesi.400 bin bilim adamı AB'yi terk etti n AB'den herkesin kaçtığını, özellikle bilim adamlarının kaçtığını söylüyorsunuz?Yavi- AB'yi terk eden sadece sermaye ve yatırımlar değil. AB'NİN EN İYİ 400.000 BİLİM YILDIZI AB'Yİ TERK ETTİ. Kitabımın basıma hazırlandığı sırada Amerika'da bir üniversite dekanı olan dostumun gönderdiği notta aynen şöyle yazıyordu: "ABD işsizlikten kan ağlıyor, işini uyduran Çin'e gidiyor." AB'li bilim adamları ABD'ye, ABD'liler de Çin'e gidiyorsa, dünyanın en gelişmiş bu iki bölgesinde NELER OLUYOR" Bunun yanıtını 19 Ocak 2004'te TIME dergisinde Jeff Chu'nun "Avrupa Bilim Yıldızlarını Nasıl Kaybetti? AB'nin en iyi 400.000 bilim adamı Amerika'ya gitti" başlıklı araştırmasında buluyoruz.3 yıl önce AB liderleri, AB'yi dünyanın en başarılı ve dinamik ekonomi ve bilim bölgesi yapacaklarına söz vermişlerdi. Ancak onların bu sözlerine rağmen, başarısız olduklarının kanıtı Avrupa'nın en iyi ve parlak bilim adamlarının ABD'ye gitmeleri ve bu beyin akışının gelecek yıllarda da devam edeceğidir. ABD'nin hemen her yerinde bilimsel araştırma yapan kuruluşlarda genç ve parlak Avrupalı bilim adamlarını görebilirsiniz. Çünkü ABD onlara daha iyi hizmet ve her türlü destek ve cömert fonları sağlıyor. New York Üniversitesi (NYU)'nde görevli İtalyan tıp araştırmacısı V.Dorello: "Avrupa'da alabileceğim 900 euroya karşılık burada 3 mislini alabiliyorum. Eğer gerçek bir bilim adamıysanız ve gerçek bilimsel çalışma yapmak istiyorsanız, gideceğiniz en iyi yer burasıdır. Bu işler futbol transferi gibidir. En yüksek ücreti ödeyene gidersiniz" diyor.ABD'de 2000 yılında R&D (Research and Development) araştırma ve geliştirme için yapılan harcama 287 milyar euro. Avrupa'da harcanandan 121 milyar euro daha fazla. ABD'de yüksek teknoloji patentlerinin sayısal oranı AB'ye göre %78 daha fazla. Yeryüzüne en fazla bilimsel aklı sunan Avrupa'dır. Avrupa'dan ABD'ye bilim adamlarının gelişi yeni değil. Bunların en bilinenleri Albert Einstein ve Enrico Fermi'dir. Birçoğu 1950 ve 1960'larda savunma için milyarlarca dolar harcanırken, diğerleri 1980 ve 1990'larda her alanda yüksek teknoloji araştırmaları ve buna ayrılan fonların artmasıyla gittiler. Avrupa eski Sovyetler gibiAraştırmayı yapan Jeff Chu, ABD'ye giden bilim adamlarıyla yaptığı görüşmelerle bu konuyu açıklığa kavuşturuyor. Temelde AB'de bolca olan merkeziyetçi bürokrasi, katı hiyerarşi ve yasal engeller bilim adamlarını işlerinden bezdirerek, uzaklaştırmaktadır. Günümüzde bu olumsuzlukların halen devam ettiğinin en tipik örneğini İngiltere'den bir akademisyen Christopher Evans (Biotechnology Professor atfour British Universities) çok kısa ve kesin özetliyor: "Avrupa karmakarışık, darmadağın." (Profesör hızını alamayıp AB'ye şiirsel, dehşetli bir de eleştiri getiriyor: (E.Y.) "Bürokrasinin güçleştirici kuralları ve boğucu sisi, gerçek girişimlerin parlak kıvılcımlarını örtüyor."Paris'te VII. Jeokimya Lâboratuvarının başkanı olan Fransa eski Kültür Bakanı Claude Allègre: "Fransa, Sovyet sistemindeki gibi bir merkezden yönetiliyor. Bürokrasi bilimsel araştırmalara engel olmamalı. Bu koşullarda burada kalamam. ABD'ye gitmeyi planlıyorum" diyor. Oysa AB yöneticileri, 2010 yılına kadar 700.000 araştırmacıya daha ihtiyaçları olduğunu söylüyorlar. Schröder 2004 yılı öncelikleriyle ilgili olarak yaptığı açıklamasında: "Günümüzün değişen dünya koşullarında, refah düzeyimizi iyileştirmek ve yükseltmek için yenilikleri en üst düzeyde desteklememiz gereklidir" diyordu, ancak CERN (Nükleer Araştırma İçin Avrupa Organizasyonu) müdürü Luciano Maiani: "Bu işlerde para gerçekten önemli. Avrupa bu konuda zayıf ve yatırımları yetersiz" diyor.Finlandiya ve İsveç'in araştırmaya ayırdığı miktar GSMH'nın %3'ü. Fransa'nın ise 2004 yılı araştırma bütçesi GSMH'nın sadece %0.9'u. AB'nin 2010 yılı araştırma ve geliştirme için hedeflediği bütçe AB GSMH'nın %8'i.Bilimsel fonlara yeterince para yokAvrupa'da durum bu kadar kötü mü? Elbette dünya standartlarında pek çok bilim merkezleri var. Cenova'da CERN, Almanya Heidelberg'de EMBL (Avrupa Moleküler Biyoloji Lâboratuvarı), Potsdam'da DIfE (Beslenme Enstitüsü) gibi; ancak kaynakları yeterli değil. Örneğin İngiltere Tıbbi Araştırmalar