Bir ülke YOK ediliyor
Türkiye dünyanın en güzel ülkesi... Dünyanın en güzel yerinde yer alıyor. Ancak akıl almaz kararlar bu ülkeyi YOK OLUŞa sürüklüyor. Vatandaşın psikolojisi bozuldu. Gençler bu güzelim ülkeyi terketme planlarını hızlandırdı. En özel beyinlerimizi kaybetmiştik zaten. Dahası bir tansiyon ilacı kullanan iki ilaç kullanmaya başladı. Kısaca Türkiye de, Türk halkı da heder ediliyor.
18.12.2021 21:00:00
Merkez Bankası'nın 16 Eylül'deki ilk faiz indirimiyle birlikte son 3 aydır aldığı 'akıl almaz' kararlar Türk Lirası'nı resmen eritti. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Perşembe günü asgari ücreti açıkladığı toplantıda seslendirdiği "Bizim paramız bellidir, o da Türk Lirası'dır. Ve biz, Türk Liramızı yedirmeyeceğiz" demişti. Merkez Bankası, Cuma günü piyasaya yine müdahale etti. 17 günde 5. müdahale idi bu! Orman yangınına kovayla su dökmeye benzeyen bu müdahaleler işe yaramıyor. Dolar/TL, 17 lirayı geçti; Euro/TL ise 20 liraya yaklaştı. Yeni asgari ücretin alım gücü bir günde yüzde 10'dan fazla eridi. Oysa çalışanlar normal koşullarda 4 bin 253 liralık ilk asgari ücreti 29 Ocak'ta alacak. Böyle giderse ilk asgari ücretle 200 dolar alamayacağız. Arkasında duran bir devlet, bir hükümet, bir Merkez Bankası kalmadığından TL para birimi olma vasfını kaybediyor!
Eziyetin en büyüğü
Dövizdeki yükseliş vatandaşın sağlığını da altüst etti. Esnaf, tüccar, fabrikatör, mavi yakalı, beyaz yakalı, doktor, hemşire, simitçi, çaycı, gazeteci, avukat, öğrenci... Kimse işine odaklanamıyor. Yeni Mesaj'ın görüştüğü üniversite öğrencileri "Derslerde ana gündemimiz dolar. Laboratuvarda gündem dolar, kantinde ve yemekhanede gündem dolar. Sınavlarımıza bile odaklanamıyoruz" dediler. Dahası 'küçük bir mutlu azınlık' hariç 84 milyonun psikolojisi alt üst oldu. Bir eczacı Yeni Mesaj'a "Tansiyon ve şeker hastaları daha fazla ilaç içmeye başladı" dedi.
Ne gereği var?
Hükümet pandoranın kutusunu açtı ancak bu kutudan riskten başka bir şey çıkmadı. Zamlar sağanak sağanak yağıyor. Fiyatlar anlık olarak değişiyor. Mal kıtlığı birçok sektörde hissediliyor. Ticaret nakit parayla dönmeye başladı. Öte yandan hükümet takvim de veremiyor. Türkiye Ekonomi Modeli olarak adlandırılan planla ilgili ne sanayici, ne ticaret, ne ihracat, ne esnaf örgütleriyle görüşülmüş! Üretimi kim, nasıl artıracak, belli değil! İlaveten 6 ay mı, 18 ay mı, seçimlerden önce mi ferahlık gelecek, bilmiyoruz. Bu planın kitabında 'ferahlık' var mı, o da meçhul! 84 milyon vatandaşı zindana sokmanın manası ne? Oysa örnek alınan Çin, 1978'de her şeyi planlayarak yola çıkmıştı.
İnmiyor işte faizler
Merkez Bankası faizleri indirdikçe bankalar bayram ediyor. Çünkü ihtiyaç duydukları parayı daha düşük faizle alabiliyorlar. Ancak bu süreçte bankalar Merkez Bankası'na para pek vermiyor, Hazine bonosu kırdırmıyor. Eminiz ki döviz spekülasyonu yapıyorlardır. Kamu bankalarının verdikleri ticari ya da konut kredileri de dövize akıyor. Özel bankaların kredi faizleri ise yüzde 35'i aştı. Hazine ve Maliye Bakanlığı yüzde 23 faizle piyasadan borçlanıyor. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, ABD'de FED Başkanı Powell'in yaptığı gibi neden basın toplantısı düzenleyerek, inen faizden kimin nasıl yararlandığını açıklamıyor. Muhalefet de bu soruyu gündeme getiriyor ancak cevap namına tık yok! Bir ülke böyle rastgele yönetilir mi?
Müdahaleler işe yaramıyor, anlamadınız mı hala?
Merkez Bankası, Cuma günü döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edildiğini yine lütfedip bildirmiş! Merkez Bankası; 1 Aralık, 3 Aralık, 10 Aralık ve 13 Aralık'ta da doğrudan döviz müdahalesinde bulunduğunu da duyurmuştu. Bugüne kadar satılan döviz tutarı yaklaşık 6 milyar dolar. Merkez Bankası'nın rezervi ise 121 milyar dolara geriledi. Kullanılabilir rezerv ise yaklaşık 19 milyar dolar! Oysa Kasım ayındaki Para Kurulu toplantısında faiz indirimi yapmayıp, pas geçseydi bu sıkıntıları yaşamayacaktık! Yapılan şu: orman yani ülke yakılıyor, yangının söndürülmesine de müsaade edilmiyor.
