Siyasete biraz ara verelim.
Ukrayna ve Polonya tarafından düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası devam ediyor.
Grup maçlarında gördük ki en büyük favori Almanya.
Almanya'yı son şampiyon İspanya takip ediyor.
Çok büyük bir sürpriz olmaz ise bu iki takımdan biri şampiyon olacak.
İngiltere, Fransa ve İtalya'da ışık yok. Hollanda sıfır çekerek sürpriz yaptı.
Olumlu anlamda sürpriz yapan bir ülke ise henüz yok.
Belki biraz Portekiz ama o da dediğimiz gibi belki.
Ama ortada bir 2008'deki Türkiye yok.
4 yıl önceki Türkiye'nin son dakika zaferleriyle şampiyonaya kattığı heyecan unutulmazdı.
Türkiye burada da olmalıydı.
Olsaydık yine iyi şeyler yapabilirdik.
Oynanan futbola baktığımızda bunu söylemek çok da yanlış olmaz herhalde.
Ama yokuz!
Türkiye'de doğal olarak şampiyonaya ilgi yok denecek kadar az.
Çünkü az önce de ifade ettiğimiz gibi biz yine yokuz…
İlgi azlığının birinci nedeni bu.
İkincisi de malum; futbolun üstüne kâbus gibi çöken şike operasyonu.
İnsanlar artık izlediğinin sadece futbol olmadığının farkında.
Dönen dolaplar hepimizi futboldan soğuttu!
Neyse biz yeniden yazı konumuza dönelim.
Uluslararası turnuvalara katıldığımız zaman önemli neticeler alıyoruz ama genelde yokuz.
İstikrarsızlık futbolumuzun göbek adı oldu!
Futbolu bizim kadar ciddiye alan ama buna rağmen bu kadar başarısız olan ikinci bir ülke var mı çok merak ediyorum.
Yayın gelirleri bakımından Avrupa'nın en pahalı 6. ya da 7. ligine sahibiz ama ortaya çıkan sportif başarı çok ama çok gerilerde.
'Niye böyle?' sorusunun cevabı çok uzun, çok karmaşık.
Üzerinde pek konuşulmuyor ama belki bu konudaki en büyük nedenlerden biri ülke olarak bir spor politikamızın olmamasıdır.
Gerçekten Türkiye'nin spor politikası nedir?
Bu alanda nasıl bir Türkiye hedeflenmektedir, nasıl bir Türk genci yetiştirilmek istenmektedir, ya da böyle bir hedef var mıdır?
El cevap; yok! Ama olması lazım.
Her alanda ay-yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandıracak sporcular yetiştirilmesi, bunun için gerekli alt yapının kurulması gerekiyor.
Bunu yaparken sporcularımıza milli manevi değerlerimizi de aşılamalıyız.
Yani futbolcumuz, basketbolcumuz, güreşçimiz vs. Müslüman Türk genci kimliğinin hakkını verecek, bu mukaddes kimliğin örnek birer ferdi olabilecek kişilikte olmalıdır.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Evet… aynen böyle olmalı.
Bunu yaparsak ne olur biliyor musunuz?
Para için mücadele eden, parayı bulduktan sonra bar-pavyon dolaşan, kendini milletinden üstün gören üstelikte başarı anlamında ortaya hiçbir şey koyamayan sözde sporculardan kurtulmuş oluruz!
Yazımıza "siyasete biraz ara verelim" diyerek başladık ama galiba bu iş de siyasetin içinde…
Bunlar nasıl ilahi
Uyduda sözde ilahi kanalları türedi.
Sözde diyorum çünkü yayınladıkları şeyin ilahiyle uzaktan yakından ilgisi alakası yok. Şarkılardan bozma sözler yine şarkılardan araklama müzikler..
Masa başında sırf kafiye olsun diye uydurulmuş manasız ifadeler.
Ve tabi bir o kadar da saçma sapan klipler.
Nerede o Yunus Emre'nin Hz. Mevlana'nın mana içinde mana dolu sözlerinden oluşan ilahiler.
Hani büyükler sık sık der ya "Nerede o eski bayramlar" diye.
Biz de nerede o eski ilahiler diyoruz.