Konseyi MRC Başkanı C. Blakemore şöyle diyor: "Edinburg Roslin Enstitüsü, Nottingam Üniversitesi Kraliyet Koleji gibi kuruluşlara karşılık, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH)'nün yıllık bütçesi olan 27 milyar dolar bu kuruluşların bütçelerinden 40 kat, personel sayısı da 12 kat fazladır." Öte yandan AB Komisyonu araştırma fonlarını aşağıya çekiyor; çünkü sosyal ve coğrafi faktörler nedeniyle bilimsel araştırma fonlarına yeterince para aktaramıyorlar. Amsterdam Üniversitesinden Peter Sloot: "AB'de yönetim ve bürokrasi kültürü bilimsel kültürden daha güçlü" diyerek AB yöneticilerini eleştiriyor. Ancak iyi haberler de var. İrlanda'daki gelişmeler bunların başında geliyor. Hükümet şirketlere vergi kolaylıkları sağlayarak, araştırma ve geliştirme alanlarında yatırım yapmayı teşvik ediyor. Örneğin İrlanda Bilim Vakfı (SFI), önümüzdeki yıl için 400 milyon euroyu bioteknoloji, matematik ve toprak bilimlerinin araştırılması için ayırdı. ABD Utah Üniversitesi'nin de katkısıyla Cork'ta 3.2 milyon euroluk bir yatırımla bir araştırma lâboratuvarı kurdular.Özetle, BİLİM ADAMLARI AB'Yİ NEDEN TERK EDİYORLAR?: Yetersiz kaynaklar, yetersiz hizmet ve düşük ödemeler. Boğucu bürokrasi, özellikle Fransa ve Almanya'da aşırı. Daha iyi kariyer fırsatları.AB işsizlik çıkmazından AB, işsizlik ve emek sömürüsü çıkmazında mı?Yavi- Yabancı işçilerin anavatanlarına dönmeleri, yerli işçilerin iş bulma şanslarını artırıyormuş gibi görünecektir. Bu bazıları için geçerli olabilir, fakat bütün düşünüldüğünde, yüksek işsizlik oranları veriyken ana vatana dönüş yeni işlerin yaratılması yönünde bir etkiye neden olmaksızın sadece işsizlerin sayısını azaltacaktır. İkincisi, genelde yabancı işçiler düşük ücretli işlerde çalışırken, bu işçiler yerlilerle yer değiştirdiği ölçüde, bu ikincilerin ücretleri artmak yerine azalacaktır. En önemlisi, işçilerin ücretlerinde ve işsizler için iş olanaklarında yabancı işçilerin ülkelerine dönmelerinden dolayı başlangıçta bir artma olduysa bile, bu kısa dönemli iyileşme bir süre sonra ortadan kalkacaktır. Yerli işçiler için "olumlu" gelişme (daha yüksek ücretler ve daha düşük işsizlik) bir defa sona erdiği zaman kapitalist ekonominin iç dinamikleri nedeniyle, yani tekrar tekrar krize girme eğilimi nedeniyle daha fazla işsizlik baş gösterecektir.Neo-klasik tarzda olduğu gibi krizlerden çıkış yüksek kârlılık, yatırımlar, büyüme ve istihdam yoluyla düşük ücretlerle olsaydı AB'deki yabancı emeği çıkarmanın ve bu arada ücret oranlarını sabit tutmanın bir anlamı olabilirdi. Keynezyen tarzda düşünürsek, yüksek ücretler daha yüksek alım gücü ve talep uyarılması yoluyla krizden çıkışı sağlasaydı, yabancı emeği çıkarmanın ve bu arada ücret oranlarını artırmanın anlamı olabilirdi. Eğer krizlerle ücret oranlarını manipüle ederek baş edilemiyorsa, yabancı emeğin çıkarılması krizden çıkışı sağlamadan, ücret oranları üzerindeki etkisiyle sadece çevrimin şeklini değiştirecektir. Kriz ise emekçi sınıfın her iki bölmesini vurmaya devam edecektir. Yabancı işçileri yerli işçilerin tekelci sermayeye karşı savaşımında potansiyel bir yardım olarak değil de, sermayenin algıladığı gibi yerli işçilerin rakibi olarak algıladığı durumda, sadece söz konusu güç ilişkileri emek açısından negatif yönde etkilenecektir.Yaklaşık 40 bini Avusturya vatandaşlığına geçmiş bulunan 160 bini aşkın Türkün içinde "yeni yabancı alımını durdurup, ülkede yaşayanların durumunu rahatlatacak" diyerek, Haider'e destek verenler bile vardı. Pek çok yerde olduğu gibi, Türkler arasındaki bölünmüşlük, ülkenin en büyük yabancı grubunun tek ses halinde tepki vermesini engelliyor!..n
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
Beklenen açıklama geldi
Kadir İnanır'dan iyi haber
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Bahçeli'den yerel seçim öncesi mesaj
'Riskli ve tehlikelerle dolu'
Erdoğan'a 'beka sorunu' göndermesi
'Perdelik kumaştan kefen giyen 7 zibidi'
"İstanbul’u yapay zeka devriminin gözbebeği yapacağız"
BTP İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Diyarbakır mitinginde İstanbul mesajı verdi
'CHP'yi, utanmadan Kürt kardeşlerimize...'
Beklenen açıklama geldi
Kadir İnanır'dan iyi haber