Ukrayna ve Polonya tarafından düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası devam ediyor.
Grup maçlarında gördük ki en büyük favori Almanya.
Almanya'yı son şampiyon İspanya takip ediyor.
Çok büyük bir sürpriz olmaz ise bu iki takımdan biri şampiyon olacak.
İngiltere, Fransa ve İtalya'da ışık yok. Hollanda sıfır çekerek sürpriz yaptı.
Olumlu anlamda sürpriz yapan bir ülke ise henüz yok.
Belki biraz Portekiz ama o da dediğimiz gibi belki.
Ama ortada bir 2008'deki Türkiye yok.
4 yıl önceki Türkiye'nin son dakika zaferleriyle şampiyonaya kattığı heyecan unutulmazdı.
Türkiye burada da olmalıydı.
Olsaydık yine iyi şeyler yapabilirdik.
Oynanan futbola baktığımızda bunu söylemek çok da yanlış olmaz herhalde.
Ama yokuz!
Türkiye'de doğal olarak şampiyonaya ilgi yok denecek kadar az.
Çünkü az önce de ifade ettiğimiz gibi biz yine yokuz…
İlgi azlığının birinci nedeni bu.
İkincisi de malum; futbolun üstüne kâbus gibi çöken şike operasyonu.
İnsanlar artık izlediğinin sadece futbol olmadığının farkında.
Dönen dolaplar hepimizi futboldan soğuttu!
Neyse biz yeniden yazı konumuza dönelim.
Uluslararası turnuvalara katıldığımız zaman önemli neticeler alıyoruz ama genelde yokuz.
İstikrarsızlık futbolumuzun göbek adı oldu!
Futbolu bizim kadar ciddiye alan ama buna rağmen bu kadar başarısız olan ikinci bir ülke var mı çok merak ediyorum.
Yayın gelirleri bakımından Avrupa'nın en pahalı 6. ya da 7. ligine sahibiz ama ortaya çıkan sportif başarı çok ama çok gerilerde.
'Niye böyle?' sorusunun cevabı çok uzun, çok karmaşık.
Üzerinde pek konuşulmuyor ama belki bu konudaki en büyük nedenlerden biri ülke olarak bir spor politikamızın olmamasıdır.
Gerçekten Türkiye'nin spor politikası nedir?
Bu alanda nasıl bir Türkiye hedeflenmektedir, nasıl bir Türk genci yetiştirilmek istenmektedir, ya da böyle bir hedef var mıdır?
El cevap; yok! Ama olması lazım.
Her alanda ay-yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandıracak sporcular yetiştirilmesi, bunun için gerekli alt yapının kurulması gerekiyor.
Bunu yaparken sporcularımıza milli manevi değerlerimizi de aşılamalıyız.
Yani futbolcumuz, basketbolcumuz, güreşçimiz vs. Müslüman Türk genci kimliğinin hakkını verecek, bu mukaddes kimliğin örnek birer ferdi olabilecek kişilikte olmalıdır.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Evet… aynen böyle olmalı.
Bunu yaparsak ne olur biliyor musunuz?
Para için mücadele eden, parayı bulduktan sonra bar-pavyon dolaşan, kendini milletinden üstün gören üstelikte başarı anlamında ortaya hiçbir şey koyamayan sözde sporculardan kurtulmuş oluruz!
Yazımıza "siyasete biraz ara verelim" diyerek başladık ama galiba bu iş de siyasetin içinde…
Bunlar nasıl ilahi
Uyduda sözde ilahi kanalları türedi.
Sözde diyorum çünkü yayınladıkları şeyin ilahiyle uzaktan yakından ilgisi alakası yok. Şarkılardan bozma sözler yine şarkılardan araklama müzikler..
Masa başında sırf kafiye olsun diye uydurulmuş manasız ifadeler.
Ve tabi bir o kadar da saçma sapan klipler.
Nerede o Yunus Emre'nin Hz. Mevlana'nın mana içinde mana dolu sözlerinden oluşan ilahiler.
Hani büyükler sık sık der ya "Nerede o eski bayramlar" diye.
Biz de nerede o eski ilahiler diyoruz.
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021