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.

BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.
28.03.2024 09:46:00 / Güncelleme: 28.03.2024 09:55:06
Anadolu Ajansı
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek
BDDK, Seçil Erzan'ın telefonundaki yazışma ve tape kayıtlarını inceleyecek

Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dolandırıcılık davasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca (BDDK) savcılığa gönderilen yazıda, ortaya çıkan deliller doğrultusunda sanık Seçil Erzan'ın telefon kayıtlarında yeni bir inceleme yapılması gerektiği bildirildi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama dosyasına, BDDK tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen cevap yazısı eklendi.

Yazıda, dava aşamasında ortaya çıkan bilgi ve belgeler ile müştekilerin iddia ettikleri suçlamalar kapsamında yeni bir inceleme yapılmasının gerekli olduğu kaydedildi.

Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek

BDDK'nın, "Seçil Erzan'ın WhatsApp üzerinden, başta banka görevlileriyle yaptığı yazışmalarının ve varsa telefon tape kayıtlarının kurumumuzca yürütülen inceleme açısından oldukça kritik önem taşıyabileceği değerlendirilmiştir." ifadelerini kullandığı yazıda, Erzan'ın yazışma dökümünün kurumun görevlendirdiği ilgili kişilere gönderilmesi talep edildi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın, bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.

İddianamede, müşteki Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu anlatılıyor.

Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu, kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.

İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor.

Seçil Erzan'ın 252 yıla kadar hapsi isteniyor

Sanık Erzan'ın "özel belgede sahtecilik" ve "tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 69 yıldan 226 yıla kadar hapsi istenen ana iddianamenin ardından hazırlanan yeni iddianameyle Erzan hakkında istenen hapis cezası da yükseldi.

Erzan'ın, 77 yıldan 252 yıla kadar hapsinin talep edildiği iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk'ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor. 

İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, İsmailağa Cemaatinin resmi sayfasından kendisi hakkında yapılan paylaşımlara dair açıklama yaptı.
28.03.2024 09:32:00 / Güncelleme: 28.03.2024 09:37:53
Haber Merkezi
İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması
İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması
İsmailağa Cemaatinin kendileriyle hiçbir bağı kalmadığını söylediği ve cemaatlerini dağıtmakla suçladığı Ahmet Mahmut Ünlü'den (Cübbeli Ahmet Hoca) açıklama geldi.

Ünlü, cemaatin istişare heyeti imzasıyla yayınlanan açıklamanın baştan aşağıya yalanlarla dolu olduğunu bunun kaynaklarını da haftaya paylaşacağını duyurdu.


'SEYFETTİN İNANÇ'I ÇÖZMEDEN İSMAİLAĞA ANLAŞILMAZ'

Kendisine yakın olan Lalegül TV'de konuşan Ahmet Hoca, istişare heyeti olarak kendileri adlandırılan heyetin kimse tarafından bilinmediğini ifade etti. İstişare heyetinde bulunan çoğu ismin cemaatin başı olan Mahmud Efendi tarafından hiçbir zaman vekil olarak tayin edilmediği iddia etti.

Ünlü özellikle Seyfettin İnanç'a dikkat çekti:

İsmailağa'nın bütün maddi işlerini, para işlerini toplayan kotaran Seyfettin İnanç'tır. Bu Seyfettin İnanç bizim işte talebelerimizdendir. Tefsirde senelerce bizimle bulunmuştur. Dolayısıyla tarikat vekilliği yoktur. Yani şimdi öyle bir durum ki vekilliği olmayan adamlar bunlar. Ama projeleri getiren bunlar, bütün olayları heyete arz eden, şu anda beni güya ihraç etmişler, aforoz etmişler. Bunun da işte alt şeyini birlikte hazırladıkları adam Seyfettin İnanç'tır. Şimdi Seyfettin İnanç meselesi önemlidir. Çünkü yakın zamanda medyada İsmail Ağa'dan FETÖ çıktı diye haberler birçok kanalda yer almıştır. Ekranda görüyorsunuz. Burada ortada oturan Seyfettin İnanç'tır. Buradaki resmin ortası işte bu heyetinde ortasını İsmail'e de ortasını her şeyin ortasını anlamak istiyorsanız o ortadaki arkadaş bu arkadaşın kardeşi Mehmet Bahadır İnanç. Bu kişi FETÖ firarisidir. Şu anda FETÖ'den aranmaktadır. Dolayısıyla bizim FETÖ ile ne irtibatımız var diyenin bütün camianın para işleri, finans işleri, bütün getir götür işleri, heyetin karar işleri, azir işleri, nasip işleri, ikram işleri hepsi Seyfettin'in inancı üzerinden geçer. İsmailağa'yı anlamak isteyen Seyfettin'i çözmeden anlayamaz.

FETÖ 2000'LERDEN BERİ SIZMAYA ÇALIŞIYOR

Ünlü, FETÖ'nün 2000'lerin başından itibaren İsmailağa Cemaatine sızmaya çalıştığını ve 2006 sonrasında bu çalışmalara hız verdiğini iddia etti. Kendisine yapılanın da bu çerçevede yapıldığını öne sürdü.

Cübbeli Ahmet Hoca kendisini direkt cemaatin bir önceki lideri olan Mahmud Ustaosmanoğlu'na bağlı olduğunu şu an cemaatin başında olan Hasan Efendi'nin de aynı durumda olduğunu ve bu sebeple kendisini cemaatten atmaya bir yetkisinin olmadığını vurguladı. Buna ek olarak Ünlü, cemaatten bazı kişilerin FETÖ'cü Emre Uslu ile aynı dili kullandığı ve kendisi için "gebermesini" istediklerini ifade etti.

Milyonların içme suyu olan Sapanca Gölü'ne akaryakıt sızdı

Kocaeli'de yapılan yol çalışması neticesinde delinen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) petrol boru hattından gelen akaryakıt, Sakarya ve Kocaeli'de milyonların içme suyu olarak kullandığı Sapanca Gölü'ne sızdı
27.03.2024 12:57:00 / Güncelleme: 27.03.2024 13:01:13
İHA
Milyonların içme suyu olan Sapanca Gölü'ne akaryakıt sızdı
Milyonların içme suyu olan Sapanca Gölü'ne akaryakıt sızdı
Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde dün meydana gelen olayda, yol çalışması yapıldığı esnada NATO akaryakıt boru hattının bir kolu delindi. Boru hattından meydana gelen akaryakıt sızıntısının fark edilmesi üzerine durum yetkililere bildirildi. Bölgeye sevk edilen ekipler, iş makinesiyle boru hattının belli bir kısmını açarak hasar tespit çalışması gerçekleştirdi. Kuyuya dolan ve boruda kalan akaryakıt tankere tahliye edildi.

NATO hattında basıncın artması Sapanca Gölü'nü mazota bürüdü

Ekipler boru hattı tamirinde çalışmalarını sürdürürken, gece yarısında NATO hattında basıncın artması neticesinde sızıntı büyüyerek, dere yatağı aracılığıyla Sapanca Gölü'ne sızdı. Gölün yüzeyini bürüyen mazotu gören vatandaşlar, durumu Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) ekiplerine bildirdi. Bölgeye sevk edilen ekipler, yaptıkları çalışma neticesinde su yüzeyine barikat kurarak sızıntının büyümesine engel olmaya çalıştı.

"Akaryakıt göle yayılmış durumda

Ekipler bölgede çalışmalarını sürdürürken güne mazot kokusuyla başladığını belirten Hüseyin Mercan, "Sapanca Gölü'nün durumunu, halini görüyorsunuz. Sakarya ve Kocaeli sınırları içerisinde olan Sapanca Gölü'ne, Kocaeli bölgesinden gelen akaryakıt karışmış durumda. Çalışma esnasında NATO boru hattında sızıntı meydana gelmiş ve bu da Sapanca Gölü'ne ulaşmış. Akaryakıt göle yayılmış durumda. SASKİ ekipleri buraya gelerek hemen müdahale etti ancak Kocaeli'den göle bir müdahale edildiğini göremiyoruz. Bu manzara maalesef ki çevre felaketi, bu gölden Sakarya ve Kocaeli su içiyor. Gölün bir kısmı akaryakıtla kaplanmış durumda" dedi.

"Gölün içerisindeki canlılar akaryakıt kokusundan ölebilir

Hüseyin Mercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sabah ağır bir akaryakıt kokusuyla uyandık zaten. Gölün kenarına gelince suya ciddi anlamda akaryakıtın karıştığını gördük. Ciddi anlamda sıkıntı var. Bu su içme suyu havzası. İçme suyunun akaryakıt tehdidiyle kaplandığını görüyoruz. Bu alanda ciddi anlamda koku var. Bizi de rahatsız ediyor. Yüzeyde olmamıza rağmen rahatsız oluyoruz. Gölün içerisindeki canlıların akaryakıt kokusundan öldüklerini birkaç gün içerisinde maalesef göreceğiz. Ciddi anlamda balık ölümleri de gerçekleşebilir"

Göle sızan mazot barikatlarla engellenmeye çalışıldı

Öte yandan, SASKİ'den yapılan açıklamada ise "Kocaeli ili sınırları içerisinde bulunan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) petrol boru hattında 26 Mart Salı günü, vatandaşın müdahalesi sonucu sızıntı meydana gelmiştir. Gece yarısında NATO hattında basıncın artması sonucunda sızıntı büyümüş ve dere yatağına ulaşan yakıt maddesi Sapanca Gölü'ne karışmıştır. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) ekiplerimiz, gece ihbar alındığı andan itibaren konuyla ilgili aksiyon almış ve tüm birimleriyle göl sınırları içerisinde çalışmalara başlamıştır. Kocaeli'de yaşanan olay sonrası göl sınırlarımıza karışan yakıt maddesinin yayılımı SASKİ ekiplerimizce ivedilikle kontrol altına alınmış ve bu maddenin göl çevresinde bulunan içme suyu alım noktalarına ulaşması engellenmiştir. Bu saat itibarıyla SASKİ ekipleri gölün ilgili bölümlerinde kontrol altına aldığı yakıt maddesini etkisiz hale getirmek için yoğun bir mesai harcamaktadır. Öte yandan, mazotun göl ile karıştığı nokta ile su alım noktalarıyla arasındaki mesafenin uzak olması muhtemel büyük bir tehlikenin de engellenmesine imkan tanımıştır. Tüm vatandaşlarımız evlerinde çeşme suyu kullanımı konusunda en ufak bir problem yaşamayacaktır. Maddenin tamamen bertarafı ise kısa süre içinde tamamlanacaktır" denildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.